Türk
sinemasına adanmış bir hayat
GAZETTE -
1957 yılında ‘Günahsızlar’ filmi ile tiyatrodan sinemaya geçen Baki Tamer,
60'ın üzerinde başrol, dört yüze yakın filmde de ikinci ve üçüncü derecede
karakter rolleri canlandırmıştır. Sinemadan önceki ve sinemadaki yaşamını içeren
bu yazımızda, Baki Tamer'in 04. 08. 2004 yılı ölümüne kadar geçen sanat
serüvenini gözden gezdireceğiz.
SPOR
ÖĞRETMENLİĞİNDEN TİYATROCULUĞA
Baki Tamer
25.12.1923 yılında Elazığ Palu'da Cumhuriyet çocuğu olarak dünyaya geldi. Çok
çocuklu bir ailenin en küçük ve 15'inci çocuğudur. Dönemin şartlarına göre
nüfusa üç yıl geç kaydedilen Baki Tamer'in kimliğinde doğum tarihi 25 Aralık
1926 olarak yazılmıştır. İlkokulu Elazığ'da, Ortaokulu Gaziantep'te okuyan
sanatçı, kendi isteği ile Erzurum Öğretmen Okuluna Leyli-Meccani olarak kaydını
yaptırmıştır. Öğretmen Okulunda okurken, sporun her dalı ile ilgilenmiş, bir
çok branş da bölge ve Türkiye dereceleri elde etmiştir. Öğretmen Okulunu
bitirdikten sonra Gaziantep'e tayın edilen Baki Tamer, burada üç ayrı spor kulübünün
kurucu başkanlığını da yapar. Sporun Gaziantep'te gelişmesine katkıda bulunur.
Güreş Kulübü’nün ajanlığını yapar. Birçok sporcuyu kulübe kazandırır. Atletizm
sporu ile de ilgilidir okul yıllarında. Öğretmenken "Milli Atletizm
Hakemliği” lisansı alır. Bir çok karşılaşmayı yönetir. Gaziantep de bir
kooperatif kurar, arkadaşları ile bir süre müdürlüğünü yapar. Gaziantep'te ki
Çocuk Esirgeme Kurumuna Şube Müdürü olarak atanır. Çocuk yuvası binasını
yaptırır hizmete sokar. Çalışmaktan yılmayan daima yenilikler peşinden koşan ve
her elini attığı işte başarılar elde eden Baki Tamer, Alman harbi sırasında
askere alınır ve hiç izne çıkmadan üç yıl Türk ordusunda Asteğmen olarak görev
yapar. Terhis olup Gaziantep'e döndüğünde serbest çalışmayı yeğler, kendi adına
bir muhasebe bürosu açarak ticarete başlar. Bu arada Gaziantep Halkevi’ne
girer. Kısa sürede Temsil Kolu Başkanı olur. Daha sonra Sahneye konan eserlerde
başrol oyuncusu ve idareci olarak müdürlük görevine getirilir. Kendisinin
oynamadığı birçok eserde yönetmenlik yapar ancak Baki Tamer'i Gaziantep mutlu
edemez olur. Onun aklı İstanbul'da, İstanbul'daki Tiyatrolarda oynamaktadır...
Doğruca İstanbul'a gelir ve Beyoğlu'na yerleşir. İstanbul Belediyesi Şehir
Tiyatrosu’na oyuncu olarak girer. Birçok eserde sahne alır. Ünlü tiyatrocularla
hem sinemada hem de tiyatroda oynayanlarla tanışır, arkadaş olur. Fatih
Tiyatrosu, Ses Tiyatrosu ve Küçük Sahne gibi tIyatrolarda oynar, ülke çapında
ismini duyurur. Elini attığı her işte başarılı olan Baki Tamer, bu kez Yeşilçam'dan
filmde oynama teklifi alır. Bu teklif sanatçıyı hem sevindirir hem de üzer.
Zira zirvede olmaya alışkın Tamer'e gelen teklif ikinci derecede bir roldür.
Dönemin ünlü yönetmeni Faruk Kenç tarafından yapılan bu teklife ‘evet’ demeyen
Baki Tamer, düşünmek için üç gün mühlet ister.
SADRİ
ALIŞIK’IN TAVSİYESİYLE SİNEMAYA ADIM ATTI
Bu ara da
Sadri Alışık ile görüşür zira aynı filmde Alışık da başrolde oynayacaktır...
Alışık ile Tamer arasında kısa bir görüşme olur. Sadri Alışık, "Bakiciğim, sinema tiyatroya benzemez.
Direk başrolde oynatmazlar. Senin sinemada ne kadar başarılı olacağını
bilemezler. Bu yüzden sana yapılan bu teklifi kabul et. Yeşilçam'a kendini
göster eminim seni başrolde de oynatacaklardır" der... Baki Tamer, Sadri
Alışık'ın tavsiyesi üzerine Faruk Kenç'ın teklifini kabul eder ve 1957 yılında
çekilen Sadri Alışık ve Oya Sensev'in başrolünü oynadığı
"Günahsızlar" adlı filmde ikinci derecede rol oynamak suretiyle
sinemaya adımını atar. "Günahsızlar" adlı film sinemalarda oynar,
Seyirci Baki Tamer'i filmde çok başarılı bulur. Yönetmen ve yapımcıların da
dikkatini çeker sanatçı, bu kez başrol teklifleri almaya başlar. Baki Tamer
ikinci filmini yine aynı yıl,1957 de çeker. Bu kez direk başrol oyuncusudur.
"Dişi Canavar" adlı bu filmde Neriman Köksal, Baki Tamer ve Kenan
Pars birlikte başrolleri paylaşırlar.
ÇİLELİ BÜLBÜL
DÖNÜM NOKTASI OLDU
Peşinden aynı
yılın sonlarına doğru sanatçıyı Baki Tamer olarak unutulmazlar arasına sokan
"Çileli Bülbül" filmini çeker. Belgin Doruk'la başarılı bir oyun sergiler.
Bu filmdeki başarıları daha sonra birçok filmde beraber oynamalarına vesile
olur. "Çileli Bülbül" adlı filmde oynamasını şöyle anlatmıştı Baki
Tamer: "Yönetmen İhsan Tomaç çekeceği melodram filmde Belgin Doruk ile
beni başrolde oynatmayı düşünerek, elime "Çileli Bülbül" adlı bir
senaryo tutuşturdu. "Oku kendini hazırla. Bu filmin başrolünü sen
oynayacaksın" dedi. Senaryoyu alıp eve gittim, bir çırpıda okudum. Çok
beğendim. Sabaha kadar birkaç kez okudum. Gece uyku tutmadı sabah erkenden
şirkete gittim. Mukaveleyi imzaladık. Çileli Bülbül'ün çekimleri hemen başladı.
Teknik ekip ve oyuncular zevkle, severek 22 gün çalışarak filmi bitirdik. Film
vizyona girdiğinde yılın en iyi filmi olarak ses getirdi. Belgin Doruk'la daha
sonra birçok filmde beraber olduk"...
YILLAR
GEÇTİKÇE YILDIZI PARLIYORDU
1958 yılı
Baki Tamer'in altın yılı olur. Üst üste başrol, ünlü yıldızlarla filmler
çevirir. Senaryosunu Orhan Elmas'ın yazdığı, Uğur Film adına yönetmen Memdüh
Ün'ün sinemaya uyguladığı "Murada Ereceğiz" filminde Fatma Girik,
Baki Tamer, Turgut Özatay, Gönül Bayhan ve Ahmet Tarık Tekçe birlikte oynarlar.
Yılın ikinci filmi "Kederli Yıllar" olur ve bu filmi de Arşavir
Alyanak yönetir. Filmde Belgin Doruk, Baki Tamer, Fatma Andaç, Kenan Pars ve
Orhan Günşiray oynar… Baki Tamer aynı yıl üçüncü filmini yine Memduh Ün'ün
yönetmenliğinde çeker. "Çoban Kızı" adlı bu filmde Muhterem Nur ile
başrolde oynar. Peşinden "Daha Çekecek Miyim?" ve "Acı
Sevda" gibi filmlerde başrolde oynar... 1959 da Seyfi Havaeri'in yönettiği
"Karımın Aşkı" filminde Muhterem Nur ve Ahmet Tarık Tekçe ile
birlikte oynarlar. Aynı yıl birkaç başrol filmde daha oynar Baki Tamer. 1960 da
peşpeşe filmler çevirir. "Zavallı Necla" da Baki Tamer, Beyhan
Akıncı, Emel Yıldız ve Ömer Hayyam'la... "Bir Gelin Gitti" de, Nuray
Uslu ile. "Ali" filminde Fatma Girik ile çalışır... "Suçlu"
filminde önemli bir oyuncu kadrosu ile oynar, yönetmenliğini ise Atıf Yılmaz
yapar. Baki Tamer'in unutulmayan ve Türkan Şoray'a şöhret kapısını açan
"Köyde Bir Kız Sevdim" adlı filmin kendine has serüveni şöyle; Yıl
1960. Çan Film sahibi Zeki Çan "Köyde Bir Kız Sevdim" adlı bir film
çekecektir. Başrol oyuncusu olarak Baki Tamer'le anlaşma yapar. Filmin
Rejisörlüğünü Türker İnanoğlu yapacaktır. İlk kez yönetmenlik yapacak olan
Türker ve yapımcı Zeki Çan, Baki Tamer'in oluru ile kadın oyuncu olarak dönemin
starı Emel Yıldız da karar kılarlar ve ertesi gün yazıhaneye anlaşma yapmak
üzere davet ederler. Dönemin ünlü starı Emel Yıldız (Bugün bilhassa hayvan
severlerin yakından tanıdığı, Hayvanları Koruma Dernekleri'nde görev alan
"Panter Emel" lakabı ile tanıdıkları" o dönem Karagümrük’teki
evinde kiracısı olan ortaokul son sınıf talebesi Türkan'ı yanına alarak Çan
Film Şirketine gider...
Eski Bursa,
şimdiki Sadri Alışık sokağı olan yerde, düzayak giriş kapısı sokağa bakan ve
yoldan geçenlerin içerisini rahatça görebildikleri bu şirkette Zeki Çan ile
Yönetmen Türker İnan oğluna kiracısı Türkan'ı tanıştırır. "Sinemada
oynamaya heveslidir. Kabiliyetlidir. Beni oynatmayı düşündüğünüz bu filmde Türkan'a
da ufak bir rol verirseniz sevinirim" der. Türkan, giydiği basma entarinin
içinde bir kuğu kadar güzel, saf ve alımlı bir kızdır. Şirket sahibi Zeki Çan
ile Yönetmen Türker İnanoğlu'nun dikkatini çeker. Bu iki sinemacı kızın
güzelliği karşısında büyülenir adeta... Memnuniyetle Emel'in bu isteğini kabul
ederler. Sıra Emel Yıldız'la mukavele yapmaya gelir ama işler değişmiştir.
Emel'i bir vesile ile oyalamaları gerekmektedir... "Mukaveleyi yazacağımız
daktilo tamire gitti. Sizinle iki gün sonra buluşup mukaveleyi imzalarız"
diyerek oyalarlar. Türkan'a da "Senin yaşın küçük, yarın annenle gel,
rızası olursa seni oynatırız" derler… Emel Yıldız ile Türkan geldikleri
gibi Karagümrük'e dönerler... Şirket sahibi ertesi gün erkenden Baki Tamer'i
yazıhaneye çağırır. "Bir kız var, filmde oynamak için annesi ile gelecek,
onu bir görmen lazım" der. Dönemin ünlü starı Baki Tamer'in onayını
almadan oynatmaları mümkün değildi. Zira jönler istemedikleri yeni kızlar, yeni
yönetmenlerle çalışmıyorlardı. Baki Tamer, Türker İnanoğlu'nun ilk kez bu
filmde yönetmenlik yapmasını kabul etmişti. Çünkü İnanoğlu'nun ünlü ustalarla
çalıştığını, başarılı bir reji asistanı olduğunu biliyordu. Yönetmen olarak da
bu işi yüzünün akı ile bitirebileceğine inanıyordu. Türkan Şoray için durum hiç
de öyle değildi. Birincisi henüz ortaokul talebesiydi. İkincisi ilk defa filmde
oynayacaktı. Bu kızı Baki'nin kabul etmesi zordu. Ana-kız bir saat sonra
yazıhaneye gelir, Baki Tamer'le tanıştırılır. Türkan hikayedeki jöndam kıza
uygun, iri buğulu gözleri olan çok güzel bir kızdır. Baki Tamer de beğenir.
Ancak yeni bir kızla oynamayı riskli bulur. "Emel Yıldız oynarsa bu film
daha iyi iş yapar. Türkan diğer ufak rollerden birini oynasın" der.
Yönetmen ve yapımcı Tamer'i "Sen büyük isimsin. Karşında oynayacak kız
star olmasa da olur. Filmi senin isminle satıyoruz. Kabul edersen Türkan
Şoray'i Emel Yıldız'ın yerine oynatacağız. Ama illaki istemem dersen, o zaman
Emel'i çağırır kontratı yaparız " derler... Esasen tip olarak Baki Tamer
de Türkan'ı beğenmiştir. İleride ünlü bir star olabileceği de aklından
geçmiştir. Başarıyı elde edebilmek için birilerinin yardımcı olması gerektiğini
çok iyi bilenlerden olduğu için, Türkan'a bir şans tanır ve karşısında jön adam
oynamasına olur vererek, Türk sinemasında bir Türkan Şoray efsanesinin
doğmasına vesile olur. Yıllar sonra bu olayı şöyle anlatmıştı bana: "-Ben
hep ilklere imza attım, başarılı oldum. Bütün mesele ilk imkanı bulmaktadır.
Türkan'ı görünce ilerisi için umut vadeden pırıl pırıl bir kız olduğunu anladım.
Bakışları, konuşmaları rahat hareketleri ben de bu intibaı uyandırdı. Neden
böyle birine imkan vermeyelim pekala Emel Yıldız kadar hatta ondan daha iyi bir
yıldız olabileceğine kanaat getirdim. Yönetmenimiz Türker İnanoğlu'na dedim ki
–Ben elimden gelen yardımı yaparım. Biraz da siz zorlanacaksınız tabii ama kıza
şans vermeyi uygun buldum. Karşımda oynamasını kabul ediyorum-. Köyde Bir Kız
Sevdim filminde Türkan Şoray'ı oynattık. Film Taksim'de, Taksim sinemasında
(1960) vizyona girdiğinde ses getirdi. Türkan Şoray Star oldu. Türker İnanoğlu
da ünlü yönetmenler arasına girdi. Köyde Bir Kız Sevdim filmi Sinemamıza iki
önemli ismi kazandırdı. Bunda bir nebze katkım olduğuna inanıyor ve mutlu
oluyorum"... "Çileli Bülbül" Filmi ile Yeşilçam'da ünlü jönler
arasına giren Baki Tamer'in başlıca filmleri arasında "Çileli Bülbül -
Kederli Yıllar - Çölde Bir İstanbul Kızı - Esmer Delikanlı -Çoban Kızı - Murada
Ereceğiz - Köyde Bir Kız Sevdim – Aliii – Suçlu - Acı Sevda - Karımın Aşkı
-Zavallı Necla - Bir Gelin Gitti - Baharın Gülleri Açtı - Çiğdem ve Haram
Lokma... Haram Lokma filminden sonra 1963 yılında eski Bursa, şimdiki Sadri
Alışık Sokak Yıldız Han da kendi adına Tamer Film Şirketini kurar, 16 mm. Film
işletmeciliğine soyunur. Peş peşe birbirinden güzel yabancı filmler satın alır.
Bunlardan çoğunluğunu Yunan Filmleri teşkil eder. Yunanistan'da döneminin ünlü
yıldızı (Sonradan Yunanistan Kültür bakanı olan) Aliki Vuyuklaki'nin en sevilen
on altı adet filmi de satın aldıkları arasındaydı. Aliki Vuyuklaki Türkiye'de çok
ünlüydü. Filmleri büyük iş yapıyordu. Hatta Türk –Yunan Ortak yapımı filmler
bile çekiliyordu. Bunlardan biride Orhan Günşiray ile Aliki Vuyuklaki'nin
oynadığı "Sıralardaki Yabancı" filmi hasılat rekorları kırmıştı. İşte
Baki Tamer bu yüzden Yunan filmleri ağırlıklı işletmecilik yapmak üzere elliye
yakın film satın almış, çok iyi paralar kazanmaya niyetlenmişti. Ancak, hesapta
olmayan bir olay vuku bulur. 1963 de Kıbrıs olayları patlak verir. Türkiye ile
Yunanistan'ın arası açılır. Filmler dahil tüm yunan mallarına ambargo konur.
Yunan filmlerinin oynatılması yasaklanır. Türk Sineması krize girdiği gibi Baki
Tamer de iflas eder. Kıbrıs krizi diğer işkollarını vurduğu gibi Türk sinema
sanayini de etkiler. Eskiye oranla daha az film çekilir. Ham madde dışa bağımlı
olduğundan negatif fiyatları yükselir, senetle iş yapan bazı yapımcılar sıcak
para bulmakta zorluk çekerler. Bu dönemde iki yıl hiç film çekmeden elinde
kalan üç-beş lira ile geçimini sağlayan Baki Tamer zor günler geçirir...
Elindeki Yunan filmlerini depoya kaldırmış, Film şirketini kapatmıştır.
GİRDİĞİ
BUNALIM İNTİHARA KADAR SÜRÜKLEDİ
İki yıl boş
oturan Baki Tamer'e Jön oynama teklifi gelmez. Bazı teklifler alır ama bunlar
ikinci, üçüncü derecede karakter rolleridir. Bu olaylar sanatçıyı bunalıma sürükler
bir gece bol miktarda aldığı haplarla intihara teşebbüs eder. Koma halinde
Beyoğlu İlk Yardım Hastanesine kaldırılan sanatçının, midesi yıkanarak, mutlak
bir ölümün eşiğinden geri döndürülür. Tüm basın bu intihar olayından bahseder.
Baki Tamer bu utanç verici olayın etkisi nedeni ile 45 gün eve kapanır, çok
yakın dostlarının dışında kimse ile görüşmez. Kendisi ile 1996 yılında çok genç
bir muhabirken bu olayları hazırlayan nedenleri konuşup, çalıştığım gazetede
hadiseyi geniş kapsamda okuyucularımıza sunmak amacıyla röportaj yapmaya
gittiğimde tanışmıştım. O gün tesis edilen dostluğumuz 2004 yılındaki ölümüne
kadar devam etmiştir. Evli ve çocukları vardı, kirada oturuyordu. Ailenin geçim
parasını kazanmak zorundaydı. Bu yüzden ikinci, üçüncü derecedeki karakter rol
tekliflerini kabul etmek mecburiyetinde kalıyordu. Kimisinde ikinci derece
önemli çift jönlü gibi roller, kimisinde ise sıradan karakter rolleri
oynuyordu. 60 başrol, diğerleri, ikinci, üçüncü derecede roller olmak üzere
Dört yüze yakın filmde ve iki televizyon dizisinde oynadı. "Mahallenin
Muhtarları" ilk çevirdiği "Ona Bakma Bana Bak" son oynadığı
dizisi olur. Baki Tamer gençliğinde olduğu gibi sosyal faaliyetlerini sinemada
da sürdürür. Yeşilçam'da kurulan Sendika ve Derneklerde kurucu üye olarak
öncülük yapanlar arasında yer alır. Bir ara Yeşilçam'da moda haline gelen,
sinemadaki şöhretlerin sahneye çıkıp şarkı söylemesi akimine kapılır. Kısa
sürelide olsa sahneye çıkar, şarkılar söyler. Fıkralar anlatır, şovmenlik
yapar. 1978 Yılında Bülent Ecevit Hükümeti tarafından çıkartılan "Sanatçı
borçlanması yasası"ndan istifade eder, borçlandığı SSK primini ödeyerek
1975 yılındra SSK’dan emekli olur. Kendisi gibi emekli olacak sanatçılara yol
gösterici olur, onların evrakları hazırlamalarında yardımlarda bulunur. Birçok
sanatçı arkadaşının yasal olarak emekli olmalarını sağlamalarında yardımcı
olur. Baki Tamer, birikimleri ile Göztepe tarafında inşa edilmekte olan
kooperatif evlerinden birine girer. Dört yılda tamamlanan inşaat sonrası bir ev
sahibi olur ve ailesini Beyoğlu’ndan karşıya taşır. 4 çocuk babası ve 8 torun
sahibi Baki Tamer, yaz-kış oturabileceği ikinci bir ev alır Gölcük
tarafında…Genellikle yazları gittiği ve oğlunun yaz kış kaldığı mutlu günler
geçirir lakin öyle bir felaket gecesi yaşar ki , ölümüne kadar o gecenin
etkisinden kurtulamaz.
DEPREM ONU
KALP HASTASI YAPMIŞTI
Bu felaket
gecesi 1997 yılı meydana gelen İzmit, Gölcük, Yalova, Çınarcık ve çevresini
içine alan, yüzlerce kişinin ölümüne sebebiyet veren Gölcük Depremi’dir. Baki Tamer bu depremde evini ve yıllarca
biriktirdiği arşivini kaybeder. Canlarını kurtarabilmek için ailece kendilerini
sokağa atarlar. Ölümden kılpayı kurtulurlar ama ev yerle bir olur. Sanatçının
ikinci baharı hep acılı günlerle geçer. Deprem sonrası üzüntüler Baki Tamer’i
kalp hastası yapar. 2000 yılında ani bir kalp krizi geçirerek hastaneye
kaldırılır. Bay-pas ile 3 damarı değiştirilir. Bu ameliyattan 4 yıl sonra, ani
gelen bir kalp krizi sinemaya adanmış bir ömrü sonlandırır. Tamer, Feriköy
Mezarlığında bulunan aile kabristanına defnedilmiştir. Aramızdan ayrılıp
ebediyete intikal etmiş Baki Tamer'e Allah'tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet
olsun.