Durum böyleyken Dünyanın bu konuda geldiği nokta gerçekten üzücü. Bugün Demokrasi ve insan haklarını ağızlarından düşürmeyenlerin, dünyada ki mazlumların seslerine kulaklarını tıkayarak, terör örgütleriyle birlikte hareket ettiklerini görüyoruz. Özellikle son dönemde Avrupa Ülkelerinin birçoğunun ayrımcılık, İslamofobi söylemleri üzerinden yaptıkları hak ihlalleri, çocuk ve mülteci haklarının ihlallerine baktığımızda karnelerinin kırıklarla dolu olduğunu görürüz. Geçtiğimiz yüzyılda milyonlarca insan ölmemiş gibi, soykırımlar olmamış gibi, kitlesel katliamlar yaşanmamış gibi batılı ülkelerin demokrasinin, barışın ve huzurun vatanı gibi kendilerini lanse etmelerini anlamak mümkün değil. Örneğin Binlerce mülteci çocuğun kaybolduğu, her yıl yüzlerce cami ve Müslüman derneklerine yönelik çirkin saldırıların yaşandığı Almanya başka ülkelere insan hakları konusunda eleştiri yapma hakkına sahip olabilir mi?
Bugün dünyada Arakan için de, Filistin için de, dini dili ne olursa olsun yeryüzündeki bütün mazlumların hakları için de sesini yükselten bir Türkiye’nin olduğunu belirten SARI ‘’Arakanda gerçekleşen acı olaylar bizlere katliama uğrayanların, dininin, mezhebinin ve etnik kimliğinin uluslararası tepkinin oluşmasında en önemli kriter olarak görüldüğünü gösterdi. Arakan’daki vahşetin mağdurları Hıristiyan veya Yahudi olsaydı dünya Myanmar Hükümetine nasıl tepki gösterirdi? Arakan’daki durum dünya liderlerinin üstü örtülemez adaletsizliklerini göz önüne serdi. Kısaca, Batı ülkeleri insan haklarına kendi ekonomik ve sosyal çıkarları doğrultusunda sahip çıkarken Cumhurbaşkanımızın eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin ve heyetinin katliamdan kaçan Müslümanların bulunduğu kamplara gitmesi, Türkiye’nin somut bir adım atarak, insanlara her türlü yardımı ulaştırmada öncü olduğunu göstermiştir.
‘’KUDÜS’ÜN STATÜSÜ DEĞİŞTİRİLEMEZ, BM KARARI İHLAL EDİLEMEZ’’
Yine Müslümanların yanında dünyanın da kınadığı ve ayağa kalktığı Kudüs konusuna dair değerlendirmelerde de bulunan Sarı, ‘’Ne acıdır ki 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ilan edildiği günün yıldönümünde Filistin’de, Kudüs’te en büyük insan hakları ihlali yaşanmaktadır. ABD’nin aldığı bu karar bölgede istikrarın sağlanmasına ve Filistin sorununa çözüm bulma adımlarına atılmış büyük darbedir.
Unutulmamalıdır ki İslamın ilk kıblesi Harem-i Şerif’dir. Burası Kudüs’te, içinde mescid-i aksa ve kubbetü's-sahra'nın bulunduğu alandır. Yine Kudüs sadece Müslümanların değil, üç semavi din için de merkezi öneme sahiptir. O yüzden Kudüs’ün statüsü değiştirilemez, BM Kararı ihlal edilemez’’ dedi.
Son olarak ‘’Dünya İnsan Hakları Günü'nün milletimize ve tüm insanlığa, barış, huzur ve adalet getirmesini diliyor, vatandaşlarımızın İnsan Hakları Günü'nü gönülden kutluyorum’’ dedi.