Asıl amacımız sağlıklı bireyler yetiştirmek

Asıl amacımız sağlıklı bireyler yetiştirmek

Seyhan ÇEP Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni ve Psikolojik Danışman Ahmet Kabadayı, bağımlılıkla alakalı Gazette’ye önemli açıklamalarda bulundu. Yapılan her şeyin aşırısının bağımlılık olduğunu söyleyen Kabadayı, ‘’Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yeşilay, yıllar önce tüm Türkiye’de Bağımlılık Koordine Merkezi kurdu. Proje kapsamında baktığımızda teknoloji, tütün, alkol ve madde bağımlılığı olarak sıralayabiliriz. Bunun en altına ise sağlıklı yaşamı yerleştirebiliyoruz. Asıl amacımız sağlıklı bireyler yetiştirebilmek’’ dedi.


Asıl amacımız sağlıklı bireyler yetiştirmek

İşte Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni Kabadayı ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj;

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz, Ahmet Kabadayı kimdir?

44 Yaşında iki çocuk babasıyım.  Seyhan ÇEP MTAL’in Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeniyim. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı çeşitli okullarda ve çeşitli illerde mesleğimin 22. yılındayım. MEB’in farklı projelerinde görev aldım. Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Derneği’nde koordinatörlük yapıyorum.

Bağımlılığı nasıl tanımlıyorsunuz?

Bağımlılığın en geniş tanımı insanın yapmaktan zevk aldığı, giderek yapma sıklığının arttığı davranışlar veya maddeleri tüketmesi. Tıbbi olarak madde kullanımı psikolojik olarak da yapma sıklığının artması da bağımlılığın bir diğer yüzü. Gerçeklik algımızın tamamen kaybolması, gerçek dünyadan tamamen uzaklaşması gibi tanımlar da kullanabiliriz.

Bağımlılığın çeşitleri neler?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yeşilay, yıllar önce tüm Türkiye’de Bağımlılık Koordine Merkezi kurdu. Proje kapsamında baktığımızda Teknoloji, tütün, alkol ve madde bağımlılığı olarak sıralayabiliriz. Bunun en altına ise sağlıklı yaşamı yerleştirebiliyoruz. Asıl amacımız sağlıklı bireyler yetiştirebilmek.

Yeşilay’ın bağımlılıkla ilgili projeleri nelerdir?

Yeşilay, günümüzde bağımlılıklarla uğraşan ek aktif sivil toplum örgütüdür. Gönüllü ordusu var ve tüm bölgelerde gönüllü olarak faaliyetler yürütüyor. Yeşilay’ın gönüllü ordusunda evinde oturan bireyden esnafa, öğretmenlerden doktorlara kadar toplumun her kesiminden insanlar bulunuyor. Biz bunların eğitimini alarak ilk basamağındayız. Adana’da gönüllü olarak 50 kişiyiz. Sayımız eksik, bağımlılık git gide artıyor. Bağımlılık, toplumun en büyük sorunlarından biri haline geliyor. Herkes bu konuda mücadele etmeli.

Her bağımlılık zararlı mı?

Madde ve tütün tüketimi gibi bazı bağımlılıklar direkt zararlıdır. Bağımlılıklardan en masum gibi görünen ama aslında öyle olmayan bir bağımlılık türü de sosyal medya bağımlılığı. Hayatımızın her yerini kapsıyor. Uyku saatimizden başlayarak, iş yeri verimliliğimizden ders başarı oranımıza kadar her şeyi etkiliyor. Dijital bir çağda yaşıyoruz. Çağa ayak uydururken tüketim toplumu olarak içine birdenbire daldık ve tüm hayatımıza yansıdı. Birden çok sektörde hepimizi esir alarak ilerliyor. İnternet, hayatımızın en önemli parçası haline geldi ve hayat oradan devam ediyor. Hızlı bir çağda yaşadığımız için aktif olmak zorundayız bu da bağımlılığı tetikliyor.

Bağımlılıkla mücadeleye nerden başlamamız gerekiyor?

Kişi önce kendiyle mücadele etmek istiyor. Bu bir yarış değil, iç denetimini öncelikle sağlaması gerekiyor. Kendilerine hedef koymaları lazım. Kullanım süresini giderek azaltması gerekiyor. Hayatın önceliklerinden telefon ve dijitali giderek azaltarak ilerlemesi gerekiyor. Sabah uyandığında ya da gece yatarken telefonuna bakmamaya özen göstersinler. Çünkü beyin onunla yatıp onunla kalkıyorsa bilinçaltına işleniyor ve bu da bağımlılığı tetikliyor. Toplumun da bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Eğer bilinçli değilse, bu konu hakkında eğitim verilmeli. Bağımlı olandan çok bağımlılığa aday olanlara inmemiz gerekiyor ki onlar da bu işin içine girmesinler. Burada ebeveynlere çok iş düşüyor. Küçük yaşlarda çocuk, ailesinin yansımasıdır. Aile ne yaparsa çocuk da aileden gördüğü için bağımlı olmaya daha elverişli hale geliyor.

Bağımlılar da birbirlerine bağımlı mı?

Sosyal medyada olmayan bir kişilik yaratıyorlar ve fazlasıyla özgürce yapıyorlar bu işi. Sosyal medyada insanlar istediğini söyleyebiliyorlar fakat yüz yüze olunca bunları yapamıyorlar. Sosyal medyadaki alan çok sınırsız ve kontrolü yok. İstedikleri kişiye istedikleri düşünceyi söyleyebiliyorlar. Devlet büyüklerinin altına bile yorum yapabiliyorlar fakat yüz yüze gelince işler tersine dönüyor. O yüzden sosyal medya tamamen özgürlükçü bir ortammış gibi ifade ediliyor. Sosyal medya bağımlılığı insanlara gereksiz bir özgüven veriyor. Denetimi yapılmadığı için sosyal medyadaki herkes her kimliğe bürünebiliyor.

Bağımlılığın yaşı düştü mü?

Evet, düştü. Ufak yaştaki çocuklara bile artık “sus payı” vermek için telefonlar kullanılıyor. Maalesef bu çok yanlış bir davranış. Aslında bağımlılık küçük yaşlarda başlar. Ebeveynlerin kontrolü telefonla değil, başka alternatiflerle oluşturması lazım. İnsanı yalnız kalmaya, tek başına o medyanın içine hapsediyor. Sosyal medya olmadan önceki dönemde insanlar evlerde hep birbiriyle yaşarlardı. Kalabalık bir ortam oluşurdu. Fakat şu an durum onu göstermiyor. Bireysel yaşama da son zamanlarda popüler hale gelmeye başladı toplumun bilinçlenmesi bu konuda çok önemli.

Bağımlılık birileri tarafından dayatılıyor mu?

Bağımlılığa özendiren şeyler çok. ‘’Fiyat arttıkça bağımlılık azalır’’ düşüncesini doğru bulmuyorum. Bağımlı olan insan, her koşulda ona sahip olur. Bunlarla ilgili veri çalışmaları yapılması gerekiyor. ‘’Neden bağımlılar’’ sorusunun insanlara sorulması gerekiyor. İletişim kurmamız gerekiyor. Çocuklarımız dışarıdaki hayatın kötülüğünden kendini arındırdığın da mutlu olan ebeveynler günümüzde çok fazla. Bunlar evde vakit geçirirken bile sosyal medyanın bağımlılığına maruz kalıyorlar.

Bağımlılık bıkkınlık yaratıyor mu?

Kişi, o işi yapmadığı sürece yoksunluk duyuyor. Sigara içmediği zaman, telefonla uğraşmadığı zaman veya alkol tüketmediği zaman böyle bir durum yaşanıyor.

Size danışanların tedavi süreci nasıl ilerliyor?

Yüzde yüz başarıya ulaşılıyor mu, tabi ki oluyor tamamen kişinin iradesinde gerçekleşen bir olay. Yoksunluk derecesi yüksek hastaları AMATEM’e yönlendiriyoruz, onların tedavileri orada yapılıyor. Kişinin aynı yere dönme ihtimali daha yüksek oluyor. Tedavilerini yaparken tekrar dönmemelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bir yere kadar biz yardımcı oluyoruz fakat ondan sonrası kişinin tamamen kendi iradesine bağlı gözetim altında maalesef ki tutamıyoruz. Kişiyi evden bağımsız bir sosyal hayat yaratması konusunda teşvik ediyoruz. İşine gücüne ve sosyal hayatına ne kadar uyum sağlarsa bağımlılıkta o kadar azalıyor.  Kişinin sosyal çevresini de değiştirmesi gerekiyor çünkü o ortamda bu bağımlılık yaratan işlerle uğraştığı için kendini soyutlaması gerekiyor. O yüzden spora işe ya da farklı sosyal aktivitelere yönlendiriyoruz. Bağımsızlar bağımlılara hayatı özendirmeleri gerekiyor.

Sigara bağımlılığıyla ilgili politikalar yeterli buluyor musunuz?

Görüneni merdiven altına ittiler. Reklamları kaldırdınız bırakmaya teşvik edici sağlıksız resimler yüklediler veya paketleri siyah hale getirdiler gibi bırakmayı teşvik edici işler yaptılar. Fakat bunlar yeterli olmadı. Maddiyat veya polisiye denetimler dışında toplumu bilinçlendirici işler yapmalıyız. Yeşilay tüm okullarda seminerler düzenliyor tüm yaş kategorilerinde eğitimler verdik. Proje olmaktan çıkması, devlet kurumların bunu bir farkındalık olarak görmesini sağlaması gerekiyor. Toplumun olduğu her yerde bunun yapılması lazım yoksa çözüme kavuşturamayız.

Bağımlılıkla ilgili kaç yıldır çabalıyoruz?

Aktif olarak devlet 2005’ten sonra ivme kazandı fakat bazı kurumlara ihale edildi. Toplumsal olarak hepsini kapsaması lazım, sadece 2 3 kurumla olacak iş değil.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bağımlı olma adayı olacak gençlerin anne ve babalarına seslenmek istiyorum. Çocuklarımızın arkadaşlıklarını merak edelim, dijital dünya da yaptıklarını kontrol edelim. Özgürlük alanına girmemek koşuluyla yapalım bunlara da onların iyiliği için olduğunu benimsetelim.

 

DİĞER HABERLER