Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklamalardan
önemli başlıklar şu şekildeydi;
Bugün mutluyuz, gururluyuz. AK Parti ailesi olarak bugün
heyecanlıyız. 23’üncü yaşımıza ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. “Artık hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak” diyerek revan olduğumuz millete hizmet yolunda bugün
23’üncü yılımızı devirdik. 23’üncü yılımız, 23’üncü yaş günümüz kutlu olsun.
14 Ağustos 2001’den bu yana, tam 23 yıldır AK Parti’nin
ülkeye ve millete hizmet sancağını iftiharla taşımış, kurucularımıza, Genel
Başkanlarımıza, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyelerimize, Bakanlarımıza,
Milletvekillerimize, il, ilçe, belde başkanlarımıza ve yönetim kurulu
üyelerine, il, ilçe kadın ve gençlik kolları başkanlarımıza, yönetim kurulu
üyelerine, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize, il genel
meclis üyelerimize, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandık müşahitlerimize,
üyelerimize ve AK Parti’nin bu günlere gelmesinde emeği, alın teri, desteği
olan nice isimsiz kahramana tek tek teşekkür ediyorum. Binlerce yıllık bu
sevdaya gönül veren, bu büyük yolculuğa eşlik eden tüm kardeşlerime şükranlarımı
sunuyorum. Rahmet-i Rahman’a kavuşan, bugün aramızda olmayan mensuplarımızı,
gönüldaşlarımızı, dava ve yol arkadaşlarımızı rahmetle yad ediyorum. Rabbim
hepsinin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin.
Hiç şüphesiz en büyük teşekkürü aziz milletimiz hak ediyor.
Pınarhisar’dan çıktığımız andan itibaren bizi aşkla bağrına basan…
Kuruluşumuzdan bu yana bizi çok güçlü biçimde destekleyen… Girdiğimiz her
seçimde, karşılaştığımız her sıkıntıda, maruz kaldığımız her saldırıda dimdik
yanımızda duran milletimin her bir ferdine, şahsım ve partim adına
teşekkürlerimi arz ediyorum. Böyle bir milletin mensubu ve hizmetkarı olmaktan
bahtiyarlık duyuyoruz. Bizlere, Türkiye’ye, Türk milletine ve tüm insanlığa
hizmet etme imkanını bahşeden ve bu güzelliği yaşatan Rabbimize sonsuz hamd
ediyoruz. AK Parti’nin 23’üncü yaşının; ülkemize, milletimize, demokrasimize ve
tüm insanlığa hayırlı olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.
"Türkiye’ye özgüven aşıladık"
Kıymetli dava ve yol arkadaşlarım, AK Parti, bundan 23 sene
önce milletin umudu olarak, bizatihi milletimiz tarafından kuruldu. Her zaman
söylüyorum, 14 Ağustos 2001’de biz o güne kadar dalga dalga büyüyen bir gönül
hareketinin sadece tabelasını astık. Kefenimizi giyerek başlattığımız “büyük ve
güçlü Türkiye” mücadelesinde “milletimize emanetinin emin ellerde olacağının”
sözünü vermiştik. “Gerekirse kendimiz bedel ödeyeceğiz fakat aziz milletimize
asla bedel ödetmeyeceğiz” demiştik. Yine 23 sene önce problemlerin altında
ezilen Türkiye’ye “meselelerimiz çözümsüz değildir” özgüvenini aşıladık.
Türkiye’nin kutuplaştığı, Türk siyasetinin kendine çıkış
yolu aradığı bir dönemde “Muhafazakar-demokrat” kimliğimizle milletimizin ruh
köküne sadık kalarak ülkemizin kronik sorunlarını çözmeyi vadettik. Bir dip
dalga hareketi olarak doğan, kurulan, büyüyen AK Parti, çok kısa sürede
milyonların umudu haline dönüştü. Gittiğimiz her yerde büyük bir coşkuyla
karşılandık. 7’den 77’ye, toplumun her kesiminden muazzam bir teveccüh gördük.
"Çözüme odaklı hareket ediyoruz"
Yorulmuş, tükenmiş, gelecekten ümidini kesmiş, karamsarlık
girdabında sürüklenen bir milletin umutlarını yeniden dirilttik. Milletimiz AK
Parti’de yıllar sonra kendini gördü; kendi değerlerini temsil eden samimi,
liyakatli, gayretli ve Türkiye sevdalısı kadrolar gördü. Kuruluşumuzun
üzerinden yalnızca 14 ay geçmişken, aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme
sorumluluğunu, işte bu yüce ruhla üstlendik. Türkiye’yi yönetme mesuliyetini
devraldığımız andan itibaren milletimize karşı görevlerimizi hakkıyla yerine
getirmenin çabasındayız. Problemlerin karmaşıklığı karşısında ürken, çekinen,
korkan değil; tam tersine ne kadar büyük olursa olsun meselelerin üzerine
cesaretle giden ve çözüme odaklanan bir anlayışla hareket ediyoruz. “Aşkla
çalışan yorulmaz”; “bize yorulmak, pes etmek yakışmaz” diyoruz.
"Milletin iradesine çökmeye kalkıştılar"
Bakınız bugüne kadar nice engelle karşılaştık. Yol boyunca
nice badireler atlattık; bizi hizmetten, bizi çalışmaktan, bizi üretmekten
alıkoymak isteyen nice sinsi senaryolarla muhatap olduk. Sokak olaylarından
vesayet girişimlerine, kanlı darbe teşebbüslerinden terör eylemlerine kadar pek
çok tehditle mücadele ettik. Ankara’nın göbeğinde “Ordu Göreve” pankartları
açarak alenen darbe çığırtkanlığı yaptılar. Gazete kupürleri marifetiyle
partimizi kapatmaya kalktılar. 367 diye bir şey uydurarak Meclis’in iradesine
ipotek koymak istediler. Cumhuriyet mitingleriyle insanımızı kışkırttılar; Gezi
Olaylarında 3-5 ağacın taşınmasını bahane ederek sokaklarımızı ateşe verdiler.
PKK’sından FETÖ’süne, DEAŞ’ından DHKPC’sine varıncaya kadar yularını ellerinde
tuttukları bütün taşeronları üzerimize saldılar. 17-25 Aralık’ta emniyet-yargı
teşkilatlarımıza sızan haşhaşileri, 15 Temmuz gecesi silahlı kuvvetlerimiz
içindeki hainleri kullanarak, milletin iradesine çökmeye kalkıştılar.
"Gençlerimizin yanında olduk"
Bugün burada 23’üncü kuruluş yıldönümümüz vesilesiyle, çok
kısa bir hatırlatma yapmak arzusundayım. Özellikle 2001’den sonra doğan ve
iktidarlarımız döneminde yetişen gençlerimizin burayı dikkatle dinlemelerini
rica ediyorum. AK Parti’yi kurduğumuzda ülkemizin nüfusu 68 milyondu; bugün bu
sayı 85,5 milyona ulaştı. Aradan geçen 23 yılda Türkiye nüfusu yüzde 25
oranında artış kaydetti. Nüfusumuz yüzde 25 artarken; Türk ekonomisine dair
göstergelerde ve vatandaşa sunulan hizmetlerde çoğu zaman 2 kat, 3 kat, 4 kat
artış oldu. Eğitimde 343 bin olan derslik sayımızı 613 bine; öğretmen sayımızı
526 binden 1 milyon 32 bine çıkardık. 2001 yılında ülkemizde sadece 76
üniversite; 70 bin akademik personel varken, bugün 208 üniversitemiz ve 183 bin
akademik personelimiz var. Gençlik merkezi sayımızı 9’dan 508’e, spor tesisi
sayımızı 1.575’den 4 bin 421’e çıkardık. Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi
182 binden 962 bine ulaştırdık. Burslarla, başvuran herkese verdiğimiz
kredilerle, ücretsiz internetle, cep telefonu ve bilgisayar desteği gibi pek
çok imkanla gençlerimizin yanında olduk.
"Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini
kurduk"
Sağlık, milletimizin duasını aldığımız alanların en başında
geliyor. 23 sene önce hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere
toplam 164 bin iken; şu an 182 bini nitelikli toplam 270 bin yatağımız
bulunuyor. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış, otel konforunda odalarda 36
bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesi açtık. Sağlık çalışanı
sayımızı 378 binden aldık, 1 milyon 462 bine yükselttik. Dünyanın en kapsayıcı
sosyal güvenlik sistemini ülkemizde kurduk. Bir diğer önceliğimiz olan adalette;
9 bin 350 olan hâkim-savcı sayımız 25 bine; mahkeme sayımız 3 bin 700’den 10
bin 350’ye yükseldi. İnşa ettiğimiz 286 yeni adalet sarayıyla merdiven altında
adalet dağıtılan eski Türkiye manzaralarına son verdik.
"Asrın felaketinin izlerini süratle siliyoruz"
Ulaşım, Türkiye’ye gerçek manada çağ atlattığımız bir
alandır. Bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin 100 kilometreden 29 bin 400
kilometreye; 1.714 kilometre olan otoyol ağımızı 3 bin 726 kilometrenin üzerine
taşıdık. Asrın projesi Marmaray’ı; Orhangazi, Yavuz Selim, 1915 Çanakkale,
Nissibi Köprülerini; Avrasya, Zigana, Ovit, Eğribel, Bolu Tünellerini ve pek
çok devasa ulaştırma projesini milletimizin istifade sunduk. 26 olan havalimanı
sayımız, cumartesi günü açılışını yaptığımız Çukurova Uluslararası Havalimanı’yla
birlikte 58 oldu. Yüksek hızlı tren hattı olmayan ülkemizi, 2 bin 32 kilometre
uzunluğunda hızlı tren hattına kavuşturduk. Yine bu dönemde ülkemizdeki motorlu
kara taşıtı sayısı 8,5 milyondan, bugün itibarıyla 30 milyona yaklaştı. 2000’li
yılların başında 13 milyon civarında binamız varken, son 23 yılda bunu ikiye
katlayarak 26 milyona ulaştık. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 402 bin depreme
dayanıklı konut ürettik. Toplam 21 milyon 160 bin metrekare büyüklüğünde 189
millet bahçesini milletimizin kullanımına açtık. 6 Şubat asrın felaketinin
izlerini süratle siliyoruz; deprem bölgemizde yıl sonuna kadar 200 bin konutu
tamamlamayı hedefliyoruz.
"Çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik"
Muhalefetin en fazla istismar ettiği tarımda ciddi bir ivme
yakaladık. Tarımsal gayri safi hasılamız 37 milyar liradan 1 trilyon 625 liraya
çıktı. Tarla, sebze, meyve üretimimizin toplamı 98 milyon tondan, 137 milyon
tona ulaştı. Küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığımız 251 milyondu, bugün
yaklaşık 375 milyon. Baraj sayımızı 276’tan aldık, dünyanın 5’inci yüksek
barajı Yusufeli’nin de aralarında olduğu yeni 742 baraj inşa ederek, toplam
1.018’e ulaştırdık. Yine bu dönemde güncel rakamla 1 trilyon 364 milyar lira
tarımsal destek sağlayarak, çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik.
"Ülkemizin en büyük doğalgaz rezervi keşfini
yaptık"
Enerjideki atılımlarımızı zaten 85 milyonun tamamı çok
yakından takip ve takdir ediyor. Yalnızca 5 ilimizde kullanılan doğalgazı, 81
ilimizdeki 703 yerleşim yerimize yaygınlaştırdık. Ülkemizin kurulu gücünü 31
bin 846 megavattan aldık, bugün yüzde 56’sı yenilenebilir enerji kaynaklarından
olmak üzere 107 bin 600 megavata yükselttik. Karadeniz’de 710 milyar
metreküplük ülkemizin en büyük doğalgaz rezervi keşfini yaptık. Gabar’da günlük
100 bin varil petrol üretim kapasitesiyle yine tarihi bir keşfe imza attık.
"Türkiye’nin Otomobili Togg artık yollarımızda"
Dışişlerinde temsilcilik sayımızı 163’den 261’e çıkararak,
dünyanın diplomatik ağı en geniş 3’üncü ülkesi olduk. Ticarette 36 milyar dolar
olan ihracatımız 261,5 milyar dolara yükseldi. Turizmde ülkemizi ziyaret eden
kişi sayısını 15 milyondan yaklaşık 57 milyona; turizm gelirimizi de 55,9
milyar dolara çıkardık. Sanayi ve teknolojide 191 olan organize sanayi bölgemiz
361’e; sıfır olan endüstri bölgemiz 43’e; yine sıfır olan AR-GE merkezimiz
1.306’ya ulaştı. 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye’nin Otomobili Togg artık
yollarımızda.
"Savunmada seçkin ülkeler ligine yükseldik"
Savunma sanayiinde tarihimizin en büyük yerlileşme hamlesini
başardık. Piyade tüfeğinde dahi başkalarına bağımlı olan bir ülkeyi; kendi
tankını, gemisini, topunu, füzesini, roketini, uçağını, helikopterini, İnsansız
Hava Araçlarını üretebilen seçkin ülkeler ligine yükselttik. Ordumuzu,
polisimizi, jandarmamızı en iyi silahlarla donattık; terörle mücadelede ve yurt
savunmasında güvenlik kuvvetlerimize ihtiyaçları olan her türlü teçhizatı,
donanımı, desteği sağladık.
TÜRKİYE'NİN EKONOMİSİNİ BÜYÜTTÜK
Ekonomide; gayri safi yurtiçi hasılamız reel olarak yüzde
201; dolar bazında ise yüzde 370 büyüme kaydetti. Kişi başına düşen milli
gelirimiz 3 bin 608 dolar düzeyindeyken, 2023 yılında 13 bin 110 dolar
seviyesine ulaştı. Türkiye ekonomisini yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında
büyüttük. Bizden önceki 30 yılda 15 milyar dolar uluslararası yatırım çekebilen
Türkiye; bizim dönemimizde 266 milyar dolarlık yatırım çekti. Merkez Bankası
rezervimizi 27 milyar dolardan aldık, 150 milyar dolar sınırına getirdik.
IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu ödeyerek, ülkemize gerçek manada
ekonomik bağımsızlığını kazandırdık.
Çalışma hayatında 12 milyon olan aktif sigortalı sayımız, 25
milyon 212 bine çıktı. İstihdam sayımızı 32,6 milyon kişiye yükselttik. İŞKUR
aracılığıyla toplam 14 milyon 230 bin 548 kişiyi işe yerleştirdik. Her ücret
grubunda enflasyonun üzerinde artışlar gerçekleştirdik. Sosyal politikalarda,
çok çeşitli programlarla ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin yanlarında olduk.
Sosyal demokrat geçinenler sosyal devlet ilkesinin sadece lafını ederken, biz
“kimsesizlerin kimsesi” olarak bunu gerçeğe dönüştürdük. Sadece birer-ikişer
cümleyle saydığımız bu rakamların hepsi rekordur. Burada kısaca ifade ettiğimiz
her bir rakamın detayında çok daha büyük başarılar saklıdır.
"Sessiz bir devrime imza attık"
Türkiye’nin AK Partili yılları, tartışmasız her alanda
Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olarak kayıtlara geçmiştir. Burada şunu
da ifade etmek isterim: Bizim anlayışımızda ekonomik kalkınma demokrasiden
bağımsız değildir. “Muhafazakâr-demokrat” kimliğimizin bir gereği olarak
ekonomimizi büyütürken, demokrasimizin standartlarını yükseltmekten geri
durmadık. Bunun için son 23 yılda sadece yol, köprü, havalimanı, baraj
yapmadık. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’de sivil siyasetin alanını da
genişlettik. Hak ve özgürlükler sahasında ülkemizde sessiz bir devrime imza
attık. Türkiye’yi yasakların, baskıların, korkuların ve vesayetin kol gezdiği
bir ülke olmaktan çıkartıp demokraside hak ettiği seviyelere ulaştırdık.
Milli iradenin üzerinde, kerameti kendinden menkul ne kadar
vesayet odağı varsa, hepsine karşı tavizsiz bir mücadele yürüttük. Demokrasi
dışı yollardan istikbal, ikbal ve gelecek devşirmek isteyenleri, her defasında
milli iradenin gücüyle bertaraf ettik. Uzun yıllar sonra milletle devleti,
cumhurla cumhuriyeti, cumhuriyetle demokrasiyi kucaklaştıran biz olduk.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilk defa sandık yoluyla, halkın iradesiyle
ülkemizde yönetim sistemi değişikliğine gittik.
ÜLKEMİZ UMUTLARINI YENİDEN YEŞERTTİ
Kimsenin inancından, kılık kıyafetinden dolayı
ötekileştirilmediği, başörtülü kızlarımızın üniversite kapılarından geri
çevrilmediği, terörü ve şiddeti övmediği müddetçe her türlü fikrin ifade
edildiği, sessiz çoğunluğun hak ve hukukunun sesi çok çıkanlar tarafından gasp
edilmediği bir yapıyı ülkemiz genelinde büyük oranda hakim kıldık. 23 yılda
Türkiye çok büyük değişim geçirdi. 23 senede ülkemiz umutlarını yeniden
yeşertti, milletimiz on yıllar sonra özgüvenini tekrar kazandı. Türkiye,
küresel siyasette iddia ve imkan sahibi bir ülke konumuna geldi.
3 yıl önce Rahmet-i Rahman’a uğurladığımız, büyük şair,
büyük mütefekkir Sezai Karakoç’un çok anlamlı bir dizesi var; Biz, koşu
bittikten sonra da koşan atlarız… Evet, izim lügatimizde durmak olmadı. Bizim
lügatimizde bitti kelimesi olmadı. Bizim sözlüğümüzde yeter, yeterli,
sözcükleri hiç olmadı. Türkiye’yi ilkleri yaşattık, Türkiye’yi rekordan rekora
koşturduk. Ama, bir gün bile olsun, bitti demedik, yeter demedik, yeterli
demedik. Bakınız bu aziz millet için çalışmak şereftir. Bu aziz millet için, bu
aziz vatan için ter dökmek ibadettir. Biz bu şuurdan, bu anlayıştan, hamdolsun
hiç uzaklaşmadık.
"Türkiye, 23 yılda çok kapsamlı bir dönüşüm
yaşadı"
23’üncü yıl sloganımızı “umudun, geleceğin ve icraatın adı:
AK Parti” olarak özellikle tercih ettik. Biz, kendimizi “kökü mazide gözü atide
bir hareket” olarak tanımlıyoruz. Köklerimizden, geçmiş tecrübelerimizden
beslenirken, gözümüzü bir an olsun istikbalimizden ayırmıyoruz. Türkiye’nin son
çeyrek yüzyılına damga vurmanın gururunu yaşarken, gelecek asrını da şimdiden
şekillendirmenin gayretindeyiz. Bir defa şu gerçeğin çok net farkındayız,
Türkiye, AK Parti sayesinde, 23 yılda çok kapsamlı bir dönüşüm yaşadı.
Ülkemizdeki değişimle beraber toplum kesimlerinin siyaset kurumundan talepleri
de farklılaşmaya başladı. Sadece ekonomiyle ilgili beklentilerde değil, hak ve
özgürlükler alanında, kültürde, iş hayatında, kamusal alanda, özellikle
gençlerimizin kendilerini tanımladığı alt kimliklerde de ciddi bir değişim
yaşanıyor. Bunu görüyor ve doğru biçimde okumaya çalışıyoruz.
"TÜRKİYE'NİN MERKEZİDİR!"
Gelinen noktada bir hakikati görebiliyoruz, “Zamanın ruhu”
toplumu dönüştürürken; siyasal alanı yeni baştan tanımlamakta, alışılagelmiş
siyaset tarzlarını da değişime zorlamaktadır. Dünyanın ve ülkemizin şartları,
ihtiyaçları, imkanları değiştikçe, biz de buna uygun politikalar geliştirmek
mecburiyetindeyiz. Bundan 23 sene evvel halktan yükselen değişim dalgasının
ürünü olarak siyaset sahnesine çıkan AK Parti’nin, yeni dönemin ruhunu
ıskalaması tabii ki düşünülemez. AK Parti’nin siyaset yapacağı yer; dün olduğu
gibi bugün ve yarın da, Türkiye’nin merkezidir. Tüm renkleriyle, tüm
farklıklarıyla 85 milyonun tamamını kucaklayan parti hüviyetimizi daha da
güçlendirmekte kararlıyız.
MİLLETİN UMUDUYUZ!
AK Parti’nin en önemli özelliği toplumu doğru analiz etmesi;
değişimi, yenilenmeyi, kendini yeni durumlara adapte etmeyi başarmasıdır. Bu
anlayışla özeleştirimizi samimiyetle yapıyor; nerede eksiğimiz varsa, hiçbir
komplekse kapılmadan üzerine cesaretle gidiyoruz. Önümüzdeki aylarda
başlatacağımız Büyük Kongre sürecimizi sadece bir “vitrin yenilenmesi” olarak
değil, milletimizin bizden beklediği kapsamlı değişimin ana zemini olarak
görüyoruz. Burada iki hususun altını özellikle çizmek durumundayım: Kendini
yorulmuş hisseden varsa, bitkin hisseden varsa, onlardan kenara çekilip biraz
soluklanmalarını istiyoruz. İkincisi, hangi görevde olursa olsun hiçbir
arkadaşım, koltuğuna yaslanıp rehavete kapılma lüksüne sahip değildir.
Heyecanını kaybedenler, millete hizmetin önünde engel olmamalıdır. Bunun vebali
ağırdır. Bunun hesabı ağırdır. Şunu unutmayın, biz bu aziz milletin umuduyuz.
Biz, bu aziz ümmetin de umuduyuz. Onların umudunu boşa çıkaracak işler içine
girenler, onların umudunu heba etmeye yeltenenler, altından kalkamayacakları
vicdani bir yükle ezilirler. Açık söylüyorum, buna bizim de tahammülümüz
olamaz. Milletin ve ümmetin umudunu heder edenlere hoşgörü göstermeyiz, gözünün
yaşına da bakmayız.