MEHMET AKİF ORTAÇ - Derneğin kurulduğu günden bu yana yaptığı faaliyetlerinden bahseden Av. Subaşı “Derneğimizi haziran ayında kurduk. Dernekler kurulduğu tarihten itibaren ilk altı ay içerisinde bir kurul oluşturup genel yönetimini, dernek başkanını tekrar seçmek zorundadır. Biz 15 Ekim'de dernek merkezimizde genel kurul toplantısını yaptık. Tekrar yönetimimizi, denetimimizi oluşturduk. Genel kurulumuz tekrar dernek başkanı olarak beni bu göreve layık gördüler. Haziran ayından beri neler yaptık? Önce bir WhatsApp grubumuzu kurduk. Sonra Instagram'da bir DEPDER Derneği olarak oluşumumuzu tamamladık. Şu an 1000’in üstünde takipçimiz var. WhatsApp grubumuzda da yaklaşık 250-300 kişilik bir gönüllü kadromuz var. Bu gönüllü kadromuza da tekrar tekrar teşekkür ediyorum.” dedi.
“Gönüllülerimiz sayesinde birçok yüreğe dokunduk”
Dernek gönüllülerinin yardımlarıyla birçok depremzedeye umut olduklarını söyleyen Av. Subaşı, “Yapılan yardımlarla birçok yüreğe dokunduk. İskenderun'a gittik. İskenderun'a giderken yanımızda palyaçolar götürdük. İskenderun’da ana sınıfındaki depremzede çocuklarımızı ziyaret ettik. Giderken onlara oyuncaklar hediyeler götürdük. Dernek gönüllülerimizin bize verdiği eşyaları, depremzedelerimize ilettik. Onun dışında Adana'da diğer Malatya'da işte Maraş'ta Hatay'dan gelip de Adana'da yurtlara yerleştirilen depremzedelerimiz vardı. Onların bayramlıklarını aldık. Onları teslim ettik. Ondan sonra Adıyaman'da konteynırda kalan bir kız öğrencimiz. Maddi imkânsızlıklar yüzünden Okulu bırakacağını söyledi. Annesi bize ulaştı. Gönüllülerimiz sağ olsunlar onun okul masraflarını üstlendiler. Bu şekilde yeni bir derneğiz ama inanın elimizden geldiğince gönüllülerimizin sayesinde birçok yüreğe dokunduğumuzu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“Herkes bizim gönüllümüz”
“Genel kurulumuz da zaten 15 Ekim 2023’te oluştu. Bu anlamda yine faaliyetlerimiz devam edecek.” Diyen Subaşı konuşmasına şöyle devam etti:
“İnşallah Avrupa Birliği projelerine ve Türkiye'deki diğer projelere dâhil olacağız. Dernek adına ne yapabiliriz? Depremzedelerle ilgili nasıl çalışmalar yapabiliriz? Biz de bunların hala araştırması içindeyiz. Derneğimiz kısa zaman olmasına rağmen 60’tan fazla resmi üyemiz var. Şunu da görüyorum ki aslında herkes bizim gönüllümüz. Genel kurulumuzdaki katılım da gayet yoğundu. Yeni kurulan dernekler genellikle sayıyı tamamlayamadıkları için çoğu zaman genel kurul yapamazlar ama bizim gönüllülerimiz de üyelerimiz de gerçekten bu derneğe sahip çıkmaya çalışıyorlar.”
“Davalar uzun sürecek gibi duruyor”
Baktığı davalara yönelikte bilgi veren Av. Subaşı, şu ifadeleri kullandı:
“Şu an Adana'da deprem dosyalarının hiçbirinde karar verilmedi. Hala eksiklikler var. Bu eksiklikler ne diyeceksiniz? Aslında zemin raporu geldi. Rapor anlamında bir sıkıntı yok. Yalnız işte dosyalardaki arsa sahipleri dinleniyor. Ayrıca başka sorumlular var mı? Bunların tespiti yapılıyor. Mesela müteahhide dava açılıyor, inşaat mühendisine dava açılıyor. Ama bir bakıyorsunuz şantiye şefi yok. Ya da arsa sahibinin şahitliği yapılmamış ya da oranın yapımını bilen kasıt var mı? Kimi binalarda biliyorsunuz, kolon kesme iddiaları var. Kolon kesme iddiaları ciddi iddialar ama maalesef hangi kolon nasıl kesildi? Bütün binalar, Adana'daki binalar özellikle tuzla buz olduğu için böyle bir tespit mümkün olmuyor. Böyle bir tespit mümkün olmadığı için de bu anlamda delil toplamak uzun sürüyor. Hem tanık beyanlarına gidiliyor hem de maliyeye verilen eğer orası bir dükkânsa fotoğraflar inceleniyor. Bununla ilgili başka inşaatı yapan ustalar, işte şantiye şeflerin şahitler bunlar toplanıyor. Bu anlamda dosyalar biraz daha uzuyor. Bir de tabii suçun hukuki nitelendirmesi çok önemli.
“Taksirle değil Kastla yargılanmalarını istiyoruz”
Bilinçli taksirle, adam öldürmekten açıldı bu dava. Ama ben bu davaların niteliğinin, hukuku nitelendirmesinin de mahkemece değiştirileceğini düşünüyorum. İnşallah müteahhitler ve inşaat mühendisleri taksirle adam öldürmek değil de olası kastla, yani kasten adam öldürmekten yargılansın istiyoruz. Biz dernek olarak da bunu istiyoruz. Çünkü taksirde biliyorsunuz bir yatarı olmayan cezalar veriliyor. Şimdiye kadar mahkeme boyunca yaptıklarıyla kalıyorlar. Ama olası kastla adam öldürmeye karar verildiğinde cezaevinde hak ettikleri cezayı çekeceklerini düşünüyoruz.”
“Binalar depremden değil, binanın çürüklüğünden yıkıldı”
Adana’daki yıkılan binalar hakkında da konuşan Av. Subaşı, “Adana için konuşuyorum. Her somut olay ayrı ayrı değerlendirilmeli. Hatay ya da Maraş daha depreme deprem merkezine yakın yerlerdi. Deprem merkezi Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilçesiydi. Yıkım daha çok Maraş ve Hatay'da oldu. Adana yüzlerce kilometre uzakta ve Adana'da sadece 11 bina yıkılıyorsa bu depremden kaynaklı değil, tamamen binanın çürüklüğünden kaynaklı bir mesele. Ve Haziran bin 1998 yılında Ceyhan depremine şahit oldu Adana halkı. Adana'da inşaat yapan müteahhit ve mühendislerin tamamı da hemen hemen Adanalı. Ceyhan depremine oluyorlar. Genellikle projeleri 1997 ve öncesi oluyor. Ama o projeyi bile taşımıyorlar. Ve hazır beton o dönemde 2006’dan sonra hazır beton aslında yaygınlaşıyor. Hazır beton yok. Yani betonu da kendileri hazırlıyorlar. Betonu kendileri hazırlayın. Çürük betonu hazırlamaları Deprem bölgesi olduğunu bilmelerine rağmen hukuka aykırı bir şekilde yönetmeliğe açık kanun hükmüne rağmen yönetmeliğe uymamaları onların aslında kasten adam öldürdüklerini gösteriyor. Yani göz göre göre olduğu maalesef bu durum.” ifadelerini kullandı.
“Aileler adalet bekliyor”
Dava sürecine dair ailelerin bekleyişlerinden bahseden Av. Subaşı şöyle devam etti:
“Depremle yakınlarını kaybeden aileler davanın ne kadar uzadığına değil de, dava neticesinde adaleti bulmaya, adalet elde etmeye şu an odaklanmış durumdalar. Dava bir yıl sürsün. Belki de iki yıl sürsün, önemli değil. Davanın süreci değil. Bizim için daha çok sonucu önemli. O yüzden mahkeme delillerini sağlam bir şekilde toplasın. Ve hak ettiği cezayı versin. Biz sadece bunu istiyoruz. Yani dava bir an önce biterse bir an önce cezalarını alırlarsa, biz bu durumdan tabii ki duyarlı. Ama burada daha çok süreçten daha çok sonuçla ilgileniyoruz.”
“Herkes elinden geleni yapmalı, deprem öldürmez ihmal öldürür”
Av. Nazan Akça Subaşı son olarak şu mesajı verdi: “Ben şunu söylemek istiyorum. 6 Şubat depremi aslında Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük depremiydi. Kayıtlarda 54 bin civarı depremzedenin maalesef enkaz altında kalarak vefat ettiği tespit edildi. Belki de bu sayı çok daha fazladır. Bununla ilgili resmi bir veri yok şu an için elimizde ama lütfen bu depremi unutmayalım. Biz depremleri engelleyemeyiz. Kuşak gereği genç biliyorsunuz Türkiye'nin Bulunduğu sınırlar deprem bölgesi, deprem kuşağındayız. Ama önlemler alabiliriz. Önlemler almak için de herkes elinden geleni yapmalı. Deprem öldürmez, ihmal öldürür.”
Etiketler:
adana DEPDER Nazan Akça Subaş