Uzunca bir süredir Ortadoğu'da Büyük Ümmet Projesi'ni hayata
geçirmek ve Sünni bir hat oluşturarak halife olmak istediğini iddia ettiği
Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yeni Osmanlı hayallerinin Ortadoğu coğrafyasındaki acı
sonuçlarına tanıklık edildiğini belirten Miktad Öztürk, "Bugün, İslam
dünyası bir ahlak, vicdan testi ile karşı karşıyadır" dedi.
Öztürk, daha sonra şöyle devam etti:
"Dışişleri Bakanı olan ve bugünlerde Başbakanlık
makamına oturma hazırlıkları yapan Ahmet Davutoğlu’nun dış politikaya getirmek
istediği stratejik derinliğin, stratejik vahşete dönüştüğünü acı içinde
izliyoruz.
Komşularla sıfır sorun politikasıyla yola çıkan ancak bugün
etrafımızda komşu bırakmayan AKP hükümetinin lojistik destek verdiği İslam
Devleti’nin, önce Suriye’de ardından Musul’u ele geçirdikten sonra Irak’ta
gerçekleştirdiği katliamlar, tüm dünyanın gözü önünde bir soykırıma yol açmış
durumda. Kafa kesen, ciğer yiyen, hilafet ilan eden İslam Devleti çetelerinin
Türkmenlere, Asurîlere, Keldanilere ve Ezidiler’e karşı yürüttüğü soykırım bir
insanlık trajedisine dönüşmüş durumda. İslam Devleti çetelerinin Şengal’de “Ya
Müslüman olacaksınız ya katledileceksiniz” şeklindeki haydutlukları karşısında
dağlara sığınan binlerce Ezidi açlıktan ve susuzluktan ölüyor; tüm İslam âlemi
seyrediyor.
IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) toplu infazlarına kurban
edilen yüzlerce insanın cesedi dağlarda, kaya kovuklarında çürümeye terk
edildi; tüm insanlık gözünü kapatmış görmemezlikten geliyor.
Ele geçirilen Ezidi kadınlar ya tecavüze uğruyor ya cariye
olarak kullanılmak üzere köle pazarlarında satılıyor; koskoca İslam âleminden çıt
çıkmıyor.
İslam Devleti
zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınmak isteyen Türkmenlere, Ezidilere pasaport
soruluyor, pasaportu olmayanlar ölüme terk ediliyor. El Nursa, El Kaide, İslam
Devleti çetelerini İstanbul’da, Hatay’da, Antep’te ya da Maraş’ta örgütlenecek
kadar himaye eden, onlara her türlü silah, cephane desteği veren Tayip Erdoğan
ve Ahmet Davut oğlu, sıra Ezidilere, şii Türkmenlere gelince prosedürleri
anımsıyor.
Hiç kimse, bu soykırımı daha fazla seyredemez. Kadınların
tecavüze uğramasına, köle gibi satılmasına gözünü kapayamaz. Şengal dağındaki
zulüm karşısında ‘bana ne’ diyemez.
Bilinmelidir ki, Şengal’deki katliam başta İslam dünyası
olmak üzere tüm dünyanın sırtında bir kamburdur, utançtır. Bugün, İslam dünyası
bir ahlak, vicdan testi ile karşı karşıyadır.
Ya, sadece ‘kendine Müslüman olduklarını’ gösterecekler ya
da vicdanlarını harekete geçirip, IŞİD’in soykırımına karşı ses çıkaracaklar.
Biz Aleviler; Şengal
dağına sığınmış binlerce Ezidi’nin ya da Türkmenlerin yaşadıkları acıları
kalbimizde hissediyoruz ve yardım isteyen çığlıklarını duyuyoruz. Tekfirci
grupların kendi gibi inanmayanlara karşı sergilediği vahşetin benzerlerini çok
kere yaşamış bir toplum olarak biz Aleviler, Ortadoğu’daki karanlığa karşı
Türkmen, Asuri, Keldani,Ezidi, Hıristiyan ve Arap halkının yanındayız ve
‘insanlık ekseninde’ herkesi bu buluşmaya davet ediyoruz"