MEHMET AKİF ORTAÇ - AGD İl Başkanı Enes Beyaz, Filistin- İsrail çatışmalarını gazette.com.tr’ ye değerlendirdi. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Beyaz, Filistin meselesine bakışlarını, bu meselenin nasıl çözüleceğini açıklarken, Filistinlilerin topraklarını sattıklarına dair iddiaların tamamen algı manipülasyonu olduğunu söyledi. Müslümanlara seslenişte bulunan Beyaz, “zafer inananlarındır, tüm Müslümanları zaferin geleceğine inanmaya davet ediyorum.” dedi.
İşte AGD ve MGV İl Başkanı Enes Beyaz ile yaptığımız röportaj:
Sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Enes Beyaz, Anadolu Gençlik Derneği ve Milli Gençlik Vakfının İl Başkanlığı yürütüyorum. Aslen Batmanlıyım. Mali Müşavirim. Yıllardır hizmet çalışmalarında yer almaktayım.
Anadolu Gençlik Derneği olarak Filistin meselesine yaklaşımınız nasıl?
Filistin meselesine AGD olarak değil, Milli Görüş olarak bakmamız lazım, bizler 1969 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın kurmuş olduğu bir hareketin devamıyız. Filistin meselesinde ülkeye çok önemli bir bakış açısı kazandırmış olan bir liderin talebeleriyiz. Bizim bakış açımız nettir. Filistin işgal edilmiş topraklardır. İsrail bir devlet değil, terör örgütü ’dür. Doğusuyla batısıyla başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kuruluncaya kadar bu mücadele devam edecektir. Bizler de bu mücadelenin destekçileriyiz.
Bir türlü çözülemeyen Filistin meselesinin çözümünü nerede buluyorsunuz?
1947 yılında İsrail’in orayı işgal etmesiyle çetelerini yerleştirdi. Filistin halkına zulmederek, orada bir devlet kurmaya çalıştılar. Dünya tarafından maalesef kabul gördü. Bizim İsrail’i devlet olarak kabul etmemiz, ecdadımıza yapacağımız en büyük hakarettir. Çünkü hatırlayın, bizler de milli mücadele dönemlerinden geçtik. Bizler de İngilizlerin, Fransızların işgaline uğradık. Hala her yıl gerek devlet nezdinde gerek de sivil toplumlarının nezdinde Çanakkale geçilmez dediğimiz iftiharla bahsettiğimiz bir olay var. Topraklarımızı savunabilmek ve işgalcileri buradan kovabilmek adına yaklaşık 250 bin şehit verdik. Filistin’in şuan vermiş olduğu mücadele bizim vermiş olduğumuz mücadele ile aynıdır. Filistin iki devletli olarak kabul görmek, doğusu veya batısı şeklinde ayırmak tıpkı Uluslararası camianın işin içerisine girip İstanbul’u İngilizlere, Kayseri ve Ankara’yı Osmanlı’ya bırakması insanların bunu kabul edebilmesi kadar saçma bir şey olamaz. Bizim bakış açımızın önce bu minvalde olması gerekiyor. İsrail bir devlet değildir. İsrail bir terör örgütüdür.
Bu katliamları ilk defa bugün yapmıyor. Maalesef batıdan aldığı güç ile yapıyor. Bugün bu terör örgütü, evlerinden kovarak oraları işgal ediyor. İsraillilerin bakış açısını iyi bilmemiz lazım. Onlara göre mantık şu, ben şimdi bu Filistinlinin evini almazsam başka bir Yahudi gelip alacak. Şimdi bu kadar zulüm varken, birilerinin çıkıp Hamas saldırdı, İsrail de onlara saldırıyor şeklinde iki devletin karşılıklı savaşması gibi yorumlanıyor. Yanlış tam da burada başlıyor. Önce şunu kabul edeceğiz. Orası Filistinlilerin toprağı, İsrail de orada işgalcidir. Hamas elbette orada kendi ülkesini savunacaktır. Ne zaman bizim burada milli mücadelemizde düzenli ordumuz mu vardı? Ülkemiz işgal altındaydı, Kuvayı Milliye dediğimiz, küçük küçük Anadolu’nun her tarafında gruplar işgalcilere karşı isyan başlattılar. Gaziantep’te Şahin Bey neyse, Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam neyse, şuan Kassam Tugayları da o’dur.
“İsrail, Müslümanların bağrına saplanmış paslı bir hançerdir.”
Bu meselenin çözümü çok basittir. Erbakan hocamız 1980’de büyük Kudüs mitingini yaptıktan sonra şöyle bir açıklaması oluyor. “ Eğer Amerika İsrail’i çok seviyorsa, onlara Güney Amerika’dan toprak versin.” Bu topraklar Müslüman ülkenin toprağıdır. İsrail, Müslümanların bağrına saplanmış paslı bir hançer gibidir. Buradan çekilip atılmadığı sürece tedaviden de bahsetmemiz mümkün değildir.
Müslüman ülkelerin bunu yapacak gücü var. Bugün batılıların nasıl birleştiğine iyi bakmamız lazım. Adana’mızdan daha küçük olan bir Gazze şehrine 6 bin bomba attığını açıkladı. Afganistan savaşında atılandan çok daha fazlasıydı. Bugün Amerika ikinci uçak gemisini gönderiyor. İngiltere aynı şekilde açıklama yaptı o da uçak gemisini gönderiyor, Akdeniz’e. Bütün batı İsrail ile birleşmiş durumda. Dünya’da 60 aşkın Müslüman ülke var, bunlar bir araya gelmiş olsa ortada hiçbir mesele kalmayacaktır. İşgal edilmiş Filistin topraklarında olmamak kaydıyla, hiçbir Yahudi’nin sinagog ’ta ibadet etmesine, dinini yaşamasına karşı değiliz. Biz Siyonizm’in kendisine karşıyız. Çünkü öyle bir yapı var ki karşımızda, kendi ırkı dışındaki hiç kimseyi insan yerine koymayan ve onların tanrı tarafından kendilerine köle olarak yaratıldığına inanan bir kavimle mücadele ediyoruz. Sadece Müslümanların mücadelesi değil, vicdanlı aklı başında her insanın İsrail’in bu mantığıyla bu fikriyle mücadele etmesi gerekir. Bu en büyük görevlerden bir tanesidir. Bunlar eninde sonunda buradan çıkarılacaktır. Bizler Anadolu Gençlik Derneği ve Milli Gençlik Vakfı olarak Hamas’ta direnen o insanlara, o ülkesini savunmak için canını vermekten hiç çekinmeyen insanların sonuna kadar arkasındayız. İsrail’de sivil olmadığına inanıyoruz. Orada sivil yok, orada bulunan yerleşimcilerin tamamı silahlı, bize göre sadece çocuklar masumdur. Kassam Tugaylarının da bu konuda yeterince hassas olduğunu düşünüyorum. Batı bir algı operasyonu yapılıyor, özellikle Hamas bir terör örgütüdür. Orada İsraillilere saldırı yapıyormuş gibi gösteriyor, bunların tamamı bir algıdır. İsrail ilk defa bunu yapmıyor. 2006 yaptı, 2014,2019 da yaptı. 2006 yılından bu yana abluka altında olan bir Gazze’den bahsediyoruz. İsrail pervasız bir terör örgütüdür. Birleşmiş Milletlerin onlarca kararlarını ve kınamasına aldırış etmeden bu zulümlerine devam ediyor. Ama bu sefer çok farklı, direnişin çok güçlü olduğuna inanıyoruz. Direnişin acımasız eli kanlı bu terör örgütünü yenilgiye uğratacaktır. Yine özgür bir Filistin devletini kuracaklarına inancımız tamdır. Buradan da onlara dualarımızla maddi ve manevi her türlü desteğimizi de yapacağız, inşallah.
Filistinlilerin bu toprakları İsraillilere sattığı iddiasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef ülkemizde entelektüel dediğimiz birkaç camianın iddiasıdır. BM raporlarına baktığımızda 1947 yılındaki sınırlara bakalım. İsrail’in ilk bağımsızlığını ilan ettiği döneme bakalım. O dönemdeki toprak satışlarını özellikle araştırdım. Filistin’deki toprak satışı yüzde 2 olduğunu gördüm. Bu da büyük toprak ağalarının Ürdün’deki veya Lübnan’daki topraklarını İsraillilere satmasıyla başlayan bir süreç fakat bu yüzde 2’yi oluşturuyor. Bu bütün dünyada böyledir. Ülkemizde de böyledir. Yüzde 2 toprağını satmış bir ülke tamamen onlara bırakılacak değildir. Bu çok saçma ve kimse bunu kabul edemez. Eğer Filistin tamamı satılmışsa, Filistinliler hala neden oradalar. Daha iyi bir yer alıp, daha müreffeh bir hayat yaşamadılar. Bunlar tamamen algı, bütün bunlar İsrail’in işgalini haklı çıkarmaya yönelik girişimlerdir. Bütün bu uğraşlarına rağmen bunu başaramayacaklar Filistin toprakları Filistinlilerindir. Filistinliler topraklarını sattılar gibi söylemlerle direnişin desteklenmesinin önünü kesmeye çalışıyorlar. Ama bunu başaramayacaklar. Filistin Direnişi sonuna kadar desteklenmelidir.
Müslümanlara çağrınız nedir?
En önemli yer burası, peki ne yapmamız gerekiyor? Öncelikle şunu çok iyi bileceğiz. Bu Filistin’deki katliamı bütün Dünya’ya duyurmakla mükellefiz. Uluslararası camia Filistin’deki katliamları görmek zorundadır. İkincisi bizler, gerek mallarımızla gerek de canlarımızla bu mücadeleye destek vermek durumundayız. Nasıl ki Türkiye’deki milli mücadele döneminde Pakistanlı kadınlar kollarındaki bilezikleri satıp direnişe yani Anadolu’ya gönderdiler bugün de bizde kendi mallarımızla, kendi maddi imkânlarımızdan o direniş cephesine destek olmalıyız. Kendi evlerimizde bu meseleyi sıcak tutmamız lazım, oradaki direnişe maddi destek sağlamak adını evimizin bir yerinde muhakkak bir kumbara bulunması gerekiyor. Aile fertlerinin özellikle çocukların bu şuurda yetiştirilmesi gerekir. Bu şuurla yetişen çocuklar bilecek ki evimizin bir köşesinde bir kumbara var. Harçlıklarımızdan bu kumbaraya atacağız, bu kumbara oradaki direnişçilere güç kazandıracak.
Beyaz, son olarak şunları ekledi: “STK’lar, Türkiye’nin birçok yerinde mitingler ve basın açıklamaları yapılıyor. Hatta dünya’ da meydanlara indi. İsrail’in zulmünü haykırmak ve direnişten yana bir tavır alabilmek için bütün gücünü seferber etti. Kuranı kerimde bir ayet var. Nasıl ki Allah (cc.) Hz. Musa üzerinden kavmine bir emir veriyor. “Gidin o zorba kavimle savaşın, yenin ve oraya yerleşin.” Emir bu peki İsrailoğulları ne yapıyor? Ey Musa buradaki kavim çok güçlü sen ve rabbin gidip savaşın, onları yenin daha sonra biz oraya yerleşelim dediler.”
“Zafer inanlarındır, tüm Müslümanları zaferin geleceğine inanmaya davet ediyorum.”
“Bugün Müslümanlar kendi rahat koltuklarından kalkmayarak, bu eylemlere, bu protestolara veya mali olarak destek vermiyorlarsa, sadece televizyonun karşısında bu yapılan zulmü kınamak, kahrolsun İsrail diyorsa maalesef bu İsrailoğullarının tavrıdır, onlardan hiçbir farkı yoktur. Müslümanların harekete geçmesi lazımdır. Bu kıyama ve bu direnişe tüm imkânlarıyla destek olunmalıdır. Zafer inanlarındır. Tüm Müslümanları zaferin geleceğine inanmaya davet ediyorum.”