Türkiye dönüşerek gelişip, gelişerek büyürken zaman zaman durup, ibret nazarıyla eski Türkiye'yi düşünmek ve hatırlamak gerektiğinin altını çizen Erdoğan, bu ülkede sivil siyasetin yıllarca vesayetin gölgesi altında olduğunu hatırlattı.
Erdoğan, demokrasinin tepesinde on yıllar boyunca kara bulutların dolaştığını anımsatarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iradesinin özellikle belli dönemlerde gasbedildiğini, yok sayıldığını "milletin egemenliği" ilkesinin sadece lafta kaldığını belirtti.
Seçimle gelen hükümetlerin kimi zaman darbeyle, kimi zaman baskıyla, kimi zaman gazete manşetleriyle görevden uzaklaştırıldığını aktaran Erdoğan, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a hep bunun yaşandığını kaydetti.
Erdoğan, ülkenin seçilmiş başbakanının, bakanlarının idam edildiği günlerin görüldüğünü, fidan gibi delikanlıların son nefeslerini idam sehpalarında verdiğini, sağ-sol, Alevi-Sünni denilerek sokakların kan gölüne çevrildiği kapkara günlerin görüldüğünü kaydetti.
Siyasi istikrarsızlığın beslediği ekonomik krizlerle milletin fakirleştirildiğini, ülkenin zayıflatıldığını, böylece Türkiye'nin küresel rekabetin dışında tutulduğunu ifade eden Erdoğan, her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğiyle milli irade çalınırken Türkiye'nin aynı zamanda altın değerinde yıllarını kaybettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi yıllarca üçüncü sınıf demokrasiye, üçüncü sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur ettiler. 'Yeter, söz de, karar da milletindir' diyerek, Türkiye'ye ağır bedeller ödeten işte bu sömürü düzenine son verdik. Attığımız kararlı adımlarla, reform çalışmalarımızla, iç ve dış vesayet odaklarına karşı canımız pahasına verdiğimiz mücadeleyle Türkiye'ye politik ve ekonomik bağımsızlığını kazandırdık." ifadesini kullandı.
"Türkiye Yüzyılı'nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi yerine getirmekten kaçınmayacağız"
Türk demokrasisinin çevresindeki kirli ve yoğun kuşatmanın çok partili hayata geçildiği günden beri tam manasıyla kırılmadığına işaret eden Erdoğan, bunun da en büyük sebebinin iktidara gelebilmek için her yolu mubah, her yöntemi meşru gören çarpık muhalefet anlayışı olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, "Ülkemizde muhalefet, maalesef, sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Öyle ki bu tavır, demokrasiyle taban tabana zıt şekilde muhalefetin asli ve tam zamanlı mesaisine dönüşmüştür. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, antidemokratik güç merkezleriyle işbirliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi 'toksik demokrasi' sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Bu sorunla özellikle son iki seçimde ciddi biçimde muhatap olduk." dedi.
Sözde ittifak ve uzlaşı süreçlerinin şeffaf olarak değil, kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında yürütüldüğünü hatırlatan Erdoğan, devletin stratejik kurumları, bakanlıkları, belediye başkanlıkları, belediye meclis üyeliklerinin pazar tezgahındaki bir ürün gibi alınıp satıldığını vurguladı.
Demokrasinin sağladığı imkanların, kariyerist menfaatperestler tarafından demokrasiyi zehirlemek, milletin iradesine pusu kurmak için kullanıldığını ifade eden Erdoğan, daha iki sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların daha sonra gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğunun hep beraber takip edildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi etiğiyle bağdaşmayan bu düzenbazlıkların siyaset kurumunda yol açtığı güven bunalımının menfi etkilerinin halen hissedildiğini belirtti.
Gelinen noktada şunun çok net biçimde görüldüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasiyi, üzerine terör ve hırsızlık gölgesi düşürerek zehirleyen, iftirayı ve çarpıtmayı siyasal iletişimin merkezine yerleştiren, hakikatle ilişkisi her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunumuz vardır. AK Parti'nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da milli iradenin üstünlüğüne halel getirecek herhangi bir girişime de yer yoktur. Ülkemizin ve milletimizin her meselesinin çözüm adresi gibi, bu toksik demokrasinin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakı'dır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem vesayetin, hem siyasi istikrarsızlığın, hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye Yüzyılı'nı inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız. Bunu da, hep olduğu gibi siyasetin er meydanında yapacağız."
Etiketler:
8. Olağan Büyük Kongresi AK Parti AK Parti Genel Başkanı Ankara Arena Spor Salonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan