Peki birbirine çok benzeyen bu iki vize türünden hangisi
avantajlı?
Uluslararası yatırım uzmanı Avukat Abide Gülel, bu konuda şu
bilgileri verdi:
“Amerika’da iş ve yatırım fırsatları bize müvekkillerimiz
tarafından en çok sorulan soruların başında geliyor.
Rusların ve Ortadoğuluların Türkiye’ye göç ettiği gibi
Türklerin de belirli bir sermayeden sonra ‘artık gideyim yurtdışında yaşayım’
gibi talepleri oluyor.
Benim belirli bir sermayem var, ABD’ye gideyim; bir UBER
şirketi kurayım, kuru temizlemeci ya da fast-food dükkanı açayım, bunun
karşılığında E2 vizesi alayım diye düşünüyor
Aslında L1 vizesi birçok iş insanına daha çok uyuyor.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ya da Türkiye’de yatırımınız,
5-10 çalışanınız varsa L1 vizesinin size daha uygun olduğu söylenebilir. Bu ne
demek? Amerika’da sabit olarak bir işletmeyi işletmek zorunda değilsiniz.
Buradaki iş kolunuzla bağlantılı olarak verilen, buna ‘yönetici transferi’ de
deniliyor bir vize çeşididir.
Zaten başarmışsınız bu ülkede, gelin aynı başarıyı bizim
ülkemizde de gösterin diye verdikleri çok güzel bir vize çeşididir L1 vizesi.
Mülakatta, Türkiye ya da dünyanın başka yerindeki
yatırımlarınızı, ortaya çıkardığınız katma değeri anlattığınızda ve bunu
belgelediğinizde, size, eşinize ve çocuklarınıza sınırsız oturum hakkı
tanınıyor.
L1 vizesi adayının şirketlerde yönetici ya da ortak olarak
ne tür bir katma değer ürettiğine bakıyorlar.
Green Card’tan farkı ne? Vatandaşlık hakkından farklı olarak
oy kullanamazsınız sadece.
L1 vizesi, mülakat da dahil olmak üzere 1-2 ayda
sonuçlanıyor.