Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıklardan Mustafa Yıldırım ve Kerem Akyüz ile mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın ve ailesi katıldı.
Tarafların avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan sanık Mustafa Yıldırım, olayda bir kusurunun olmadığını, hafta sonları otel müdürü olmadığı için departman müdürlerinin sırayla nöbet tuttuklarını ifade ederek, "Ben o tarihte satıştan sorumlu müdürdüm. Olay tarihinde de ben hafta sonu nöbetçi müdür olarak oteldeydim. Olaydan sonra beni aradılar. Lobide şahısları gördüm. Çocuk rahatsızdı, ambulansı aradım. Genel müdürümüz olan Emre Güllüler'e haber verdim. Şahısların peşinden İngilizce konuşmalarına yardımcı olmak için hastaneye gittim. Olay bundan ibarettir." diye konuştu.
Diğer sanık Kerem Akyüz de ofis koordinatörü olarak görev yaptığını, tesisat işlerinden sorumlu olmadığını, olay tarihinde otelde vardiyada eleman eksikliği bulunduğunu ifade ederek, kendilerine lavabo tıkanıklığı arızasının bildirildiğini ve arkadaşıyla bu arızayı onarmak için odaya çıktıklarını söyledi.
Arkadaşının elektrikçi olduğunu ve 4 gündür işte çalıştığını aktaran sanık Akyüz, savunmasına şöyle devam etti:
"Mutfak lavabosunun tıkalı olduğunu gördük, lavaboyu söktük. Malzemelerimiz sökülen lavabo kısmında duruyordu. Malzemelerimiz arasında pense, kurbağacık ve sıvı solüsyon lavabo açıcı vardı. Biz sadece giderini aldık. Bu gideri kattaki gider temizlenen yerde lavaboda temizlemek için alıp odadan çıktık. Malzemeler ise müşterinin odasında yani bizim çalışma alanımızda kaldı. Gideri temizleyip geri dönecektik. Müşteriye de 2 dakika sonra geri döneceğimizi söyledik. Ardından bir bağırış sesi duyduk. Olay biz odadan çıktıktan ve gideri temizlemek üzere ilgili lavaboya gittikten sonra gerçekleşmiştir. Ambulans, güvenlik arandı. Ben müşterilere sıvının niteliği ile ilgili bir şey söylemedim. Lavabo açıcı olduğunu, tehlikeli, zararlı olduğu yönünde bir beyanda bulunmadım. Lavabo açıcı sıvı yarım litrelik su pet şişesinin içindeydi. Üzerinde içindeki maddenin niteliğine ilişkin bir etiket yoktu. Ancak görünüşü sudan farklıydı, zira rengi şeffaf da olsa su gibi akışkan değildi. Ben bu maddeyi odadan çıkarken giderini sökmüş olduğum mutfak evyesinin yanına bıraktım. Sıvıyı buraya bırakan benim. Elimizde başka malzeme olmadığı için pet şişe kullanmak zorunda kaldık. Bize bu sıvı 20 litrelik bidonun içinde teslim edilmişti. Ben de bu 20 litrelik bidondan kullanacağımız kısmı su şişesine doldurmuştum."
Sanık Akyüz, otelde kendilerine arada iş güvenliği eğitimi verildiğini, tesisatçılık ile ilgili bir uzmanlığının olmadığını belirterek, iş yerinde elektrikçi ve tesisatçının her iki işi de yaptığını, mecburiyetten her arızaya bakmak zorunda kaldıklarını anlattı.
Söz verilen müşteki baba Husseın Saadoun, sanıklardan şikayetçi olduğunu, olay günü lavabonun tamir edilmesi gerektiğini söylediklerini ve odadan çıktıklarını dile getirerek, "Gelen görevlileri ben karşıladım. 2 kişinin lavabonun altındaki boruyu söktüğünü gördüm. Bu şahıslar boru ve küçük bir kutuyla birlikte odadan çıktılar. Şahıslar çıkarken geri geleceklerini söylemedi. Onlar çıktıktan 5 dakika sonra oğlum su içmek için mutfağa gitti. Bana doğru geri geldi. Olduğu yerde zıplıyordu. Elinde kapağı açık şişeyi tutuyordu. Konuşamıyordu. Ben elindeki şişeyi kokladığımda koku gelmiyordu. Otelin su şişeleriyle tamamen aynı şişeydi, suya benziyordu, koku gelmiyordu. Ayrıca şu anda salonda bulunan sanık Kerem odaya tamir için gelen personelden biri değildi. Türk hükümeti ve yargısına güveniyoruz." dedi.
Olayın gerçekleştiğinde 9 ve şu anda ise 11 yaşında olan mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın ise tercüman ve sosyal hizmet uzmanı eşliğinde alınan ifadesinde, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, "2 kişi mutfak lavabosunun altındaki gider için geldiler. 15-20 dakika sonra bir şey söylemeden çıktılar. Ben su içmek için mutfağa yöneldim. Bütün tezgah bitişikti. Mutfak tezgahının sol tarafında sular vardı. Benim içtiğim şişe de bu şişelerin yanındaydı. Herhangi bir rengi kokusu yoktu, su gibiydi. Onun su olduğunu sanarak içtim. Birkaç saniye sonra ağzım ve boğazım yanmaya başladı. Ben yerimde zıplamaya başladım. Ailem ne olduğunu anlayamadı, konuşamıyordum. Ben aileme zorlukla asit olduğunu söyleyebildim." diye konuştu.
Müşteki anne Noor Husseın Altaıı, ağlayarak verdiği ifadesinde, çocuğun hayatta kalıp kalmayacağının belli olmadığını, olaydan sonra 14 gün hastanede kaldığını dile getirerek, "Şu an boğazında yanan kısımların, soluk borusunun değişmesi için donöre ihtiyacı vardır. Söz konusu ameliyat zor bir ameliyattır. Neticesinde çocuğun hayatta kalıp kalmayacağı belli değildir. Beslenme cihazı çocuğumun ancak bu şekilde beslendiği için yanındadır. O cihaz sayesinde hayatta kalmaktadır. Bazen nefes alması da zorlaşmaktadır. Onun dışında başka bir şey yiyip içememektedir. Cihazda görünen de süt." dedi.
Mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
"Şekerleme yemek istiyorum"
Duruşmadan sonra açıklama yapan anne Noor Husseın Altaıı, "Gelecek ay çocuğum riskli bir ameliyat olacak. Türk adaletinin sanıklara ceza vereceğinden eminim. Her gün çocuğumun yaşayıp yaşamayacağı korkusuyla yaşamak kadar kötü bir şey yok. Çok büyük bir üzüntü ve acı içerisindeyim." diye konuştu.
Mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın, "Diğer çocuklar gibi ben de hayatımı yaşamak istiyorum. Şekerleme yemeyi kurabiye yemeyi istiyorum." dedi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 18 Aralık 2021’de Bağcılar’da mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın'ın ailesi birlikte bir otele yerleştiği, odanın mutfak lavabosunda arıza olması nedeniyle tesisatçı çağırdıkları anlatılıyor.
Sanığın lavabo temizleme sıvısını lavabonun yanına bıraktığı ve lavabo altındaki gider borusunu sürerek temizlemek üzere temizlik odasına götürdüğü aktarılan iddianamede, bu sırada mağdur çocuğun lavabo sıvısını içmesi sonucu rahatsızlandığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralandığı ifade ediliyor.
Otelde müdür olan sanıklar Mustafa Yıldırım ve Emre Güllüler ile çalışan Kerem Akyüz'ün mağdura karşı yaralama suçunu işledikleri kaydediliyor.
İddianamede, sanıklar hakkında "Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 3 aydan 1'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. AA