Büyük araziler bölünerek küçültülüyor
Kuraklığın arttığı küresel ısınmanın konuşulduğu şu günlerde nüfus artışıyla birlikte birinci sınıf tarım arazilerinin arsa olarak imara açıldığına dikkat çeken Özekici, ‘’İmara açılan yer, en önemli tarımsal üretim alanı olan Yüreğir Ovası’nın ortası. Bu kabullenilecek bir şey değil. Toplulaştırma diye bir şey var. Toplulaştırma, küçük parsellerin bir araya getirilerek, tarımsal açıdan verimliliği son derece yüksek daha büyük tarım arazilerinin yaratılması demektir. Burada ise büyük olan araziler bölünerek küçültülüyor. Bu durum toprak reformu için yapılan bütün çalışmalara aykırı. Sonuçta toprak koruma kanunu var. Ayrıca hükümetinde miras yoluyla bölünmeyi önlemek adına çıkardığı yasa var. Bu durum yasalara tamamen aykırı’’ dedi.
Alnımızın teri ile bitkilerimizi sulamak istiyoruz
Tarım arazilerinin tarımsal üretimden çıkartılıp betonlaşmaya açılmasına itiraz edilmesi gerektiğini vurgulayan Özekici, ‘’Mağduriyetimiz çok yüksek. Biz arsa istemiyoruz, anlımızın teri ile bitkilerimizi sulayarak üretim yapmak istiyoruz. Hiçbir şey bize sorulmadı. Belediye meclisi karar alıyor ve bunu yerel gazetede küçük bir ilan olarak yayınlıyor. İletişim çağında, e-postanın, cep telefonlarının olduğu ve bütün mal sahiplerinin bilgisayar düzeninde bilgilerinin olduğu bir yerde neden mal sahiplerine zamanında duyurulmamış?’’ şeklinde konuştu.
Tarım alanlarımızı yok ediyoruz
Ziraat Mühendisi olarak bu duruma çok üzüldüğünü belirten Özekici, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ‘’TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Adana Çiftçiler Birliği, Yüreğir Ziraat Odası, Seyhan Ziraat Odası, Adana Turunçgil Üreticileri Birliği olarak biz hepimiz buradayız. Biz bu duruma itiraz ediyoruz ve hükümette itiraz edecektir. Çünkü bu durum her şeyden önce hükümetin çıkardığı yasalara aykırı. Tarım alanlarımızı yok ediyoruz. Bundan daha kötü bir şey olamaz. İmara açılan alanlar Karataş asfaltı ya da karayolu üzerinde olan alanlar değil. Sulama kanalının sağında ve solunda olan yerler. Her 50 metrede bir köprü mü yapılacak? Sulama kanalları, çiftçilerin ya da sulama birliklerinin değil, DSİ’nindir. DSİ’nin de bu konuda dava açması gerekiyor’’