Türkiye dahil 120’den fazla ülkeye yayılan koronavirüs (COVİD-19) salgınının küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisine etkileri ile alınması gereken sosyo-ekonomik tedbirlere dair kamuoyuna açıklama yapan Sönmez, COVID-19 virüsünün Türkiye’deki işletmeler için getirdiği risk ve fırsatlarla ülke ekonomisi için oyun-değiştirici olacağını hatırlattı.
“Türkiye, 10 Mart tarihi itibariyle ilk COVID-19 vakasını doğruladı ve hemen ardından ek önleyici önlemleri duyurmaya başladı. Yapılan ilk analiz ve haberler ile alınan öncelikli önlemlerin pek çoğunun halk sağlığı konusunda olmasının ilk aşamada son derece normal olmasına karşın, salgından etkilenen ilk ülkelerden gözlendiği üzere, salgının yarattığı ciddi bir ekonomik etki de söz konusu. Bununla birlikte, yine salgından etkilenmiş diğer ülkelere bakıldığında, daha kesin ve etkili sosyo-ekonomik tedbirlerin 2 ila 4 hafta arasında değişen bir sürede alınmış olduğu görülüyor” diyen Sönmez, “Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerin olumsuz etkilere karşı hazırlıklı olması ve bunları asgari düzeye indirmesinde dikkate alınacak kısa ve orta vadeli stratejilerin ivedilikle hayata geçirilmesi, kritik önem taşıyor. Bu noktada, hükümete olduğu kadar iş dünyası örgütlerine, tüm işletmelere ve iş dünyası liderlerine de önemli görevler düşüyor. Sosyo-ekonomik tedbirlerin alınması, hükümet ve iş dünyasının ortak hareket etmesi ve örnek uygulamaların paylaşılması, yaşanan krizin etkilerinin en aza indirilmesine yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.
ÖNLEMLERİ SIRALADI
Salgın dönemi boyunca iş dünyası tarafından alınması gereken öncelikli tedbirlerin özel sektörün riskin azaltılmasındaki katkısını da artıracağını söyleyen Sönmez, bu önlemleri şu şekilde sıraladı:
Virüs salgınlarının üretim/tüketim döngüsü nedeniyle en fazla işletmeleri ve personeli etkilediği göz önünde bulundurulduğunda öncelikle işverenlere mesleki risklerin önlenmesi konusunda büyük sorumluluk düşüyor. Korunma yöntemlerinin benimsetilmesinin yanı sıra bilgilendirme ve eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi önem kazanıyor.
Çalışma alanları ve malzemelerinin düzenli temizlenmesi ve dezenfekte edilmesine ek olarak, çalışanlar arasındaki mesafenin korunmasına yönelik üretimden yönetime korunma önlemleri hayata geçirilmelidir.
Çalışanlar da işverenler kadar temizlik talimatlarına, evden çalışmaya veya çalışmaya müsait alternatif bir düzen kurmaya uyum göstermelidir.
Ürün ve hizmetlerin sürekliliği için uyum sağlama teknikleri geliştirilmeli, müşterilerin olası yeni ihtiyaçları dikkatle gözlenmeli ve bu ihtiyaçlara hızlı uyum sağlama yöntemleri uygulamaya alınmalıdır.
İşletmeler sektör, tedarik zinciri ve acil ihtiyaçlar temelinde bölgesel seviyede taşınabileceği gibi, iş modelinin genişletilmesi, esnekliğin artırılması ve çalışma yöntemlerinin çeşitlendirilmesi gibi hususlar da bu süreçte kritik önem taşımaktadır.
Seyahat planları gözden geçirilmeli, e-ticaret gibi online araçlar ile iş modelleri genişletilmeli, ‘akıllı’ ve ‘uzaktan’ çalışma teknikleri uygulanmalı ve bu tekniklere hizmet edecek teknik alt yapının kurulmasına önem verilmelidir.
Küresel sorunların bu yoğunlukta arttığı dönemlerde kapsayıcı ve katılımcı yönetişim süreçleri risklerin azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Küresel düşünürken, yerel / yöresel davranış ve iş ağlarının geliştirilmesi de özel sektörün dayanıklılığını artıracaktır. Bağımsız ve gönüllük esaslı ülkemizin en yaygın üye yapısına sahip iş dünyası temsil örgütü olarak, bu süreçte hükümetimiz ve kamu kurumları ile ortak aksiyon almaya ve katkı vermeye hazırız.”