Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi'ndeki kazı çalışmaları
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Ayla Sevim Erol başkanlığında devam ediyor.
Çorakyerler'deki kazı çalışmalarından bugüne kadar 8,5-9
milyon yıllık geçmişe giden pek çok türe ait fosil bulundu. Bu yıl 10 Temmuz'da
başlayan kazılarda hipparion olarak isimlendirilen at türlerine ait, yavru
gergedan kafatası, bugünkü fillerin atalarına ait türlerin fosili, bizon
benzeri büyükbaş boynuzlulara ait fosiller, zürafaların atalarına ait fosiller
ve yabani keçilere benzeyen fosiller bulundu.
Kazı çalışmaları eylül ayının ilk haftasına kadar sürecek.
Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, Çorakyerler kazı başkanlığını
uzun yıllardır yürüttüğünü söyledi.
Bölgedeki fosillerin taşlaşmış sedimanın içinden dişçi
aletleriyle kazılarak çıkarıldığını, o yüzden çalışmaların 22 yıldır devam
ettiğini belirten Sevim Erol, "Bu bölgenin hemen hemen bütün altının fosil
olduğunu düşünüyoruz. Devam edilirse onlarca yıl devam edilebilecek bir fosil
yatağı." dedi.
Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi'nin önemine vurgu
yapan Sevim Erol, şu değerlendirmede bulundu:
"Buranın monografisinin (kitabının) şimdiye kadar
çıkması gerekiyordu ama bizim bir yayınımız vardı Nature dergisinde çıkmasını
beklediğimiz, dolayısıyla o yayının kabul edilmesiyle ilgili iki hafta önce
bunun müjdeli haberini aldık ve kabul edildiğini öğrendik. Önümüzdeki günlerde
yayın çıkacaktır mutlaka. Bu yayının çıkması için monografi yazıp
yayınlayamadık. Artık bundan sonra burayla ilgili kitabımız yazılacak.
Çankırı'ya özgü 6 tane türümüz var, bunların bir kısmı yayına hazırlanıyor, bir
kısmı yayınlandı. Dolayısıyla bereketli Çorakyerler alanının önümüzdeki
yıllarda da çok daha fazla yayınla dünyaya tanıtılmaya devam edilecektir. Çorakyerler
şu anda dünyanın bu alanda yapılan çalışmalarda karşılaştırma lokalitesi olarak
kullanılıyor ve tip lokalitesi olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle de
Çankırı'nın fosiller açısından çok önemli bir hazineye sahip olduğunu da
söylemek gerekiyor. Doğanın koruyarak yaklaşık 10 milyon yıldır bize miras
bıraktığı bir alanı korumaya çalışıyoruz, değerlendirmeye çalışıyoruz,
yayınlamaya çalışıyoruz ve dünyaya tanıtmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yılarda da
uluslararası alanda bilim insanlarının eminim buraya akmaya başlayacağını
düşünüyorum Nature yayınından sonra."
Bu sezon kazılarda çeşitli hayvanlara ait 100 civarında
fosilin bulunduğunu dile getiren Sevim Erol, şöyle konuştu:
"Hipparion dediğimiz atların iki türüne ait hem uzun
vücut kemik parçaları hem kafa parçaları çıkarılıyor. Gergedanlardan iki yavru
gergedan kafatasını çıkardık. Yine bizim hortumlular dediğimiz günümüzün
fillerinin atalarından türlere ait iskeletler, bizon benzeri büyükbaş
boynuzlularla ilgili fosiller, zürafalarla ilgili buluntular, vücut iskeletleri
bol miktarda çıktı. Onun dışında dağ keçilerine benzeyen türlere ait
fosillerimiz var. Daha önceki yıllarda çıkan fosillerin devamı niteliğinde
fosiller geliyor. Bunların hepsi 8,5 ile 7 milyon yıl arasında yaşamış türler.
Bütün bu türler, bir katastrofik olay diyoruz, bir felaket sonrası kitle
halinde ölen hayvan türlerine ait fosiller. O nedenle de bütün iskelet olarak
değil de biraz karışık olarak birbirlerinin üstünde farklı türlerle ilgili
buluntular şeklinde ele geçiyor ve aslında hem dünyanın hem ülkemizin en zengin
tür çeşitliliğine sahip bir alan burası. 43 ayrı türümüz var, onun üzerinde
hayvanlarda ailelere ait dediğimiz gruplar var. 43 türün içerisinde yırtıcılar,
çift tırnaklılar, tek tırnaklılar var. Bugüne kadar toplan 4 bin 100 civarında
fosil var şu anda. Bu tabii ki tanımlanabilir olanlar. Bir de bizim numarasız
olarak elde ettiğimiz fosiller var. Yani 5 binin üzerinde fosilimiz var burada
aslında."