1 Kasım seçimleri sonrasında ülkenin yeni gündemi Başkanlık Sistemi olacak gibi görünüyor. Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi hakkında HDP'nin duruşu ne olacak?
Türkiye’de şu anda bizim durduğumuz yerden demokrasi aman aman çok bol değil. Hak ve özgürlükler insanların ekonomik yaşam standardı çok yükseklerde değil. Bu ülkede herkes ben özgürüm ben kendimi eşit hissediyorum kadın olarak hiçbir sorunum yok, genç olarak bir sorunum yok, benim tek sorunumun başımda bir lider olmaması demiyor. Böyle bir şey yok. AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Başkanlık sistemini ilk gündeme getiren isimlerden birisi. Hukukçu olduğum için kendisini de çok iyi tanırım. Geçmişte de böyle tartışmalar oldu. Şimdide varsa yoksa başkanlık sistemi. Bizde diyoruz ki Türkiye’nin ihtiyacı başkanlık sistemi de, başkanlıkta değil. Türkiye’nin ihtiyacı demokratik standartların yükselmesidir. Demokrasi çıtasının şu anda çok düşük olduğu insanların bu ülkede kendilerini özgürce ifade edemediklerini, hak ve özgürlükler üzerinde yoğun bir baskı olduğu, kadın sorunlarının gitgide büyüdüğü şiddet cinayet ekonomik olarak istihdam problemleri, doğum oranları yani birçok meselenin bu sorunların gitgide ağırlaştığının katmerleştiğini ve bu çözümsüzlüğünün en önemli mekanizmalardan biride tekçilik üzerine sistem olduğu yani bizim anayasamız 82 Anayasası, darbe anayasası ve şu anda AKP sahip çıkıyor. Türk olacaksın, erkek olacaksın, Sünni Müslüman olacaksın ve tek dilin olacak yani her şey tek olacak. Ama bu ülkede biz tek değiliz. Biz çoğuz kalabalığız. AK Parti'nin şu anda istediği başkanlık sistemi zaten onu da savunuyorlar. Başkanlık Sistemini çok açan tek insan yönetimine tek adam yönetimi de demek istemiyorum çünkü biz kadın ve erkeği eşitlemek için tek insan yönetimi diyoruz. Amerika’da da başkanlık sistemi var ama çift meclis var, senato var, başkanın yetkileri sınırlı yani birçok ayrıntısı var ama Türkiye’de önerilen sistem tümüyle kararların aslında başkana devredilmesi. Şu anda Türkiye’de fiilen bir başkanlık uygulanıyor. Anayasada Cumhurbaşkanı tarafsızdır ama kimse Tayyip Erdoğan'ın tarafsız olduğunu söyleyemez. Cumhurbaşkanları da bu ülkenin yurttaşlarıdır. Hepimiz gibi anayasaya bağlıdır. Ret ederiz, eleştiririz yenisini öneririz ama sonuçta Anayasa bizi bağlayan bir metindir.
*Peki, siz Bir hukukçu olarak mevcut Anayasadan memnun musunuz?
Hayır değilim. Anayasanın kesinlikle değişmesi gerekiyor. Kaldırılması yeni bir anayasa yapılması gerekiyor. Bunun çözümü başkanlık sistemi değil. Bunun çözümü demokratik anayasadır. Demokratik anayasa şunları kesinlikle içermelidir. Türkiye’deki bütün farklılıkları kapsaması gerekiyor, kadını da erkeği de Sünni ve alevi de bütün kültürleri inançları anayasanın kaplaması gerekiyor. Türkiye hepimizin ülkesi hepimiz burada doğduk, büyüdük ve burada öleceğiz. Şu anki Anayasa beni görmüyor, kapsamıyor. Bu Anayasada tek dil Türkçe, tek kimlik Türklük. Ben Arap olabilirdim, Anayasa beni yine görmüyor. Çocuğum bana nerelisin diye sorduğunda ben kürdüm, ailemden öyle öğrendim. Üniversite okudum ama Türk olarak okudum, Kürt olarak değil. Bizim kast ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türkiye’nin bütün yurttaşlarını kapsamalı. Yani ben kadınım, kürdüm diye dışarı da kalmamalıyım. Beni tekçiliğe zorlamamalı. Biz çoğuluz ve biz çoğulların birbiriyle problemi yok. Aslında halkın kendi arasında bir problem yok, bu AKP’nin de icat ettiği bir şey değil, geçen yıllardan beri var. AKP bunu devam ettiriyor. AKP, 2002’de iktidar oldu, bunlara çözüm bulacağını söyledi. En çok söyleyen partide kendisi. Şu anda gelgitler yaşıyor, çözümü de başkanlık sisteminde buluyor. Biz olmadığını söylüyoruz, çok netiz bu konuda. Referanslarımızda sadece HDP için değil, uluslararası referanslar. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, ulusal üstü sözleşmeler dünyanın geldiği aşama bunların tümü bizim savunduklarımıza delalet bağ olarak.
“YEREL DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ”
Biz, yerel demokrasiyi savunuyoruz. Yani kendi evimizden başlayabiliriz. Mesela ben evliyim 2 çocuğum var. Ben evde çocuklarımla ilgili karar vermeden önce mutlaka onlara sorarım. Sonra birlikte karar alırız. Oğlum üniversiteye gidecek, çok basit ama önemli bu dediğim.Ne düşünüyorsun dediğimde mühendis olmak istiyorum dedi. İTÜ’yü istiyor. Ben sadece fikir verebilirim hangisi daha iyi olabilir diye. Daha sonra kaydını yaptık ve gitti çünkü bu onun hayatı. Biz katkı yaparız, paylaşırız ama karara katılması lazım. Bu en alt aileden, kendi komşularımıza, çevremize, mahallemize, semtimize ve ilçemize, ilimize kadar bu bir demokratik yaklaşımdı. Yani siz tek başınıza eşinizden habersiz karar vermek ister misiniz? Hayır, ortak bir yaşam sürüyorsunuz ve ortak yaşamda o karara katılmak istersiniz. Bizde diyoruz ki halk bu kararlara katılsın. Bunun adı da yerel demokrasidir, öz yönetimdir. Avrupa’da böyledir. İsviçre’de bir yeri yıkmadan önce referandumla sordular. Kaldıralım mı kaldırmayalım mı diye. Çünkü halk kendisi ortaya çıkıyor. Biz diyoruz ki Türkiye’de de ihtiyacımız olan şey halkın katılımıdır. Halk katılsın. Sadece sandık değil ama oyunu kullanıp gidip 4 yıl oturmasın. Adana Büyükşehir Belediyesi bir ana arteri trafiğe kapatacaksa ya da açacaksa sorsun. O mekanizma işlesin.
*Bir önceki 7 haziran seçimlerinde Rıdvan Bey birinci sıra adayınızdı, siz ikinci sıradaydınız. Daha sonra 1 Kasım Seçiminde tam tersi oldu. Onun öncesinde bir kamuoyu araştırması yapıldı mı? Yani bir milletvekili çıkacağı düşünüldüğü için mi kadın aday ön sıraya çekildi?
Bizim diğer partiler gibi çok paramızın olduğunu söyleyemem hazine yardımı almadık henüz. İlk kez hak ettik. Adana’da bize ulaşan verilerde asla bizim ikinci vekilliği kaybedeceğimiz gibi bir risk yoktu. Hatta son haftaya kadar bir iki ilden sinyalde aldık Antalya ve Antep gibi sonradan. Ama öncesinde bu karara bizim seçim komisyonumuz verdi. Sadece Adana’yla ilgili bir değişiklik değil diğer illerde de yapıldı. Yani bu kararın en önemli dayanağı kesinlikle ikinci sıranın çıkmaması değil. Çünkü ben 7 Haziranda ikinci sıradaydım. Yine Eş Genel Başkan Yardımcısıydım. O kararın en önemli dayanağı kadın adayların liste başı olması, daha çok kadın görünürlüğü olması. Biz Rıdvan Bey çıkamaz gibi düşünceler bizim bünyemizde asla yok, biz birlikte çalışıyoruz o bizim arkadaşımız. Bu mücadele de bizim için bir kimlik değil. Bizim aramızda böyle mevzular söz konusu değil.
*7 Haziran’da koalisyon kurulamadı, 1 Kasım’da da tek başına iktidarlık devam ediyor. Bundan sonraki süreci nasıl görüyorsunuz? Bundan sonra neler bekleniyor, nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz? Çözüm süreciyle ilgili AK Parti’yle bir temasınız olacak mı?
Biz, Adana’da totalde 155.000 oy almıştık. Adana’da kaybetmemizin Türkiye genelinde tabi ki bağı var. Ama Adana üzerinde MHP’nin çok dramatik bir düşüşünden dolayı aslında riske girdi. Bunu not etmek istiyorum sadece. Biz Türkiye’de ana muhalefet rolünü oynayacağız. Ana muhalefet olarak görüyoruz kendimizi. Tabii ki siyasetimiz bitmedi oy kaybetmiş olabiliriz. Biz siyaseti aynı zamanda mücadele alanı olarak görüyoruz. Sadece parlamento değil çalışmalarımız aynı zamanda sokaktır, mahalledir, tarım alanlarıdır, derneklerdir. Biz her yerde kendi doğrularımızı anlatmaya devam ederiz. Bu dönemde öyle olacak ve çözüm süreci konusunda Türkiye’nin toplumsal barışı konusunda düşüncelerimiz çok net. Kesinlikle Türkiye’de demokratik siyaset kanallarının açılmasıyla bu sorun çözülebilir. Konuşarak, tartışarak masada silahla ölümle değil. Zaten bizim kuruluş prensiplerinden biridir bu. Türkiye’deki farklılıkların da anayasa da tanınmasıyla bu sorun çözülebilir. Müzakere süreci kaldığı yerden devam etmeli. Dolmabahçe’de mutabakat vardı ve bütün Türkiye tüm dünyaya ilan etti. Bu ülkenin bakanı, başbakan vekili, bizim heyetimiz birlikte kamuoyuna ortak bir metin açıkladı. O metin sadece Kürt meselesi değil Türkiye’nin demokratikleşme meselesini çözüyor aslında alt başlıklarla. Artık AKP tek başına iktidar ve o süreç kesinlikle devam etmek sorunda çünkü artık Türkiye evlatlarını kaybetmek istemiyor. Biz de Türk halkıyla beraber bu çabamızı devam ettireceğiz.
*Aslında son dönemde taşlar yerine oturdu. HDP mesela daha önce bağımsız olarak girerken bu son iki seçim de parti olarak girdi. Çünkü yüzde 10 seçim barajını aştığını gördü. Seçim barajıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Daha doğrusu Türkiye’de ki seçim yasasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Seçim barajı başlı başına temsilde adaleti ortadan kaldırıyor. Bizim barajı aşmış olmamızla bu adaletsizlik bitmiş olmuyor. Şu anda Saadet Partisi ve diğer partiler birçok parti var meclis dışında bunlarda girsin. Bir milletvekilini alabiliyorsa eğer bir aday 100 bin insanda 60 bin kadarını alabiliyorsa Meclis’e gitsin, bizim bu konuda görüşümüz çok net. Bu baraj kalkmalı. Biz bunu baştan beri savunuyoruz. Şu anda biz aştık ama yine de kalkmalı. Bu çoğulculuğu ortadan kaldırıyor. Tek partiyi iktidara getiriyor. Yani şu anda AK Parti tek başına iktidarsa hele hele bugüne kadar ezici çoğunlukla 13 yıldır baraj sayesinde iktidarda. Şimdi biz aştık sallandılar sonra tekrar MHP den aldılar 40 tane. MHP ile bir ittifak var tabanda. Son olarak şunu söyleyeyim Adana’da biz aslında ikide iki çıkaracak orandayız. Bu konuda biz oyumuzun 155 binin çok üstünde olduğunu biliyoruz. Ama maalesef seçim kurumlarından geçiremedik. İtirazlarımız var. Bir vekil çıkarmış olabiliriz Adana’da ama burada temsil hakkımız bir değil. Şunu Adanalılara söylemek istiyorum Rıdvan Bey bu ilin vekilidir bizim için birlikte çalışmaya devam edeceğiz ve HDP Adana’da çok daha kapsayıcı çalışmalara imza atacak. Bir vekil olduğuna bakmasınlar biz Adana’nın tüm sorunlarıyla ilgileneceğiz. Herkese kapımız açıktır. Bize sadece oy veren Adanalıların değil tüm Adanalılarla ilgileneceğiz, bu konuda rahat olsunlar. Teşekkür ediyorum.