Mehmet Akif Ortaç
- Adana Barosu Avukatlar Salonunda gerçekleşen basın açıklamasında bir araya
gelen avukatlar, hayvanlara yönelik haksız muamelelere karşı 5199 sayılı
kanunun geliştirilmesi ve daha etkin hale getirilmesi çağrısında bulundular. Basın
açıklaması metnini, Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Özge Buğa
okudu.
Av. Buğa, “ Bizler bugün Adana Barosu mensubu hukukçu ve
avukatlar olarak 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde bir araya geldik.
Hayvanlar insanlar için hayati önem taşıyan canlılardır.
Doğanın dengesi, insan yaşamının sürebilmesi için insanların hayvanlara
ihtiyacı vardır ve hep olacaktır.
Yaşadığımız coğrafyada, hayvanları korumak bir yana;
türlerini yok edecek düzeyde hak ihlalleri ile hak ettiği değeri görmeyen ve
hatta toplumun bir kesimi tarafından görülmek istenmeyen en savunmasız canlı
türü olarak hayvanları ilk sıraya koyabiliriz.
Her gün sayısız sahipli veya sahipsiz hayvana ‘VİCDAN’
‘MERHAMET’ yoksunu insanlarca kanuni tanımı ile işkence edilmekte veya acımasız
ve zalimce muamelede bulunulmaktadır.
Günümüzde yüzlerce tür, yüzlerce av hayvanı nesli tükenme
tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Avcılığın resmi makamlar nezdinde kabul görmesi
neticesinde hayvanların yaşam hakkına devlet eliyle müdahale edilmektedir.
Deneylerde kullanılarak öldürülen yunus parklarında, hayvanat bahçelerinde, pet
shoplarda sömürülen canlılar insanlık adına affedilemez bir ayıptır.” dedi.
Buğa, “Temelde bu canların yaşam hakkı ihlal
edilmektedir. Maalesef ki bu haksız muamelelerin tek kaynağı da insandır.
Kendini her şeyin sahibi sanan, her şey insan için
mantığıyla hareket eden insanoğlu, bu canlıların yaşam alanlarına müdahale
ettiği yetmezmiş gibi doğanın da yalnız ve daimi sahibi gibi davranmakta ve
merhametsiz, canice davranışlarla hayvanların yaşam hakkına haksızca müdahale
etmektedir. Yıllardır değişmeyen bu gerçeklik son yıllarda devlet yetkilileri
ve kurumların 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve 7332 Sayılı “Hayvanları
Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu'na ve
yönetmeliklere aykırı nefret söylemi denebilecek hayvan düşmanı açıklamaları
ile daha vahim bir hal almıştır.
Caydırıcı
olmayan yasaların ve devlet kurumlarının hayvanları koruyamamasından güç alan
VİCDAN MERHAMET duygusundan yoksun kişilerce sosyal medya üzerinden sahipsiz
köpeklerin insanlara saldırdıklarına yönelik gerçek dışı video ve haber
paylaşımları ile tüm topluma nefret aşılanmaktadır.
Yasaya göre yaşam
alanlarından alındıktan sonra hayvanların bakım evlerinde rehabilite edilip,
aşılanıp, kısırlaştırılmaları sonrasında tekrar alındıkları yere bırakılmaları
veya sahiplendirilmeleri düzenlenmişken, ömür boyu hapis olacakları ve
haberlerde de gördüğümüz üzere kimi bakım evi çalışanlarınca işkenceye maruz
kalmalarına göz yumularak, bilinmezliğe sürüklenmeleri, barınak adı altında
ölüm kamplarına kapatılmaları istenilmektedir. Yine yakın zamanda basında yer
alan haberlerde Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde oluşturulan komisyonca ''sahipsiz
köpeklerin toplanarak daimi şekilde barınaklara kapatılması ve ihtiyaç halinde
uyutulması, yani öldürülmesi gerektiğini öngören bir rapor hazırlandığı iddia
edilmiştir.
Bu iddiaların doğru olup olmadığı derhal kamuoyuyla
paylaşılmalıdır. Böyle bir uygulamanın söz konusu olması yasalar ve toplum
vicdanı nezdinde hükümsüzdür.” olduğunu söyledi.
Mevzuatımızda
mevcut 5199 sayılı kanun ise hayvanların yaşam hakkına yönelik yalnızca sözde
bir koruma sağlamaktadır. Adli makamlarca söz konusu hayvanlar olduğunda etkin
soruşturma ve kovuşturma yürütülmemektedir.
Caydırıcı olmayan yaptırımlar neticesinde hayvanların
yaşam hakkına müdahale edenlerin bu eylemleri karşılıksız kalmaktadır. 5199
sayılı kanunun geliştirilmesi ve daha etkin hale getirilmesi için çalışmalar
yapılması gerekliliği aşikârdır. Ancak her ne kadar mevcut hali yetersiz
kalıyor olsa da sonuç itibariyle mevzuatımızda hayvanların yaşam hakları
güvence altına alınmıştır. Adli makamların hayvanların yaşam hakkına yönelik
olaylarda 5199 sayılı kanunu mevzuattaki diğer kanunlardan ayırmadan en etkin
ve işlevsel şekilde uygulaması gerekmektedir. İlgili makamların hayvanlarla
ilgili olaylarda daha az duyarlı inceleme yapmaları kabul edilemez olup başlıca
problemlerden biridir.
Mevzuat
kapsamında yerel yönetimlere yüklenen sorumluluklar yerine getirilmedikçe,
kısırlaştırma seferberliği başlatılıp en etkin şekilde yürütülmedikçe,
hayvanlar asılsız komplolarla hedef haline getirildikçe, popülasyon artmaya
devam edecek ve hayvanlar açlık ve ölüme terk edilecektir.
Yanlış politikalara son
verilerek, işlevsel mekanizmalar geliştirilerek ve en nihayetinde hayvanlara
bir canlı olarak değer verilmesi zihniyetinin topluma aşılanmasına yönelik
faaliyetlerle günümüzde sorun olarak yansıtılan durumlar kalıcı çözüme kavuşabilecektir.
Bir Kızılderili atasözü derki;
Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar
kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir.
Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır.
Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.
Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak hayvanlara
yönelik haksız muamelelere karşı adalet mücadelesi vermeye devam edeceğiz.