Akay
konuyla alakalı şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle
travmayı tanımlamakla başlamamız faydalı olabilir. Travmalar; kişinin doğal
afet, büyük kazalar, savaş, terör olayları, istismar, taciz, tecavüz gibi ani
ve beklenmedik olaylara ya da aile, okul veya iş çevresinde yaşanan şiddet,
reddedilme ya da ihmallere maruz kalmasıdır. Bu, tanıma bakarak; bir defada
meydana gelebileceği gibi zamana yayılan ve tekrarlanan olay ve durumlara da
verilen tepkileri içerir. Amerikan Psikiyatri Birliği (1980) tarafından; normal
insan deneyiminin ve baş edebilme kapasitesinin ötesinde yaşanan olaylar olarak
tanımlamıştır. Bu olumsuz ve beklenmedik durumların kişiler üzerinde düşünsel,
fiziksel ve psikolojik etkileri şeklinde de tanımlayabiliriz.
Travma
sonrası stres bozukluğundan; travma sonrasında yaşanan akut stres belirtilerinin
bir aydan fazla sürmesi ve belirtilerin yoğunluğu ve sıklığında azalma olmaması
durumunda bahsedilebilir. Bu belirtileri de uyku problemleri, kaçınma ya da
aşırı uyarılma durumları, olumsuz duygu ve düşüncelerin sürekli tekrarlanması,
konsantrasyon ve dikkat eksiklikleri, değişen gerçeklik algısı gibi fiziksel,
duygusal, bilişsel ve davranışsal boyutlarda sınıflandırabiliriz. Çocuklarda
davranış değişiklikleri ya da yaşından küçük davranışlar, uyku problemleri
gözükebilir. Bu durumlarda çocukların önce güven ihtiyacının karşılanması
gerekir. Ergenlerde yukarıdakilere ek olarak, içe kapanma durumları
olabileceğinden mutlaka sosyal ortamlar için teşvik ve yaşlarına uygun görev ve
sorumluluklar verilmelidir. Herkes için
belirtilerin farklı ve değişik yoğunlukta olması söz konusudur. Az önce de
belirttiğim gibi bu belirtiler bir aydan fazla devam ettiği noktada ve
yoğunlukları artma eğiliminde ise uzman desteğinin gerekliliğinden
bahsedebiliriz. Bu durumlarda EMDR gibi kısa süreli, çözüm odaklı terapiler
kullanılabileceği gibi, daha uzun süreli psikoterapilere de ihtiyaç
duyulabilir.
Yas genelde
ölümle ilişkilendirilse de geniş anlamı ile bizim için önemli olan bir şeyin
sona ermesidir. Yas insanlık deneyiminin normal bir parçasıdır. Sevdiğimiz, inandığımız,
bağlı hissettiğimiz, hayatın anlamı olan birini ya da bir şeyi kaybettiğimizde
yaşanan ve yaşanması gereken bir süreçtir. Yas, içinde birçok duyguyu
barındırır: Özlem, üzüntü, acı…Yas süreci sadece duygusal ya da psikolojik
değildir; beden de yas tutar. İnsanlar yası, asla dinmeyecekmiş gibi gözüken
acı dolu bir süreç olarak tanımlar. Bu süreçle başa çıkarken duygularla
çalışmak, onlara yönelmekle, dikkati dağıtmak için rahatlatıcı deneyimlerle
zihni dinlendirmek arasında bir hareket süreci vardır. Ortaya çıkan duygularla
zaman geçirip çözülmesi için konuşarak, yazarak, ağlayarak çalışırken; geri
adım atıp nefes almaya ihtiyaç duyulduğunda işlevsel başa çıkma mekanizmalarını
devreye sokmak gerekir.
Yas ile
ilgili şunu bilmeye ihtiyaç vardır: Yas diğer duygular gibi, zamanla ortadan
kaybolan ya da küçülen bir şey değildir. Biz uygun desteği alırken; hissetmeye
ve ifadesine izin verirken, her gün küçük adımlar atarak ilerlerken yasın
çevresinde büyür ve gelişiriz. Bu süreçte çevreden yumuşak bir kalp, dik bir
omuz ile destekleyen, eleştirmeden, yargılamadan kişinin yanında olup sadece
dinleyen ve ihtiyaçları doğrultusunda destek almasına yardım eden kişiler de
çok önemlidir.
Psikoterapi
sonrası iyileşme; duygu, düşünce ve davranış değişimlerinin olup olmadığı ya da
ne derece kalıcı olduğu ile ilgilidir. Unutmamak gerekir ki, iyileşme sürekli
yukarı doğru ivme gösteren bir durum değildir. İyileşmenin doğasında
gerilemeler, ilerlemeler olacaktır. Terapi sürecini değerlendirirken kişinin
baz aldığı, daha mutlu oluşu olmamalıdır. Tam tersi tüm duygulara karşı
farkındalık kazanması, hepsini hissetmek için kendine izin vermesi ve olumsuz
olanlara da dikkat edip neden orada olduğunu anlamaya ve işlemeye çalışması
önemlidir. Tüm bunlara bakınca aslında, farkındalık kazanmak ve olaylar
karşısında farklı bakış açıları geliştirmeye hazır olmak vardır.
Travma
etkisini çok şiddetli yaşayan, ajitasyon ya da kendine zarar verme gibi
davranışlar sergileyen kişilerde psikiyatrist yönlendirmesi ile ilaç
kullanılması gerekebilir.
Psikolojik
desteğin yanı sıra kişinin kullanacağı metotlar aslında kişinin geçmiş
deneyimleri ve inançları ile de ilgili olabilir. Farkındalık temelli
uygulamalar, meditasyon, yoga, sanat terapisi, nefes terapisi, spor
aktiviteleri mutlaka psikoterapi süreci işlerken anlık molalarda yapılarak
rahatlama ihtiyaçları için fayda sağlanabilir. Yine en önemli unsurlardan biri
hayata yeniden adapte olmak ve duyguların ifadesi için sosyal çevreden,
sevdiklerinden eleştirilmeden, yargılanmadan sadece dinlenme ihtiyaçları için
destek almaları olacaktır.
Bu süreçte
travmayı daha iyi anlamak için kişi kendini hazır hissediyor ise bazı
kitaplardan ya da belgesellerden de faydalanabilir tabii ama daha faydalısı,
aynı travmayı yaşayan kişilerden oluşan destek grupları olabilir. Bu durumda
grubun başında destekleyen bir uzmanın da olması, sorunlar oluştuğunda ya da
yoğun duygular yaşandığında destek için daha faydalı olabilir. Yine bir önemli
unsur, kişiye daha evvel ona iyi gelen ne vardı (spor, yemek yapma, el işi vs.)
sorarak o etkinlikler için teşvik etmek ve hayatlarına geri almaları için
desteklemektir. Bazen travmalar sonrası donma davranışı çok gözüktüğünden
kişinin hareket ettirilmesi, ufak yürüyüşlere çıkarılması çok önemlidir.”