Çocukluğunun ailesiyle birlikte birçok kültürü bir arada barındıran bir mahallede geçtiği söyleyen Prof. Dr. Timuçin Çil, “Tarsus’un geleneksel bir mahallesinde çocukluğum geçti. Giritlilerin, Türkleri ve Arapların birlikte yaşadığı kültürel seviyesi oldukça yüksek eski bir Tarsus mahallesinde büyüdüm. Arkadaşlık bağlarının çok daha güçlü olduğum bir çocukluk dönemim oldu.” dedi.
Başarılı bir öğrencilik geçirdiğini bu yüzden ortaokul ve liseyi burslu olarak özel okullarda okuduğunu belirten Çil, “Üniversitede Çukurova Tıp Fakültesine girdim. Orta düzeyde denilebilecek bir kazancı vardı babamın. Başarılı bir tıp fakültesi dönemi geçirdim. İç hastalıkları ihtisası yaptım. Çok kısa sürede doçent ve profesör oldum. Adana Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji biriminde klinik şefi olarak çalıyorum.” diye konuştu.
FARKLI KÜLTÜRLERLE İÇ İÇE YAŞAMAK
Farklı kültürlerle iç içe yaşamanın avantaj ve dezavantajları olduğunu dile getiren Çil, şöyle devam etti:
“İyi bir eğitim almanız için iyi okullara gitmeniz gerekiyordu. Bugünkü gibi bilgiye ulaşım o zamanlar kolay değildi. Babamın bir sözü var. Çok iyi eğitim alamasan bile iyi bir İngilizce öğren derdi. O vizyonel yaklaşımla biz kardeşimle çok iyi okullara gittik. Hayatım boyunca çok çalıştım çok çalışmayı da çok seviyorum.”
“TIP ALANINI SEÇMEMİ BABAM İSTEDİ”
Başarısının sebebinin sadece çok çalışmak olmadığını da vurgulayan Çil şunları dile getirdi:
“Sadece çalışmak değil hedefler koymak da çok önemli bir unsur. Çalışmadan da hiçbir şey olmuyor. Planlı programlı çalışmaya ben çok inanıyorum. Hep planlı çalıştım. Bir sınavdan çıktıktan bir gün sonra ders çalışırdım. Bu herkesin yaptığı bir şey değildi. Ama mesela sınavdan bir gün önce de çok çalışmazdım. Düzenli çalışırdım. Anlayarak çalışmaya çalıştım. Ezbere kesinlikle yaklaşmadım.”
Tıp alanında çalışmasının babasının tavsiyesi ve öngörüsüyle olduğunu söyleyen Çil, “Babamın tercihine çok saygı duyuyorum. Çok doğru bir tercih yapmış. Ben şu an tıp fakültesinin, hekimliğin bana çok uygun olduğunu düşünüyorum. Ben iç hastalıklarında ihtisas yaparken başka alanlarda da fırsatlar oluşmuştu. Ben onkolojiyi seçerken bir şeye çok önem verdim. Bilimin çok açık olduğu, akademik alanda ilerlemenin olduğu bir alan seçmek istedim.” şeklinde konuştu.
“FENERBAHÇE’NİN BAŞARIMDA ROLÜ BÜYÜK”
Boş zamanlarda yaptığı aktivitelerden ve ilgi alanlarından da bahseden Çil konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Kitap okumayı gerçekten çok severim. Doğa gezilerini çok seviyorum. Mutlaka basket oynarım. Çok iyi spor seyircisiyimdir. Buz pateni hayranıyım. Tenis seyretmeyi çok severim hatta 2 yıldır Wimbledon’a gidiyorum. Anksiyete ve stresin dışarıda zaman geçirerek düzeldiğini düşünürüm. Birlikte çalıştığım arkadaşlarımla dışarıda zaman geçirmeyi çok severim. Aynı meyve yetiştirmeyi çok severim. Çok iyi domates ve dolmalık biber yetiştirim. İyi bir Fenerbahçe taraftarıyım. Fenerbahçe’nin benim başarımda çok büyük etkisi var. 2000’li yıllarda Galatasaray çok iyiydi, ben o zamanlar Fenerbahçe’nin durumuna üzülüp çok daha fazla ders çalıştım.”
ADANA HABERLERİ
Etiketler:
Prof. Dr. Timuçin Çil