ABD’nin Kudüs’ü, İsrail’in başkenti olarak tanımasını da, “hukuk aymazlığı” olarak nitelendirdi. Konuyu Zarrab davasıyla özdeştiren Yeni, “ABD’nin hukuk tanımazlığı, aymazlığı, insan hakları ve hukuka saygısızlığının açık bir örneğidir. Kendi yaptığı her şeyi meşru görüp, dünyanın herhangi bir yerinde istediğini yapabilme hakkını kendinde görüp de o coğrafyada aslında meşru olarak yapma hakkı bulunanların o hakkını elinden almaya yönelik bu hukuk tanımazlığı kabul edilebilir bir şey değil. Bu tamamen bir mizansen” diye konuştu.
BİZ DAVA PARTİSİYİZ
Partisinin kongre sürecini ve yeniden adaylığı hakkında da açıklamalarda bulunan AK Parti Adana İl Başkanı Av. Fikret Yeni, “Biz AK Parti’yi bir dava olarak görüyoruz” dedi, şöyle devam etti: Bizim siyasi anlayışımız, bizim teşkilatçılık anlayışımız bu değil. Biz, başta sayın genel başkanımızın liderliğinde, ortaya koymuş olduğu rota çerçevesinde bir tane ağlayan gözden akan yaşı silebilen el olmanın peşindeyiz. Biz bunun derdindeyiz. Bu çerçevede bugün şahsıma il başkanı olarak verilmiş bu görevi yapıyorum”
AK Parti Adana İl Başkanı Av. Fikret Yeni, Gazette’ye çok özel röportaj verdi. Yeni, Zarrab davasından, İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanımasına, parti kongrelerinden adaylığına kadar, güncel konularda, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ABD’nin kendisini “dünyanın jandarması” olarak gördüğüne dikkat çeken Başkan Yeni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İslam dünyasında ümmetin hak ve hukukunun mücadelesini verdiğini vurguladı.
AK Parti İl Başkanı Fikret Yeni’nin İnci Gül’ün sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Bir hukukçu olarak Reza Zarrab davalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında bu davanın bir dava olarak değerlendirilmesi mümkün değil. Daha doğrusu bir dava ise dahi veya dava olarak değerlendirilip bu dava üzerinde hukuki işlemlerin yapılabilmesi, yasaların uygulanabilir hale gelebilmesi için evrensel hukuk, insan hakları beyannamesi veya pozitif hukuk çerçevesinde yapılması gerekir. İddia, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan bir bankamız tarafından BM’nin kararına aykırı işlem yapılması iddiası. Öyle bir şey varsa bu bir defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde olduğu iddia edilen bu fiili, bu devlet içerisinde, devletin bağımsız yargısı tarafından, bu devletin bağımsız hakimleri tarafından bu devletin mevzuatına göre bir yargılama yapılması lazım. ABD, kendisini o kadar dünyanın jandarması haline koymuş ki dünyanın her parçasında kendisinin tasarrufuyla ve kendi isteği doğrultusunda bir şeyler yapılabileceği kanaatiyle hareket ediyor.
HUKUKA SAYGISIZLIĞININ AÇIK BİR ÖRNEĞİ
Kudüs’ün, İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesi de aslında ABD’nin hukuk tanımazlığı, aymazlığı, insan hakları ve hukuka saygısızlığının açık bir örneğidir. Kendi yaptığı her şeyi meşru görüp, dünyanın herhangi bir yerinde istediğini yapabilme hakkını kendinde görüp de o coğrafyada aslında meşru olarak yapma hakkı bulunanların o hakkını elinden almaya yönelik bu hukuk tanımazlığı kabul edilebilir bir şey değil. Bu tamamen bir mizansen. Aslında baktığınız zaman sayın cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı şu ana kadar son 3-5 yıl içerisindeki ortaya konulan bu haince saldırıların tiyatral halidir. Bunu millet olarak hep beraber yaşadık. MİT krizinde, MİT tırlarının durdurulması, gezi olayları, emniyet ve yargı kumpası vs. tamamen kurgusal bir şekilde dünya nezdinde itibarsızlaştırmaya yönelik bu hareketlerin bir parçası da budur. Bunlar ecdada karşı uygulanan o haçlı seferlerinin bugüne uyarlanmış tezahürlerinden başka hiçbir şey değildir. Reza Zarrab davasında bir tiyatro uygulanıyor. Kendilerince almışlar Reza Zarrab diye birini orada aktör olarak oynatıyorlar. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar ve hiçbir evrensel hukuk ve hiçbir uluslararası hukuk çerçevesinde bağlayıcılığı olmayan yargı süreci işletiyorlar. Ben bir hukukçu olarak bunun bir yargı süreci olarak tanımlanmasını dahi kabullenemiyorum. Kabullenilmesi de mümkün değil.
AK Parti’nin Adana genelinde kongreleri devam ediyor. Büyük bir kısmı yapıldı. Gelinen noktada neredeyiz? AK Parti Adana İl Teşkilatında da görev değişimi yaşanır mı, siz tekrar aday olarak gösterilir misiniz?
Malumunuz sayın cumhurbaşkanımızın açıklamalarıyla kamuoyu bilgilendirilmiş durumda. 18 Temmuz itibariyle kongre süreci başladı. Kongre sürecinde delege tespiti sonrasında ilçelerimizin kongre süreci ile ilgili çalışmalar başladı. Dört tane ilçemizde nihayetlendirdik. Sadece Adana’ya özel değil, sayın cumhurbaşkanımızın ve genel merkezimizin talimatıyla büyükşehir olmayan iller dışında diğer 51 tane ilimizde ilçe kongreleri ve il kongrelerinin devamına büyükşehir olmayan o 30 ilimizde ise ilçe daha sonraya bırakılmasına karar verildi. Sadece partimizin değil devletimizin hatta ümmetimizin geleceğini ilgilendirecek çok ciddi siyasal fotoğrafın ortaya çıkacağı 2019 yılında yapılacak olan seçim çalışmalarını yürütecek bu teşkilatların oluşumu noktasında hassasiyet gösteriliyor. Yakın zamanda da diğer 11 ilçemizde yapılacak kongre takvimi de belli olacak. Genel merkezimiz ile oldukça uyumlu bir şekilde, genel merkezimizden gelen bölge koordinatörümüz, il koordinatörümüzün bizlerle beraber yapmış olduğu çalışmalar çerçevesinde şu anda ilçelerimiz ile ilgili değerlendirmelerimizi yapıyoruz.
GENEL MERKEZİMİZLE UYUM İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ
Bu değerlendirmeler neticesinde zamanı geldiğinde, kongre süreci netleştiğinde kamuoyunu bilgilendireceğiz. Tabi ki nihayetinde mevcut il yönetimi ve ilçe teşkilatlarımız 3 yıldır, hatta bizim il teşkilatımız 4 yıldır görevini ifa eden bir teşkilat ve bu 4 yıl içerisinde çok önemli seçimler atlatıldı, çok önemli bir referandum atlatıldı ve bizi çok yoran, teşkilatlarımızı yoran 15 Temmuz gibi hain darbe kalkışmasını yaşamış bir teşkilatız. Bizim teşkilatımızın başarısı bayrak değişiminin kırgınlıkla değil omuz omuza vererek bir bayrak değişimi neticesinde kendi başarı çıtamızın daha yükseğe ulaşması noktasında irade koyarak yapılan bir bayrak değişimi olduğu için teşkilatlarımızda bazı arkadaşlarımız muhtemeldir ki bu bayrak değişimi içerisinde bulunmak isteyeceklerdir. Bunun için ilçelerimizin teşkilat yapısını çok iyi tespit edip vatandaşlarımızın kanaatlerini çok iyi irdeleyip ona göre bir çalışma içerisinde olma hedefindeyiz. Çalışmalarımızı genel merkezimizle birlikte uyumlu bir şekilde yürütüyoruz. Şahsıma gelince, ben 4 yıllık il başkanlığı sürecimi nihayetlendirdim. Baktığınız zaman bu 4 yıl içerisinde belki benden önce gelen tüm il başkanlarımızın yapmış olduğu çalışmaların çok daha fevkinde, çok daha üzerinde bir çalışma temposu ortaya koydum. 2023 hedeflerine ulaşabilmenin ilk adımı olarak gördüğümüz 2019 gibi çok önemli bir süreci gördüğümüz için şahsımın devamı noktasındaki kararın şahsım tarafından değil de genel başkanımız ve genel merkez tarafından verilmesinin daha uygun olacağı düşüncesindeyim.
Çarşamba ve Perşembe günü Ankara’daydınız
Onun teşkilatla alakası yoktu. Bazı arkadaşlarımız şahsımın istifası için çağrıldığını söyledi. Gitme sebebimiz teşkilat çalışması değildi. Gitme sebebimiz çalışma bakanlığımızın külliyede düzenlemiş olduğu, sayın cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilen İstihdam Şurası ve Türkiye’de istihdama katkı koyan liderlerin ödül alma törenine 81 il başkanı içerisinde 2 tane il başkanımız davet edilmişti. Biri şahsım, biri Elazığ il başkanı. Bu da bizi onurlandırdı. Çalışma bakanımızın bu noktadaki teveccühü ve hassasiyeti için şahsım ve Adanalı hemşerilerim adına teşekkür ediyorum. Sayın cumhurbaşkanımızın ülkemizin geldiği nokta ve ülkemize çizmiş olduğu rota anlamında o net mesajlarını orada birebir dinlemek, o mesajları almak bizim için çok keyifliydi. Ben çalışma bakanımıza teşekkür ediyorum.
Tekrar kongre sürecine dönecek olursak, diyelim ki aday gösterilmediniz partiye küser misiniz? Çünkü geçmişte AK Parti içerisinde bu yaşandı.
AK PARTİ BİR DAVA PARTİSİDİR
AK Parti’yi biz bir parti olarak görmüyoruz. Biz AK Parti’yi bir dava olarak görüyoruz ve yapmış olduğumuz çalışmaları da dava şuuru ve bilinciyle yapıyoruz. AK Parti mensupları olarak profesyonel siyaset yapan insanlar değiliz. Profesyonel anlamda siyaset yapanlar, siyasetten kendilerince bir beklenti içerisinde hareket ediyorlar. Tanıdıklarını bir yere getirme amacıyla hareket ediyorlar. Bizim siyasi anlayışımız, bizim teşkilatçılık anlayışımız bu değil. Biz, başta sayın genel başkanımızın liderliğinde, ortaya koymuş olduğu rota çerçevesinde bir tane ağlayan gözden akan yaşı silebilen el olmanın peşindeyiz. Bir tane derdini hallettiğimiz vatandaşın ‘’Allah razı olsun’’ sözünü şahsımıza ifade ettirebilir miyiz. Biz bunun derdindeyiz. Bu çerçevede bugün şahsıma il başkanı olarak verilmiş bu görevi yapıyorum. Bugün de sayın genel başkanımızın, genel merkezimizin, teşkilat başkanımızın şahsımla ilgili öyle bir tasarrufu söz konusu olursa buradan net bir şekilde ifade ediyorum; Ben şu anda il başkanı Fikret Yeni olarak teşkilatımın vereceği her türlü görevi gücümün son raddesine kadar ifa etmek için elimden gelecek her şeyi yapmaya hazırım. Çünkü AK Parti’nin kaderi aslında Türkiye’nin kaderiyle kesişti. Bizim AK Parti olarak ortaya koyduğumuz güç, milletimizin bize vermiş olduğu gücün dışarıya tezahürü hizmet olarak geliyor. Biz eğer şu anda sayın Cumhurbaşkanımıza destek vermezsek, onun arkasından giden yol arkadaşı olarak milli bir duruşu ortaya koymazsak malum muhalefet tarafından birilerinin ortaya koyduğu sufle ile hareket edip söylemlerde bulunmasının aslında ülkemizin geleceği açısından ne derece riskli bir süreç yaşatılmak istendiğini net olarak görüyoruz onun için sayın cumhurbaşkanımızın yanında durup, onun yükünü almayı kendimize bir borç addediyoruz ve eğer bu borcu yerine getirmezsek vebal altında kalacağımız bilincindeyiz.
ABD’nin, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve İslam Birliği Teşkilatı’nın da Doğu Kudüs’ü başkent olarak tanımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
KUDÜS BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR
ABD’nin, bu kararı ile ne kadar hukuk tanımaz olduğunu, ne kadar insan haklarına karşı olduğunu, ne kadar adaletsiz olduğunu görebiliyoruz. Hukuk tanımaz olduğunu, 1947-48’lerde başlayan süreçle BM’nin üç tane kararı var. Her kararında da ‘‘Kudüs’ün herhangi bir ülkenin başkenti olamayacağı’’ nihayetinde en son vermiş olduğu BM kararında ‘’Kudüs’ün iki uluslu ortak şehir olarak kullanılabileceği’’ noktasında bir tanıması vardı. Bu kararın hiçbirini tanımıyorlar ve tek başlarına Kudüs’e İsrail’in başkenti diyorlar. Kudüs bizim inancımızın, bizim dinimizin ilk kıblesidir. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs’e yönelik alınan bu kararda dünyada diğer devletlerin ortaya koyduğu reaksiyon hala adalet duygusunu içinde kaybetmemiş insanların da var olmasını göstermesi açısından önemli. Diğer önemli husus ise, sayın cumhurbaşkanımızın ümmet için ne kadar önemli olduğunu, ümmete yönelik ortaya çıkabilecek her türlü saldırıda ne kadar hassasiyet gösterdiğinin bir göstergesi. Bu karar alınır alınmaz sayın cumhurbaşkanımızın davetiyle İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantısı yapıldı. Orada alınan karar bence çok yerinde ve manidar bir karardır. Orada alınan karar gerçek fiili durumu ortaya koyan bir karardır. Bu konuda hassasiyet gösteren başta sayın cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizin, hükümetimizin tüm bakanlarına ve yetkililerine teşekkür etmek biz Müslümanların boynunun borcudur.