Atatürk
Parkı’nda yem satıyorlar. Parka gidip de, güvercinlerin insanları beslediğini
görünce, zamanın ne kadar kötü olduğunu anlıyorum. Soruyorum kendime. Bir
ülkede enflasyon bu kadar kolay düşüyorsa, bizler neden altından kalkamıyoruz? Anonslar
verilmeye başlandı. Bu yaz su derdimiz büyük olacakmış. Kendimizi temize
çekecek suyu bulandırmayalım da, içecek suyu nasılsa buluruz.
***
Karamsar
değilim ama kötü rüyalar görüyorum artık. Çünkü bizi biz yapan değerlerimizi
öylesine çamura bulaştırdılar ki, hiçbir güç benim çocukluk rüyalarımı geri
getiremez artık. Ülkede yaratılan korku
haline bakıyorum. Tüketim toplumunda, cesaretin üç paralık değeri olmadığı
ortadayken, insanların bir sirki izlediği hissine kapılıyorum. Unutmayın
diyorum. "Sirkteki izleyiciler de, en az cambazlar kadar
tehlikededir."
***
Çocukluğumuzdaki
saklambaç oyunlarından kalma bir alışkanlık. Saklambaç oynarken, yakalanan
değildir değerli olan, saklanana verilir ödül. Oysa gerçek hayattaki en değerli
ödüldür cesaret. Düşünüyorum da, korkularına saklananlar, bir sabah
uyandıklarında kendilerini bulamayacaklar. Fazla uzaklaşmamışsa, cesetler
genelde sahile vurur.
***
Ayrıca,
ölümden korkanların hayatta kalma şansı cesurlardan çok değildir. Yani o kadar
baş eğmeye değmez. Ayakta ölmek, dizüstü yaşamaktan iyiyken. Zaman her şeyi
öğütüyor. O güzelim insanlar da şarkılar gibi, gönül penceresinden ansızın
bakıp geçti. Eskiden geç uyananlar için "Üsküdar'da sabah olurdu"
Şimdi onun da modası geçti.
.