MEHMET AKİF ORTAÇ - İşte Vaiz Mükremin
Işık ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj;
Öncelikle sizi biraz
tanıyabilir miyiz? Mükremin Işık kimdir?
Aslen Karaisalı’yım.
2001 yılında Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum. 2008
yılında Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri
Hadis Ana Bilim dalında yüksek lisansımı yaptım. 2001 yılından beri Diyanet
İşleri Başkanlığında İmam Hatip ve Vaiz olarak görev yapıyorum. 2014 yılından
itibaren de Seyhan Müftülüğünde Uzman Vaiz olarak görev yapmaktayım.
Kurban ibadetinin
tarihinden bahseder misiniz?
Kurban insanlıkla
başlayan bir ibadettir. Yüce rabbimiz Kuran-ı Kerim’de: “Biz her ümmete
kurban kesmeyi meşrû kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık
hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar”(Hac, 22/34) buyuruyor. Haliyle
kurban, insanlığın varoluşundan günümüze gelen bir ibadettir. Kurban deyince
tarihte birkaç olay hatırlıyoruz. Bunlardan biri Hz. Âdem’in iki oğlu Habil ile
Kabil arasında geçen olaydır. Kaynaklarımızın bize verdiği bilgiye göre; Habil
ile Kabil arasında bir tartışma çıkar. Bu tartışmayı çözmek adına Allahü
Teâlâ’ya bir adak sunmaları istenir. Habil hayvancılıkla uğraşan, Kabil ise
ziraatla uğraşan biridir. Habil sahip olduğu şeylerin emanetçisi olduğu
bilinciyle en kaliteli hayvanını kurban
etmek için hazırlamıştır. Kabil ise malın sahibi benim düşüncesiyle
yetiştirdiği ürünlerin en kötülerini adak olarak sunmuştur. Allahü Teâlâ
Habil’in kurbanını kabul eder. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Onlara
Âdem’in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer
kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti.
Kurbanı kabul edilmeyen, diğerine, “Andolsun seni öldüreceğim!” dedi. O da dedi
ki: “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder.” (Maide, 5/27).
Günümüzde
uyguladığımız şekliyle kurban ibadeti Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmek
istemesiyle başlar. Hz. İbrahim büyük imtihanlardan geçmiş “Ulu’l-Azm”
peygamberlerindendir. Canıyla imtihan edilmiş, oğlu İsmail’i kurban etmekle
imtihan edilmiş emiri yerine getirmiş ve Allah’a olan sadakat ve teslimiyetini
göstermiş. Hz. İbrahim üç gün ard arda rüyasına oğlu İsmail’i kurban ettiğini
görür. Allah’ın ermine sadakat gösterir ve durumu oğlu İsmail’e açar. Oğul
İsmail tam bir teslimiyet içerisinde: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap.
İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” (Saffat, 37/102) diyor. Olayın
tamamı Kur’an’da şöyle anlatılıyor: “Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlât
ver!” Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi
huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik. Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak
yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyamda seni kurban ettiğimi
gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?” Dedi ki: “Babacığım! Sana
buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.” Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim
olunca ve babası onu yüzüstü yatırınca, “Ey İbrâhim!” diye ona seslendik; Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun.”
İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona
iri bir kurbanlık verdik.” (Saffat, 37/100-109)
Bu yönüyle kurban
bizlerin de Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini örnek alıp Rabbimize
sadakat ve teslimiyetimizi göstermemizdir.
Dinimizde kurban hicretin 2. Yılından itibaren
başlıyor. Peygamberimiz kurbanını düzenli olarak kesmiş ve ümmetinden de hali
vakti yerinde olanların kurbanlarını kesmelerini “İmkânı olduğu halde
kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza gelmesin” (İbn Mâce, Edâhî, 2) ifadeleriyle
istemiştir. Peygamberimiz ümmetini
kurban kesmeye teşvik etmiş ve: “Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı
kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş
olur.’” (B951 Buhârî, Îdeyn, 3) yine bir diğer hadislerinde ise: “Âdemoğlu
kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban,
kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban,
henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban
kesme konusunda gönlünüz hoş olsun,( bu iş size zor gelmesin).” (T1493 Tirmizî, Edâhî,
1) buyurmuştur.
Kurban’ın fıkhi
hükmü nedir?
Kurban kesmek Hanefi
mezhebine göre vacip diğer mezheplerde ise sünnet-i müekkede olarak kabul
edilmiştir. Bir kimseye kurban kesmenin vacip olabilmesi için müslüman, akıllı,
buluğa ermiş, ve temel ihtiyaçlarının dışında nisap miktarı mala sahip olması
gerekir. Nisap miktarı havâici asliyye dediğimiz temel ihtiyaçlarımız dışında
80.18 gr altın veya bunun dengi paramızın bulunmasıdır.
Kurban kesmenin
faziletinden ve hikmetinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Alimlerimiz kurban ibadetinin
tanımını yaparken; “kurban şol nesneye denir ki anınla, bârgâh-ı akdes-i
Kibriya ya takarûbi manevi hâsıl olur.” Yani: Kurban, manevi bakımdan cenabı Hakkın
huzuruna yakınlaşmaya vesile olan şey” demişlerdir. Kurban bizi Allahü Teâlâ’ya
yaklaştıran bir ibadettir. Yüce Rabbimiz: Onların ne etleri Allah’a ulaşır
ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır.” (Hac, 22/37)
buyuruyor.
Kurban Rabbimize şükrümüzün bir göstergesidir. Allah (cc) insanı gerek maddi
gerek manevi olarak mükemmel bir şekilde yaratmış ve sayılamayacak kadar
nimetlerle tenîm eylemiş, yeryüzünü onun ermine müsahhar kılmıştır. Bizler de
sahip olduğumuz şeylerin şükrünü eda etmemiz gerekiyor. Kurban bu manada
malımızın şükrünün bir göstergesidir.
Kurban toplumda
kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin
gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan
veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha
belirgin biçimde görmek mümkündür.
Kurban, zengine
harcama zevk ve alışkanlığını kazandırır onun gönlünü cimrilik hastalığından,
dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla
Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda
karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir üyesi
olarak hissetmesine vesile olur.
Kurban kesimi nasıl
oluyor?
Kurban kesmenin de
diğer ibadetler gibi bir adabı bir usulü vardır. Kurbanlık hayvan kesileceği
yere incitilmeden götürülmeli, eğer imkanlar varsa gözleri bağlanmalı, bıçak
iyi bilenmeli. Peygamberimiz: “Allah her şeyin ihsan ile yapılmasını şart
koşmuştur. (İhsan, bir şeyi yapılabileceğinin en güzeliyle yapmaktır). Öyleyse
boğazlarken de ihsan ile boğazlayın, bıçağınızı iyi bileyin ve hayvanınızı
rahatlatın" buyuruyor.
Kurban kesilecek
zaman kıbleye karşı sol taraf üzerine yatırılır. Elinden geldiği sürece her
mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına
vekâlet verip kestirir.
Kurban
kesilirken şu duanın okunması güzel olur.
"إِنِّى
وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِى فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا
مِنَ الْمُشْرِكِينَ إِنَّ صَلاَتِى وَنُسُكِى وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِى لِلَّهِ
رَبِّ الْعَالَمِينَ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا أَوَّلُ
الْمُسْلِمِينَ اللَّهُمَّ مِنْكَ وَلَكَ عَنْ مُحَمَّدٍ وَأُمَّتِهِ".
Câbir b.
Abdullah anlatıyor: Resûlullah (sav) bir bayram günü kurban olarak iki koç
kesti ve onları kıbleye doğru yatırdığı zaman şöyle dedi: “Ben hanîf (hakka
yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan (Allah)’a çevirdim ve ben
müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm
âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla
emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve
Muhammed ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.” (İM3121
İbn Mâce, Edâhî, 1; D2795, Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4)
Vekâleten kesim
oluyor mu, uygun mudur?
Kişi kurbanı kendi
keseceği gibi vekâletle de kestirebilir. Kurbanını vekaletle kestiren kişi vekalet
vereceği kurumu iyi araştırmalı, ibadetinin istismar edilmesine fırsat
vermemelidir. Özellikle devletimizin onay verdiği kurumları tercih etmeli.
Konuda özellikle devletimizin gözetimi altında yurt içinde 81 ilde yur dışında 75
ülkede ve 375 noktada vekaletle kurban kesim hizmeti sunan Türkiye Diyanet
Vakfının tercih elimesini tavsiye ediyorum.
Geçen yıl Diyanet
Vakfımız aracılığıyla yurtiçi ve yurt dışında toplam 525.550 kurban hissesi
kesilip ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır.
Seyhan müftülüğü
olarak, müftülüğümüze ve imam-hatiplerimize makbuz karşılığı emanet edilen
kurbanları kestirip ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. Vatandaşlarımız kurban
bayramının 1. Günü mesai bitimine kadar kurban vekaletlerini müftülüğümüze ve
camilerimize makbuz karşılığında teslim edebilirler.
Bayramda neler
yapmalıyız?
Bayramlar,
yeme-içme, meşru dairede eğlenme ve Allahü Teala’yı zikir günleridir. Bayram
günleri Allahü Teala’yı zikir günlerimizdir özellikle arefe günü sabah
namazından başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazanı kadar devam farz
namazlar sonuda getirdiğimiz teşrik tekbirlerini unutmayalım.
Peygamberimiz bayram
namazına toplumun her kesiminin katılmasını isterdi. Bizler de sabah namazına
gidip cemaatle kıldıktan sonra bayram namazını kılacağız.
Namazı kıldıktan
sonra yapılacak en hayırlı iş kurbanlarımızı kesmektir. Berâ’ diyor ki, “Hz.
Peygamber’i (sav) hutbe verirken dinledim, şöyle buyurdu: ‘Bugün ilk işimiz,
(bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa
sünnetimize uymuş olur.’” (B951 Buhârî, Îdeyn, 3)
Öncelikle
büyüklerimizi, anne-babamızı, hısım-akrabamızı ziyaret edip bayramlaşmalıyız.
Karşılaştığımız insanlarla selamlaşıp bayramlarını tebrik etmeliyiz. Hastaları
ziyaret emeliyiz. Hediyeleşmeli, çocukları hediyelerle sevindirmeliyiz.
İmkânlarımız ölçüsünde fakirlere yardımda bulunup onların da bayram sevincine
ortak olmalarını temin etmeliyiz.
Bayramlar
küskünlerin barıştığı, dargınlıkların, kırgınlıkların husumetlerin ortadan
kalktığı zaman dilimleridir. Dargın olduğumuz insanlar varsa bayramı fırsat
bilerek barışmalıyız.
Son olarak eklemek
istedikleriniz nelerdir?
Kurban Bayramını
tebrik ediyor, bayramın vatanımızın, milletimizin ve insanlığın hayrına vesile olmasını Yüce
Mevladan niyaz ediyorum. Size de bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.