BİST 100 Endeksi, bir gün içerisinde bin puanın üzerinde değer kaybederken,
ekonomi çevrelerinde Ukrayna-Rusya’nın yarattığı jeopolitik gerginlik ve
ABD’den faiz artırım endişelerine bir de Moody’s’in not indirim olasılıkları
gündem konusu oldu. Diğer taraftan, Türkiye’nin ekonomik durumuna ve gelişen
piyasalar arasındaki görünümüne bakıldığında, Moody’s’in not indirimi için
ekonomik etkenlerin henüz yeterli mazeret vermediği söylenebilir.
İntegral Menkul Değerler'den Araştırma Müdürü Egemen Candır,
konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Enflasyon dışındaki etkenler zayıf değil
"Türkiye ekonomisi, Mayıs 2013’teki FED açıklamaları ve
sonrasında yıl sonuna doğru gelen Fed’in parasal genişleme azaltımı ile sıcak
para ihtiyacı adına ciddi yara almıştı. Diğer taraftan, Aralık ve Ocak’taki
politik etkenlerin Mart seçimleri sonrası bir kenara atılması ve Türkiye’nin
büyümesinin beklentileri aşabilmesi, ekonominin zayıflaması yönündeki etkenleri
azaltıyor. Mevcut durumda, ise dış etken olarak, Türkiye’nin önünde faizleri
daha erken artırma ihtimalleri giderek artan bir Fed, iç etken olarak ise
ısrarlı bir şekilde yüksek kalan bir enflasyon var. Bu etkenlerin ilki için
Yellen’ın ısrarcı güvercin konumu sıkıntıya girmiş olsa da, faizlerin 2015
öncesi artırılma ihtimalleri son derece sınırlı durumda diyebiliriz. Diğer bir
deyişle, Türkiye’ye sıcak para girişi konusunda ABD’nin faiz artırması
durumunun etkileri sınırlı olacaktır. Enflasyon için ise TC Merkez Bankası’nın
önünde faizleri daha fazla indirmeme seçeneği bulunuyor.
Faiz fazla indirilirse durum kritikleşebilir
Yakın vade içerisinde herhangi bir kredi derecelendirme
kurumundan not indirimi için TCMB’nin 27 Ağustos toplantısında faiz indirip
indirmediğinin görülmesi gerekir. Mayıs’tan bu yana enflasyonda düşüş
beklentisi ile faiz indiren TCMB’nin bu toplantıda indirim yapmaması gerektiği
piyasadaki hemen hemen bütün ekonomistler tarafından ifade edilen bir durum.
Enflasyondaki görünüm iyileşene kadar sıkı para politikasına devam edeceğini
ifade eden TCMB Başkanı Erdem Başçı için de bu toplantının önemi gitgide
artıyor. Başçı bu toplantıda, yüksek seyreden enflasyona rağmen, 25 baz puanın
üstünde bir indirime gitmeye karar verirse, kendi tabiri ile yoğurdu üfleyerek
yememiş olacaktır. Dış çevrelerde bu durum, aynen Ocak’ta olduğu gibi, TCMB’nin
özerkliğini yitirdiği yorumlarını alevlendirebilir.
Başçı faizde konservatif davranırsa Türkiye zaman kazanır
Televizyonlarda ve medyada iktidar tarafından faizler
konusunda telaffuz edilen konu, büyümenin ve toparlanmanın yüksek faizle
olamayacağı yönünde. Her ne kadar bu bakış açısı doğru olsa da, enflasyonist,
yani yüksek enflasyonla beraber gelen bir büyüme Türkiye için sağlıklı bir
durum değil. Özellikle Fed’in faiz artırımı spekülasyonları artmışken ve
Türkiye’ye para girişinin sekteye uğrayabileceği, jeopolitik risklerle
donatılmış bir küresel durum varken, Türkiye’nin konservatif hareket etmesi
gerekir. Faizlerin daha düşürülmesi adımı, Avrupa’nın parasal genişleme
durumunda bir netlik oluşmaya başladığında yeniden düşünülebilir. Moody’s ve
diğer kredi derecelendirme kuruluşlarının da politik baskılar altında TCMB’ye
daha dikkat edeceğini ve asıl ekonomi yönetimine politik bir müdahale durumunda
kredi notunun düşürülmesine odaklanabileceklerini söyleyebiliriz"