Bu kentlere ilk kez gidecekler için, yetkin bir rehber titizliğinde nerelere gidilmesi gerektiğini, yöresel tatları vb. anlatan Emre Erdemoğlu, İtalya'nın başkenti Roma için de "Roma için anlatacak o kadar çok şey var ki... Aşkı arıyor insan bu şehirde" nitelemesini yapıyor.
LONDRA:
Favori olarak gösterebileceğim ülkeler arasında yer alan İngiltere’nin Başkenti olan Londra benim için her zaman farklı bir yerdedir. Kalabalık nüfusuyla, eğlence, sanat ve alışveriş kültürüyle beni yakından ilgilendiren şehirler arasında yer alır.
Bu yazıda özellikle bahsetmek istediğim “National Galeri” Trafalgar Square de yer alan dünyanın önemli sanat eserlerinin, tabloların, önemli yapıtların yer aldığı, sergilerin yapıldığı çok büyük bir alana sahip olan sanat galerisidir. Mutlaka gitmişken görmenizi tavsiye edeceğim bir diğer yer ise “British Museum”dur. Dünyanın bütün medeniyetlerine ait tarihi eserlerin kalıntıların ve yapıtların yer aldığı Londra’nın en önemli müzesidir.
Yıllar önce gittiğim bir seyahat de hazırladığım bir koleksiyon için “İmperial War Museum”u ziyaret etmiş ve çok etkilenmiştim. Eski dönemlerden kalma savaş ile ilgili eserlerin yer aldığı Londra savaş müzesidir.
Soho,Londra’da görülmesi gereken yerler arasında eğlence ve gece hayatının merkezidir. Haftasonu eğlenceleri, özellikle Soho’da bir başkadır.
Gitmişken alışveriş yapmamak olmaz, Londra'nın en popular ve pahalı alışveriş merkezidir. Oxford Street’de birçok markanın bulunduğu önemli yerlerden biridir.
“Big Ben” (SaatKulesi),İngiltere’nin dünya üzerindeki en önemli simgesi sayılmaktadır. Bu saat kulesi Londra’nın en bilinen yapısıdır.Londra’nın merkezinde Thames ırmağının kenarında Westminster sarayında bulunur.
Doğayı,yeşili sevenler için özellikle “HYDE PARK” Dünyaca meşhur Londra’nın ortasında bulunan enfes bir parktır. Bir ucundan diğer ucunun gözükmediği, içinde sincapların dolaştığı, devasa büyüklükte bir yeşil alandır.
Yine görülmesi gereken yerler arasında :“Westminster Abbey” İngiltere’nin en ünlü kilisesidir. Muhteşem mimarisinden çok etkilendiğimi söyleyebilirim.
BARCELONA:
Avrupa’nın en turistik şehirlerinden olan Barselona sahip olduğu tüm doğal güzellikleri, birbirinden zengin koleksiyona sahip müzeleri ve dünyaca ünlü Mimar Gaudi eserleri ile kendini kolaylıkla hayran bırakıyor. Yürüdüğünüz her yerde bir sanat eseriyle karşılaşmanız mümkün.
Sagrada Familia, Gaudi’nin en ünlü ve görsel zeka ürünü eseridir. Gaudi çalışmaya bu kilisenin içinde başlamıştır ve hayatını bu kiliseninin şasına adamıştır. Casa Mila (La Pedrara), Sagrada Familia Kilisesi’nden sonar Gaudi’nin Barselona’daki en ünlü ikinci binasıdır.
Başkabir Gaudi eseriise; “Park Güell” Barselona aristokrasisi için yapılmış bir parktır. Parkın merdivenleri ve pavilion kısımları Antoni Gaudi tarafından tasarlanmıştır ve perimasallarındaki gibi bir görünüme sahiptir. Park Güell’inin şasında doğal şekil ve figürler kullanılmıştır. Kendinizi bir masalın içindeki en önemli kahraman ilan edebilirsiniz bu eserin içerisinde…
Gaudi Müzesi, Park Güell içerisinde bulunan bir müzedir. 1906 – 1926 yılları arasında Gaudi’nin yaşadığı ev Francesc Berenguer tarafından tasarlanmıştır. Müze olarak hizmet veren bu bina Gaudi’nin eşyaları ile çizimlerinin görülebileceği bir yerdir. Bir zamanlar Gaudi’nin yaşadığı bu ev müze haline dönüştürülmüştür ve mutlaka görülmelidir.
Şehir Gaudinin eserlerinin dışında Katedralleriyle de meşhurdur. Barselona Katedralive Santa Maria del Mar kiliseleri gotik yapılarıyla görülmeye değer yerlerdir.
CalpPep,Barcelona’nın en favoritapasçısıdırkendisi. “Top Ten Tapas in Barcelona” listelerinde en tepededir çoğu zaman.Barcelona’nın o pek tatlı dar sokaklarından birindedir. Ama Barcelona’ya gidip de CalpPep’in her zaman tap taze tapaslarını yemeden dönülmez. Burada yemek yemek istiyorsanız açılmasından yarım saat önce kuyruğa girmeniz gerekir. Klasikleşmiş tapasların dışında çok güzel ‘monkfish’ yapıyorlar. Gitmişken yemeden çıkmayın derim…
SİCİLYA
Yine görülmesi gereken yerler arasında yer alan “SİCİLYA” ya ilk gittiğimde kendimi adeta “Baba” filminde bulmuştum…Bir şehrin dokusu hiç mi bozulmaz…Aslında beni en çok etkileyen de bu olmuştu…Sarıya çalan evleri,şehre ayrı bir sıcaklık veriyor.
Messina,Sicilya’nın önemli bir "liman kenti"dir ve mutlaka ziyaret edilmesini tavsiye ederim. Batısında Palermo, güneyinde ise Catania bulunuyor. Sicilya Gezinizde bu üç şehri kesinlikle görmenizi tavsiye ederim.
Sicilya’nın önemli lezzetlerinden biri ve içi risotto, ıspanak ve peynir ile dolu kızarmış toplar olan “arancini” yi denemenizi öneririm. Hemen her yerde rastlayacağınız cannoli tatlısı da Sicilya'nın en lezzetli tatlısıdır.
Sicilya’nın en çekici tatil kasabası olan Taormina’ya uğramadan Sicilya’dan ayrılmamalısınız. Uçurumun kenarında bulunan Taormina’da göreceğiniz Akdeniz manzarasına doyamayacaksınız. Taormina’da yarı tropical bitkilerin yetiştiği teraslı Halk Bahçeleri’ni mutlaka ziyaret edin. Taormina’daki Yunan Amfiteatrı’ndan izleyeceğiniz sahil ve Avrupa’nın en yüksek yanardağı olan Etna’nın manzarası da ayrı bir görsel ziyafet olacaktır…
ROMA
Roma için anlatacak o kadar çok şey var ki...Aşk’ı arıyor insan bu şehirde…
Roma’ya gidip “Trevi Çeşmesi”ni görmemek olmaz…
Onu pek çok filminde aşıkların önünde öpüştüğü, dilekleri gerçekleşsin diye para attığı yapı olarak biliriz. Tam da böyledir. Sırtınızı çeşmeye döner ve cebinizden çıkardığınız bozuk parayı çeşmeye doğru atar, ”AŞK”ı dilersiniz…
National Roman Museum (Roma TarihMüzesi), Teatro dell-Opera di Roma-TeatroCostanzi, Capitoline Museum’u da mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
Bir de deniz mahsullü makarna ve sebze çorbasını tavsiye ederim.
PARİS
Paris seyehatim de bizim ülkemizde eksikliğini en çok hissettiğim yerlerden birtanesi “Louvre Müzesi “ oldu…
Paris’te bir yangın çıksa, ilk kurtarılması gereken şüphesiz "Louvre Müzesi"dir. Paris’in sanat konusunda gururudur.Şüphesiz dünyanın en meşhur resmi olan Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” tablosu burada yerini almış durumda. Bu müzede sanatın gelişimine bakarak antic çağdan günümüze sanatın değişim ve gelişimini takip etmek mümkün.
Yine Paris için önemli sayılabilecek müzelerden bir tanesi de “Orsay Müzesi" dir.1900 yılında inşa edilen bir tren istasyonu içerisinde bulunur. Bir çok heykel ve resim ile Paris’in en popular müzelerinden biri olmuştur.
Peki Paris’e gidip de “Moulin Rouge”u ve “Lido Show” görmemek olur mu? Dünya’nın en eski kabaresidir, yaklaşık 120 yıl once açılmasına rağmen, dünyanın en ünlü kabareleri standartlarına sahiptir. İzlerken büyüleneceğinizi garanti ederim.