Bu aşamaların herkes tarafından aynı şekilde yaşanmadığını
kaydeden Özdemir, “Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken,
birimizin kabul kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. Her birimizin bu
süreçleri deneyimlemesi
farklılaşabiliyor.” dedi. Yaklaşık iki ay devam eden uzamış yasın kişi
üzerindeki olumuz etkilerine de değinen Özdemir, uzman desteği alınmasını
tavsiye etti.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik
Psikolog Penbesel Özdemir, deprem travmasında da yas sürecinde olduğu gibi beş
aşamanın bulunduğunu belirterek bu dönemlerin özelliklerine ilişkin
değerlendirmede bulundu.
Yas sürecinin Elisabeth Kubler-Ross tarafından tanımlanmış
bir süreç olduğunu ve bazı aşamalardan oluştuğunu ifade eden Uzman Klinik
Psikolog Penbesel Özdemir, bu aşamaları inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve
kabul olarak sıraladı.
İnkar Aşaması: İnsanlar beklenmedik bir durumla karşı
karşıya kaldıktan sonra bir şok geçiyorlar. Bu nedenle bu aşamaya ‘şok’ aşaması
da denmektedir. “Bu benim başıma gelmez”, “Gerçekten ölmüş olmaz” gibi birtakım
cümlelerle şok ve inkar aşaması başlıyor. Bu süreç yaşanılan durumun inkarı
üstüne kuruluyor.
Öfke Aşaması: Diğer aşamadaysa kişi öfke aşamasına geçiyor.
Bu süreç inkar aşamasından sonra geliyor ve yaşanan kayıptan sonra bir hayal
kırıklığı ve öfke aşaması başlıyor. Çünkü kaybedilen kişinin ardından birtakım
suçluluk ve pişmanlık gibi duygular da ortaya çıkabiliyor. Birlikte yapmak
istediklerini yapamamak, erken kaybettiğini düşünmüş olmak, isteklerinin ve
beklentilerinin artık gerçekleşemeyeceği için yaşadığı engellenmişlik hissi ile
birlikte öfke ve sıkıntı gibi duygular artmaya başlıyor. Kişi bu dönemde tabii
ki neden benim başıma geldi diye sorguluyor veya suçlu aramaya başlıyor,
sorgulamalara başlıyor. Öfkeye bu süreç eşlik ediyor.
Pazarlık Aşaması: Diğer süreç ise pazarlık aşaması, bu
süreçte de artık yaratıcıyla bir pazarlık sürecine gidiliyor. Kaybedilen
kişinin geri dönmesi, hayatta olması ile ilgili bir süreç. Daha çok ölüme yakın
olduğunu hissettiğimiz yakınlarımıza karşı gösterdiğimiz bir tutum da oluyor.
“O ölmesin de böyle olsun” gibi daha çok pazarlığa geçilen bir dönem. Hayatta
kalan ama artık ölüme yaklaştığımız yakınlarımız için bu tür tutumlar
gösterebiliyoruz. Örneğin depremde enkaz altında olan veya deprem sonrasında
hala hayati kritik bir süreçte olan kişilere yönelik duyulan bir süreç.
Depresyon Aşaması: Depresyon aşamasında da kişi artık o
kaybın verdiği çaresizliği yaşamaya başlıyor. Kayıp gerçeğini hayatımıza
aldığımız dönem depresyon aşamasıdır. Bu dönemde kişi, depresyonla karakterize
olan duygularını da yaşamaya başlıyor. İsteksizlik, enerji azlığı, karamsarlık,
suçluluk ve ilgili kaybetmek gibi depresyon aşamasında bu duygular yaşanıyor.
Kabul Aşaması: Sonraki aşama ise kabul aşaması, artık ölümün
bizim hayatımızın bir parçası ve gerçeği olduğunu kabul ettiğimiz bir aşama.
Burada artık şunu görüyoruz, ne kadar pazarlık etsek de geri getirebileceğimiz
bir durumun olmadığını, bu nedenle de kabul etmenin en sağlıklı yol olduğunu
gördüğümüz bir döneme geliyor. Artık kayıp yaşadığımız kişiye dair güzel
anılarımızı hatırladığımız, şükran duyduğumuz ve yaşamın o olmadan da devam
edebildiğini gördüğümüz aşama bu aşamadır.
Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, bu aşamaların herkes
tarafından aynı şekilde yaşanmadığını belirterek “Hiçbirimiz böyle sırasıyla
yaşamıyoruz ya da her aşamayı sıra sıra geçip tamamlamış da olmuyoruz.
Birimizin öfke aşamasında kaldığı durum daha uzun sürerken, birimizin kabul
kısmına geçişi daha kolay da olabiliyor. İşin teorik kısmından bahsediyoruz ama
elbette pratikte karşılaştığımızda her birimizin bu süreci deneyimlemesi
farklılaşabiliyor.” dedi.
Bu süreçte hem uzamış yas hem de tamamlanmamış yas denilen kavramların
da gündeme geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir, “Kişi
kayıplarına ulaşamadıkça, hayatta olup olmadığından emin olamadıkça da bu
süreci sağlıklı bir şekilde yaşaması çok zorlaşıyor. Yas uzadığında örneğin 2
aydan uzun süredir bu tepkiler devam ediyorsa yani ölen kişiye duyulan o yoğun
özlem hali, sürekli o anılar ve düşüncelerde olma hali devam ediyorsa, kişide
artık ölüme dair belirgin bir güvensizlik hakimse, kayıplarını hatırlamaktan
kaçınıyorsa, yoğun bir duygusal acı içerisindeyse, yeniden hayatına uyum
sağlamakta güçlük çekiyorsa ve hayata dair anlamsızlık, boşluk hisleri
artıyorsa uzamış bir yas sürecinden bahsedilebiliyor. Klinik olarak ele
alınması gereken bir durum için de mutlaka psikolojik bir destek alınması
gerekiyor.” uyarısında bulundu.