Kendinizden bahsetmek isterseniz neler söylemek istersiniz?
Yıl 1945… Tunceli Aktarla köyü. Küçük yaşlarda şarkı okumaya başladım. Hatta köylü nineler damın diplerinde otururlar, ekmeğin içine tereyağ sürüp “Hakkı gel bize bir şarkı söyle” derlerdi. Ben de onlara yöresel ezgileri söylerdim. Çok sevilirdim ama çok haylazdım. Dolayısıyla da köyün tümü benden illallah demişti. İlkokulu köyde, ortaokulu Tunceli’de okudum. Ailem yılda 2-3 ay Adana’ya çalışmaya gider kazandıklarını getirir burada yerdik. Babam baktı ki orada geçim durumumuz kötü git-gel yapmaktansa hepimizi topladı ve Adana’nın Ceyhan ilçesine yerleştik. Tarlalarda pamuk, buğday hasatı gibi işlerle uğraştık. Babam ayrıca tavukçuluk yaptı. Ceyhan’da lise olmadığı için Adana Erkek Lisesi'nde okudum. Ardından Adana Kız Öğretmen okuluna dışarıdan imtihanla girdim birincilikle öğretmen oldum. Hatay ve Adana’da 12 yıl boyunca mesleğimi yaptım.
Müzik hayatınızın neresinde yer alıyordu ve şöhreti nasıl yakaladınız?
Müzik hep hayatımda oldu. Adana’da bir ses yarışması yapıldı ve 1’inci oldum. Plak firmasının biri plak yapmayı teklif etti. Yanına sığınıp oturduğum bir aile vardı. Onlar bana bir akıl verdiler, “Bak birinci oldun sana plak yapacaklar sakın 500 liradan aşağı isteme.” 1970 yıllarında 500 lira çok büyük para. O zaman öğretmenlikten 300 lira gibi maaş alıyordum. Düşünün tek bir maaşımla arsa almıştım. 500 lira isteyince adamlar güldüler. Pazarlık yapıla yapıla bu rakam 50 liraya kadar düştü. Ama ben buna da razıyım. Aldılar beni İstanbul’a götürdüler. Otobüs bilet paramı bile kendim verdim. Onlar sadece oteli karşıladılar. Plak şirketi, “Beste ve güfteyi senin yapman lazım” dediler. O birkaç gün içerisinde ‘’Leylam Leylam’’ diye herkes tarafından bilinen şarkıyı yaptım arkasından da uzun hava. Bu şarkıyı yaparken Türkiye’deki en büyük sanatçılar o zaman bağlama çalıyorlardı. Şimdi isim söylemiyorum çünkü bir kere söyledim arkadaşın biri alınmıştı. Sonra Ceyhan’a geri döndüm 6 ay kadar orada kaldım. Firmaya’’ Unutamıyorum’’ diye bir şarkı bırakmıştım. O zamanlar meşhur Adanalı bayan bir şarkıcının sesinden bu eser çıktı. O öfkeyle soluğu İstanbul’da Selahattin Sarıkaya’nın yanında aldım. ‘Ağabey ben sana geldim, eseri bıraktım. Sen başka sanatçıya okutmuşsun. Söz ve müzik Selahattin Sarıkaya yazmışsın.’ O da, ‘Oğlum sen yenisin benim ise burada adım var. Senin adını yazsaydım herkes alır okurdu ama benim adım olunca kimse esere dokunamaz’ dedi. Ardından yeni bir eserimin olup olmadığını sordu. Var dedim hemen beni stüdyoya aldılar ’’İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız’’ şarkısını söyledim. Ardından parasız pulsuz Adana’ya döndüm. Çukurova’da genellikle radyo dinlerdik. Bir Elazığ il radyosu bir de Kıbrıs il radyosu vardı. Kıbrıs il radyosunda sürekli dinleyici istekleri geliyordu. O zaman kendi kendime bir günde benim adımı söyleseler bende şöhret olsam diye hayal ediyordum. İşte o büyük gün radyoda spikerden şöyle bir anons geçiyor ‘’Bir baktık isteklerin sonu gelmiyor daha yapamadığımız bir sürü istek var ve bunu Hakkı Bulut yerine getiriyor. Bendeki sevinci bir görseniz, hemen hanıma döndüm. ‘Saadet meşhur oldum. Baksana benim şarkım çalıyor. Herkes beni dinliyor.’ Elazığ’a gittim şehre girdim ki her yer Hakkı Bulut. Her yerde beni çalıyorlar.
Sanat hayatınıza kaç albüm ve beste sığdırdınız?
Bugüne kadar 61 tane albüm yaptım. 1000 tane beste yaptım. Bu sayı dünyanın kainatın rekorudur. Şimdi 61 tane albümü başkası da yapabilir ama bir detay var ki bu albümlerde sözler ve besteler bana ait.
Bazı şarkılarınız hikayesi olduğunu biliyoruz. “İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız’’ın ki nedir?
Lisede aşık oldum. O zaman ünlüde değildim uzaktan uzağa bir kızla birbirimize bakıyorduk. Daha sonra vekil öğretmen olduk ardından nişanlandık. Sonra tuhaf davranışları, ‘nasıl geçineceğiz’ diye söylemleri olunca ‘’Ben Buyum’’ şarkısı ortaya çıktı.
TRT’nin geçmişte Arabesk müzik sanatçılarına koyduğu ambargodan en çok etkilenenlerden biri de siz oldunuz sanırım
TRT’ ye bizi çıkarmıyorlardı, benim işim gücüm dilekçe vermekti. Askerlik yaptım, vergimi veriyorum bu TRT neden beni çıkarmıyor. 1985 yılları bakanlıkça müzik kongresi düzenlendi. Konuşma yaptığım zaman orası dolardı. Hatta bir partiden milletvekili olmak için teklif bile geldi. Hayranlarımdan mektuplar geliyordu çuvala koydum TRT’ye götürdüm. ‘Bu halk kimi seviyor onu çıkartın, siz kapıları kapatmışsınız çevreyi görmüyorsunuz’ dedim. Sitemimden sonra dönemin Kültür Bakanı beni davet etti. ‘Sizin müziğinize saygı duyuyoruz, takdir ediyoruz. Bir eser getirin yayınlayalım’ dediler. Bir haftada eser yapılmaz ki! Bir hafta önce çıkan eserim vardı 1 milyon adet satmıştı. Götürdüm, ‘Değişiklik yapalım böylece yayın ilkelerimize uygun olsun’ dediler. Rahmetli Esin Engin vardı aranjör, yönetmen beraber aldık ritimleri öne kaydırdık, sonra batı melodileri ekledik bas gitar solo gitar derken yeniden çaldık. Biraz da hareketlendirdik. Böylece TRT’nin kapıları resmen bana açıldı. Ama çekemeyenler konuşmaya başladı. Tabi TRT çalınca en büyük dergiler başladılar ‘Devlet arabesk mi yapıyor?’ diye yazmaya. Devlet dinleyicinin gözüyle bakmaya başladı. Halkın sevgisi çok büyüktü. Sonra kongreden profesör, ‘Arabesk müzik hüzünlendirir’ dedi. ‘’İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız ‘’şarkısını okudum. Bu arabesk değil, ben bu şarkıyı çok seviyorum’ diye söyledi.
Neden arabesk müziği eleştiriyorlar?
Arabesk müzik çıktığında tüm müzik türlerini yerle bir etti. Bütün herkes bizi dinlemeye başladı ve haliyle de kıskançlığa sebep oldu. Arabesk müziği kötü göstermeye çalıştılar. Ben dışlandım çünkü öğretmendim mesleği bırakıp gelemiyordum istanbul’a. Ve bunun büyük zararını gördüm. Maddi yönden yetersizdim. Öğretmenlik mesleği sanatçı olmaya engeldi. Beyazıt’ta Aydın Saray plak şirketine gittim. Basın grupları geldi .Benden bahsedecekler diye sevindim.Çünkü o dönemin en önemli magazin dergileri onlardı. Biz haklı bir değerlendirme yapabilmek için en çok ilgi gören satılan sanatçıların listesini alacağız dediler. Sonuç ‘1 numara Hakkı Bulut’ dendi. Birbirlerine baktılar, tanımıyoruz diye. O günden beri basınla arama soğuk rüzgarlar girdi.
Film oyunculuğunuz hakkında neler söylemek istersiniz?
12 tane film çevirdim ama şarkılarım hala Türk filmlerinde çalıyor.’’Seven Unutmaz Seven Kıskanır’’ şarkım rol aldığım filmde çaldı. İnanır mısınız millet 500 metre kuyruklarda bizi izlemek için sıra beklerlerdi. Filmlerden para gelmediği için bıraktım ve müziğe devam ettim.
Adanalılar’a söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Fırsatını buldukça Adana’ya geliyorum. Orası benim memleketim. Topraklarımı ve insanlarımı çok seviyorum. Adanalı bana her zaman sahip çıktı. Sizlerin aracılığıyla bütün hemşehrilerime selamlarımı gönderiyorum.