Bayramlarda şükran duygusunun güçlendirilmesinin çok önemli olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sosyal sermayen ne kadar zenginse, sosyal gücün, sosyal etkin o kadar artar. Onun için bayramlarda bunları üretmek gerekiyor. Geçmişte iyilik yapanı ziyaret etmek, hediye almak, gönlünü almak, hiçbir şey olmasa bile telefon etmek önemlidir. Annesi, babası vefat etmiş olan kişilerden ‘keşke hayatta olsa, gitsem, sarılsam’ diyenleri çok görüyoruz. Şu anda annesi babası yaşayanlar bunu dememek için bu fırsatı iyi kullansınlar. Anne - baba, çocuklara sevap makinesidir. Onların rızasını, gönlünü almak bir evlat için müthiş bir manevi sermayedir. Böyle bir sevap makinesini kaçırmasınlar. Sadece dünyada yatırım olmaz, bunların hepsi ölüm ötesi yatırımdır. Ölüm ötesi yatırım yapmak istiyorsanız, bayram bir fırsattır. Akıllı insan, kısa vadeli yatırım yapmaz, uzun vadeli yatırım yapar. Bu da uzun vadeli yatırımdır. Bayramlar için ‘manevi ticaret dönemleri’ denilebilir.” diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof.
Dr. Nevzat Tarhan, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde kurban ibadetinin en soyut
anlamını anlattı. Etimolojik olarak ‘kurban’ kelimesinin ‘kurbiyet’ ten
geldiğini söyleyen Tarhan, “Kurbiyet demek yaklaşmak demek. Kurban Bayramı'nda
yapılan o bağış, fakirlere, komşulara, ihtiyaç sahiplerine dağıtılan o maddi
ibadet, aslında Allah'a yaklaşmak için bir vesiledir. Zaten kulluğun esası da
Allah'a yakınlaşmak demek. Yaratanla bağlantı kurmak demek. Yani yaratanla
tabiri caizse, online olabilmek, gönlünü ona açabilmek demek. Yoksa, kurbanı
keserken ‘hak için kurban, küp için kavurma’ derseniz o kurban olmaz. Burada
niyetimiz çok önemli. Kurban yaparken Allah'a karşı vazifemizi yerine
getiriyoruz. Kurban Allah’a karşı gönül bağımızı pekiştirmek için, ona
yaklaşmak için bir vesiledir. Bu düşünceyle hareket edilirse Kurban Bayramı'na
anlam yüklemiş oluruz.” dedi.
Kurbanın yaratana yaklaşma olduğunu vurgulayan Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “Bu işe bütün duygularınla katılırsın. Bu ibadetin en yüksek
anlamı budur. Geçmişte iyilik yapanı ziyaret etmek, hediye almak, gönlünü
almak, hiçbir şey olmasa bile telefon etmek önemlidir. Annesi babası vefat etmiş olanların birçoğunun
‘keşke hayatta olsa gitsem sarılsam’ diyenleri çok görüyoruz. Şu anda annesi
babası yaşayanlar, bunu dememek için bu fırsatı iyi kullansınlar. Anne-baba
çocuklara sevap makinesidir. Onların rızasını, gönlünü almak bir evlat için
müthiş bir manevi sermayedir. Böyle bir sevap makinesini kaçırmasınlar. Yatırım
sadece dünyada olmaz, bunların hepsi ölüm ötesi yatırımdır. Ölüm ötesi yatırım
yapmak istiyorsanız, bayram bir fırsattır. Akıllı insan, kısa vadeli yatırım
yapmaz, uzun vadeli yatırım yapar. Bu da uzun vadeli yatırımdır. Bayramlar için
‘manevi ticaret dönemleri’ denilebilir.” şeklinde konuştu.
Bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasının tatil vesilesi
olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aileyi ihmal etmeden, büyüklerin
gönlünü alarak, büyükleri de tatilden önce ziyaret edilerek yapılacak
tatillerle, bencilce olan tatilleri ayırt etmek gerektiğini söyledi. Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anadolu’daki, İstanbul’daki birçok kimsenin tatil yeri
memleketidir, oraya giderler. O açıdan bizim toplumumuzda büyük ölçüde bayram
tatillerinin aile bağlarını daha çok pekiştirici etkisi vardır. Çünkü ileri
yaştaki kimseleri en çok mutlu edecek şey, onların fiziksel ihtiyaçlarını
karşılamak değildir. Onlara hatır sorulması, ‘iyi ki varsın annem, iyi ki
varsın baba, iyi ki biz yetiştirmişsin’ deyip onlara değer verildiğini
hissetmeleri en büyük hediyedir. Gidip yanında bulunsunlar, sevgi dolu bir
bakış, bir tebessüm, birkaç tane güzel söz, bir sıcak bir dokunuş onlara en
büyük hediyedir. O nedenle ‘ya tam yapıyorum ya hiç yapmıyorum’ tarzında
yaklaşmasınlar. Bazı anneler babalar da laf sokarlar. ‘Gene tatile mi gidiyorsunuz?’
derler. Herkesin duygu ifade biçimi farklı oluyor. Dili öyle oluyor ama içi
farklı oluyor. Onu da artık hazmetmek gerekiyor. Bizim sorumluluğumuz da anneye
babaya saygımızı, onlara karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek. Çünkü bizim
toplumumuzu bir arada tutan çok önemli bağlardır bayramlar.”
Anadolu irfanının hazinesi olan aile bağları ve yakın
ilişkilerin toplumu, kişileri koruduğunu vurgulayan Tarhan, modernizmle,
dijitalleşmeyle bu hazinenin tükenmeye yüz tuttuğunu söyledi. Bunu kaybetmememiz
gerekir diyen Tarhan, “Dijitalleşmeyi tam tersine uzakta da olsak annemiz
babamızla yüz yüze görüşmek için bir fırsat gibi de değerlendirelim.” ifadelerini
kullandı.
Aşırı isteklerin insanları mutsuz ettiğini ve bayramlar
gibi manevi ortamların insanların kendini huzurlu ve güvende hissetmesini
sağladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bayramlar insana hayatın ne
kadar geçici olduğunu gösteriyor. Bayramlarda, insan basit bir şeyden dolayı
nasıl kalp kırdığını gördüğü zaman düşünüyor. Kalp öyle bir organ ki, kapısı
kırılırsa oraya girilmez. Onun için bir kalbe girmek istiyorsanız, onu kırmadan
o kalbe girmenin yoluna bakacaksınız. Kalbimiz böyle bir organdır. Her şey
incelikten kırılır ama insanlık kabalıktan kırılır. Bayramda, sevgi duyguları,
yakın ilişkiler, muhabbet duyguları, şefkat duyguları yoğun yaşanan
duygulardır. Böyle durumlarda anneler ve babalar sevgide ve şefkatte cömert
olsun. Kusurları bayramdan sonraya ertelesinler.” dedi.
Eski bayramlara olan özlemin her dönem dile getirildiğini
ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bayramlar herkesin çocukluk döneminin en
güzel anlarıdır. İnsan beyninde çocukluk döneminde olan yaşantıları, evde daha
sıcak bir ortamın olduğu, hediyelerin verildiği, eski yaşantılar olarak
algılıyor. Eski bayram olarak aslında o çocukluk dönemine özlem vardır.
Çocukluk dönemindeki o güzel anılar, ‘eski bayramlar’ şekline sosyal alana yansıyor.
Eski bayramlar derken, 50 sene öncesi ve şimdi arasında çok büyük bir fark
olduğunu söyleyemeyiz. Ama bu söylem, çocukluk dönemi özleminin bir sosyal
ifadesidir diyebiliriz. Biz çocuğumuzun ruhuna ilerde böyle hasretle anacağı, onun
gelişen ruhunda güzel meyveler verecek, güzel bayram yaşantıları ekelim. Çocuğumuza
güzel şeyler yaşatalım ki sadece böyle maddi, parasal, geçici zevkler değil,
kalıcı ebedi manevi boyutu olan hazlar verebilecek bayramlar yaratalım.” diye
konuştu.
Çocuklar için en önemli kazanımın zorluklara karşı sabrın
öğrenilmesi ve sahip olduğu şeylerin kıymetini bilerek şükrün öğretilmesi
olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bayramlarda şükran duygusunu
güçlendirmek bile o çocuğun mutluluğu için çok önemlidir. Bizim mutluluk
biliminde ‘Minnettarlık Eğitimi’ var, bunu öğretiyoruz. Şöyle bir ödev
veriliyor; Geçmişte sana iyilik yapan birisini hatırla. Git, ona bir hediye al.
Niye aldın derse ‘Sen bana geçmişte şu iyiliği yaptın. O yüzden, içimden geldi
aldım’ de diyoruz. Bu örnekleri anlatınca minnettarlık eğitiminde müthiş
dostluklar başlıyor. Yalnızlıklar gideriliyor, rastgele, karşılıksız iyilik
yapmış oluyorsun. Sosyal sermayen ne kadar zenginse, sosyal gücün, sosyal etkin
o kadar artar. Onun için bayramlarda bunları üretmek gerekiyor.” dedi.