Milletvekili Küçükcan yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dış politika öncelikleri arasında yer alan insani yardımların 3.6 milyar dolarının kamu kurumlarından, 2.8 milyar dolarının ise sivil ve gönüllü kuruluşlardan ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirtti.
‘Türkiye Mazlumların Yanında’
Türkiye'nin mazlum milletlerin yanında yer aldığını, açlık ve yoksulluğun giderilmesi, çatışma ve iç savaşların çözümlenmesi için gayret ettiğini belirten Milletvekili Küçükcan, BM ve benzeri kuruluşların etkin çalışmadığını, adil ve müreffeh bir dünyanın kurulması için yeterince çalışmadığını ifade etti. Milletvekili Küçükcan, açıklamasında "Türkiye, özellikle AK Parti iktidarları döneminde insani diplomasiye öncelik vermiş ve geniş kaynaklar ayırmıştır. Bugün en çok insani yardım yapan ülkeler listesinin en üst sıralarında yer alıyoruz. Sadece devlet kurumlarımız değil, sivil toplum kuruluşlarımız da pek çok ülkede dertlere deva bulmak için faaliyet gösteriyor. Bu da Türk insanının vicdanın ne kadar duyarlı olduğunu ve halkımızın cömertliğini gösteriyor. Ne yazık ki aynı duyarlılık medeni denilen dünyada görülmüyor. Mülteci krizinde bunun trajik örneklerini görüyoruz" dedi.
‘Türkiye Mültecilere Hayat Öpücüğü Verdi’
Her gün batı ülkelerine ulaşmak için çabalayan kaçak göçmen haberleri ve batan botlarda kaybedilen hayatlara ilişkin üzücü bültenlere tanıklık edildiğine işaret eden Milletvekili Küçükcan, dünyanın gözü önünde büyük bir trajedi yaşandığını ve buna da duyarsız kalındığını söyledi. Türkiye'nin Suriye'deki iç savaştan kaçan 2,5 milyon Suriyeli mülteciye kapısını açarak hayat öpücüğü verdiğini de belirten Milletvekili Küçükcan, "Türkiye sınırlarını açmayıp, kapılarını kapalı tutsaydı bu kitlenin büyük bir kısmı Suriye rejimi saldırılarının ve katliamlarının hedefi olacak ve bugün hayatta olmayacaktı. Maliyetinin yüksek olacağını bile bile Türkiye kapılarını açtı. Bu sayede milyonlarca Suriyelinin hayatı kurtarılmış oldu. Türkiye kapısını açarken etnik, dini ve mezhepsel ayrım da yapmadı. Araplar, Kürtler, Sünniler, Yezidiler ve Nusayriler hiçbir ayrım gözetmeksizin güvenli ortamlara kavuşturuldu. Mültecilerin bir kısmı kamplara alınırken bir kısmı da kendi imkanları ile hayata tutundu. Şimdi bu insanlarım bir kısmı Avrupa ülkelerine gitmek istiyor. Ancak Avrupa kalın bir duvar örerek mültecileri sınırlarına yaklaştırmamaya çalışıyor" şeklinde konuştu.
‘Batı Ve İslam Dünyası Da Daha Duyarlı Olmalı’
Her batan göçmen ve mülteci teknesi ile hayatların söndüğünü, umuda yolculuğun ölüm yolculuğuna dönüştüğünü söyleyen Milletvekili Küçükcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her batan tekne ile insanlık ve medeniyet de batıyor. Buna seyirci kalmamalı uygar dünya. Şu ana kadar Türkiye bütün dünyaya bir insanlık dersi verdi ama ne İslam dünyası ne de batı mültecilere hayat alanı açacak projelere açık olmadı. İslam dünyası kardeşlik hukukunu unutmuş gibi derin bir sessizliğin içinde. Batı ise kendi çıkarlarını önemsediği için mülteci krizine duyarsız kaldı. Mülteciler Avrupa sınırlarına dayanınca da cılız bir ilgi uyandı. Avrupa'da insan hayatı değerlidir ve kutsaldır denir ama söz konusu Suriyeli’lerin hayatı olunca aynı hassasiyet gösterilmiyor. Artık hem İslam dünyası hem de batı bu konuda daha duyarlı olmalıdır. İnsanlık, medeniyet, ahlak ve vicdan da bunu gerektirmektedir."