Büyükşehir
Belediye Başkan Vekili Ramazan Akyürek, İMO Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, mimarlar,
ÇÜ ve Mersin Üniversitesinden akademisyenler ile mimarlık bölümü öğrencilerinin
katılarak ilgi gösterdiği söyleşinin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası
Adana Şube Başkanı Ozan Tüzün, “Kasım 2016 etkinliklerimizde Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün 78. Ölüm yıldönümü olması nedeniyle düzenlediğimiz bu
söyleşide rahmetle andığımızı yenilemek istiyorum. Bu gün Atatürk’ü saygıyla
anarak kendisinin kent ve kente bakışıyla ilgili sunum yapmak üzere Mustafa
Kemal Üniversitesinden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şafak hocamızı davet ettik.
Kendisine ve katılım gösteren sizlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ATATÜRK, “SANAYİYE DAYALI, LAİK BİR TOPLUM
YARATMIŞTIR”
Modernleşme kuramcılarının,
sosyal değişmede kentlerin ikili bir işlev gördüğünü söylediklerini ifade eden Mustafa
Kemal Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şafak Kaypak,
yaptığı konuşmada “Bir yandan,
yenilikler kentlerde doğar ve köylere yayılırken; diğer yandan, kırsal kesimden
gelenleri kendi potasında eritir, onları modern kent yaşamına katar. Geleneksel
kültür ve sosyal yapılar kentleşme sürecinde çözülür. Avrupa’da gelişme ve
sanayileşme süreci, gelişmekte olan ülkelerde köy-kent karşıtlığını zamanla
ortadan kaldırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin gelişme gücü de asıl olarak
kentlerdedir, onlar da aynı süreçten geçeceklerdir. Atatürk, kent ve
kentleşmeyi savaş yorgunu bir ülkeyi yeni bir yönetimle toparlama ve geliştirme
zemini olarak görmüştür. Bu doğrultuda, yeni Cumhuriyet’in başkenti olan
Ankara’nın, yeni ve çağdaş bir toplumu en iyi şekilde temsil edecek bir kimliğe
sahip olmasını istemiştir. Atatürk, yeni bir devlet ortaya çıkarken, dil ve
kültür konularına bilhassa önem vermiş; tüm toplumu kucaklayacak yeni bir
ulusal kimlik biçimlendirmeye çalışmıştır. Anadolu insanı, geçmiş köklerine,
kendi öz değerlerine bağlanarak, farklılıkları dışlamadan kendine katarak
modernleştirilecektir. Atatürk; dine dayalı bir tarım toplumu olan, ancak,
dünya genelindeki toplumsal değişmeleri yakalayamadığı, sanayiye dayalı bir
laik toplum haline gelemediği ve kendini dönüştüremediği için batmakta olan bir
toplumun küllerinden, sıfırdan, sanayiye dayalı, laik bir toplum yaratmıştır.”
Şeklinde konuştu.