Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen "Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarına, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yad ediyorum. Şehitlerimizin her biri birer metanet abidesi olan anne babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla'dan sabırlar diliyorum. 81 vilayetimizin tamamında, 922 ilçemizin her birinde anne olarak, eş olarak, kardeş olarak, evlat olarak hayatımıza anlam katan kadınlarımıza hasleten şükranlarımı sunuyorum. Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete, tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirmek için ömürlerini harcayan elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah'tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü'nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Biliyorsunuz önümüz seçim. Bundan 22 gün sonra sandıklara giderek inşallah yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini görüyoruz. Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş bir kardeşinizim. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı
vizyonuyla ikinci asrına yelken açmış bulunuyoruz. Geçmişte yaşadıklarımızdan
ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği
inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını güçlü kadın,
güçlü aile, güçlü Türkiye ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını,
aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek
isterim. Bizim inancımızda ve kültürümüzde aile, toplumun temel direğidir.
Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hz. Adem ve Hz. Havva validemiz aynı
zamanda ilk ailedir. Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayan aile kurumu tarih
boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere
aktarılmasına imkan sağlamıştır.Aile bireyleri ayakta tutmuş, toplumu yozlaşmalara karşı
korumuş, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin etmiştir.
Şurası tartışmasız bir gerçek ki, aile ne kadar güçlüyse, bireyler de o derece
güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile
kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm
bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu
bakımdan güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı
zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise
güçlü kadındır. Hal böyleyken aileyle kadını ayıran, kadını ailenin karşısına
yerleştiren, kadınla aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı
reddediyoruz, farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış
açılarını sadece milletimizin değil, tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli
buluyoruz. Ülkemizde aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesim eskiden
beri var. Bunlar modernleşme ve batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı
adeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz
ki Bakanlığımızın adında yer alan aile kavramından bile rahatsız oluyorlar.
Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak
ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi
ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız kadın haklarını savunuyoruz derler
fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi
temsil haklarının gasp edilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan cinsiyetsizleştirme
politikalarına karşı tek bir cümle kurmazlar. Aynı şekilde kendileriyle aynı
ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev
hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını
dahi çıkarmazlar."
7 Ekim'den beri Filistin'de katledilen çoğu kadın ve çocuk 32
bini aşkın masum için seslerini yükselttiğini sizler hiç duydunuz mu?
İnsanlığın geri kalanına sürekli hak, hukuk dersi verenlerin İsrail'in soykırım
politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın
özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail'in katlettiği 100'ü aşkın gazeteciyle
ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye'yi eleştiren Avrupa
Konseyi'nden ve diğer Avrupa Birliği kurumlarından bugüne kadar İsrail'e
gizli-açık destek dışında bir beyan işittiniz mi? Suriye'den Filistin'e kadar
hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice
katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız?"
Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların bu
katliamları görmezden gelen tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü?
Elbette mümkün değil. Suriye'deki, Filistin'deki, Arakan'daki, Türkistan'daki
ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi
kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir. Türkiye
olarak biz, diplomatik girişimlerimizle, yardımlarımızla kamuoyu oluşturma
çabalarımızla kendi duruşumuzu sergiliyor, mücadelemizi kararlılıkla
yürütüyoruz. Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. Hiçbir zaman da olmayacağız."
"Kendimizi bugüne kadar asla sloganlara hapsetmedik. Kadın politikalarında
her zaman en idealin, en iyinin, ülkemiz, milletimiz ve kadınlar için en
hayırlı olanın peşinde koştuk. Bu anlayışla kadınlarla buluşmalarımızda
şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve
özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, strateji
belgeleri açıkladık. Kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her
alanda daha aktif rol almaları, hak fırsat ve imkanlardan adil bir şekilde
faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptık ve yapacağız. Destek
mekanizmalarıyla, reform paketleriyle, yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik
ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettik. Bunun en son örneği, Aile
Bakanımızın biraz önce genel çerçevesini paylaştığı Kadının Güçlenmesi Strateji
Belgesi ve Eylem Planıdır.
2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji belgemiz 5 ana sütun
üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanımızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji,
83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik
ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve
sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için
üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum." şeklinde ifade etti.