Araştırmalar, her 8 kadından birinin, yaşamı
boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise riskin daha
az olduğunu gösteriyor. Hastalıkla ilgili bilgi kirliği ise kafa karışıklığına
neden oluyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı
Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Metin Çakmakçı meme kanseriyle ilgili en çok merak
edilen soruları yanıtladı.
Meme kanseri,
genel olarak meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilen ve en sık
kanallarda oluşan kanser türüdür. Memedeki sütü yapan kesecikler ve bunları
taşıyan kanallarda gelişir. Tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında
birinci sırada yer alan meme kanseri ağırlıklı olarak menopoz sonrasında görülürken,
son yıllarda ciddi olarak 40 yaş altı kadınlarda da sıklıkla görülmeye
başlamıştır. Avrupa’da her 10 kadından biri, ABD’de ise her 8 kadından birinin,
yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıdığını, erkeklerde ise
görülme sıklığının kadınlara oranla çok düşük olduğu görülüyor. Ancak
teknolojik gelişme ve erken tanı olanakları, meme kanserinde yaşam kayıplarının
düşük olmasını sağlıyor. Bunun yanında Batı ülkelerinde sivil toplum
kuruluşlarının çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu toplumun
meme kanseri bilincinin artırılması meme kanserine bağlı ölüm oranlarının düşük
kalmasını sağlayan bir başka unsur.
- 2. Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
Meme
kanserinde önemli olan, belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı yakalayabilmek.
Çünkü belirtilerin gelişmesi, hastalığın ilerlediği anlamına geliyor.
Meme
kanserinde en sık görülen belirtiler ise;
• Memede ya
da koltuk altında ele gelen kitle,
• Memenin
boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik,
• Meme
başından kanlı akıntı gelmesi,
• Memenin
derisinde veya meme başında şekil ve renk değişikliği,
• Meme veya
meme başında içeriye doğru çekilme olması,
• Memede
kitle olmamasına rağmen koltukaltında ya da boyunda bir beze oluşması.
3.Meme kanserinin risk faktörleri nelerdir?
Bazı risk
faktörlerine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali artıyor. Ancak yine
de risk faktörlerini taşımayan kişilerin de meme kanserine yakalanması mümkün.
Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörünü oluşturuyor. 50 yaş
üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, 50 yaşın altında olan
kadınlardan 4 kat daha fazla oluyor. Bu nedenle, özellikle 50 yaş üzerindeki
kadınlarda tarama testlerinin önemi artıyor.
Risk
faktörleri:
• Ailede meme
kanseri öyküsünün bulunması,
• Adetlerin
erken yaşta başlamış olması (12 yaş altı),
• Doğum
yapmamış olmak,
• İlk doğumu
30 yaş sonrasında yapmış olmak,
• Geç yaşta
menopoza girmek,
• Kilolu
olmak ve özellikle menopoz sonrası kilo almak,
• Sigara
tüketmek riski artırıyor.
4.Meme kanseri genlerinin önceden tespit edilmesi mümkün mü?
Meme
kanserine yol açtığı bilenen bazı genler tarif edilmiştir ve genetik test
yoluyla tespit edilmektedir. Bu test ailesinde
erken yaşta
meme kanseri
her iki
memede meme kanseri
meme dışında
erken yaşta yumurtalık kanseri
Erkek meme
kanseri akrabası olan kişilere genetik çalışma yapmak düşünülebilir.
Genetik
testler bu konuda uzman genetik danışma merkezlerinde yapılmaktadır. Kişilerin
aile hikayesi detaylı olarak değerlendirilmekte ve çıkan sonuçlar doğrultusunda
test yapılmaktadır. Genetik test erken yaşta meme kanseri olan kişilere de
yapılmaktadır. Amaç kardeş ve çocukların risk haritasını çıkarmak ve tedaviye
devam ederken bilgi sahibi olmaktır.
5.Meme kanserinin erkeklerde görülme sıklığı nedir?
Meme
kanserinin kadınlara özgü bir hastalık olduğu sanılır. Ancak meme kanserlerinin
yaklaşık %1’i erkeklerde görülür. Erkeklerde bu kadar az görülmesinin iki
nedeni, erkeklerde meme dokusunun nispeten azlığı ve erkeklerin hormonal
yapısının kadınlardan farklı olmasıdır.
Erkeklerde
meme kanseri daha çok 60 yaş üstünde görülür. Çok az erkek hastalığın farkına
varır ve bu nedenle hastalık tanısı kadınlara göre daha geç konur, kanser
tanısı konduğunda da hastalık genellikle ilerlemiş olur ve tedavisi de
zorlaşır. Dolayısıyla, erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları ve
vücutlarındaki değişikliklerin farkında olmaları çok önemli.
6.Meme kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Meme kanseri
çok sık görülen bir hastalık; kadındaki en sık kanser. Bunun iyi tarafı, meme
kanseri ile ilgili çok bilginin olması ve çok sayıda araştırma yapılıyor
olması. Hem tanı hem de tedavi yöntemlerinde birçok gelişme yaşanıyor. Meme
kanserinin türlerine göre tedavi seçenekleri de gün geçtikçe farklılaşıyor ve
kişiye özel tedavi ön plana çıkıyor. Meme kanseri riskinin ortalamadan yüksek
olduğunu bildiğimiz kadınları daha iyi ayırd ediyor olmamız, kadınların meme
yapılarını daha iyi tanımaları, memelerindeki değişikliklerin farkına varmaları
ve zamanı geldiğinde koruyucu meme taramalarını yaptırmaları gibi bilinçli
davranışlar günümüzün tıp teknolojisiyle birleştiğinde, meme kanseri
korkutmayan bir kanser türü haline geliyor.
Meme
kanserlerinin aşağı yukarı yüzde 10’u kalıtsal genetik faktörlere bağlıdır.
Bunlardan da yüzde 85’i BRCA1, BRCA2 dediğimiz gen mutasyonlarına, geri kalanı
başka genlerdeki mutasyonlara bağlıdır. Ailesel kanser riskinin yüksek olduğunu
saptadığımız hastalarda bu genetik mutasyonların olup olmadığına bakabiliyoruz.
Eğer bu mutasyon varsa, yıllar içerisinde meme kanseri ve yumurtalık kanseri
olma olasılığının çok yüksek olduğunu biliyoruz. Buna bağlı olarak erken
tarama, ilaç kullanarak riski düşürme, bazen de ameliyatla meme dokusunu
çıkararak hastalığı önleyici bazı yaklaşımlar öneriyoruz.
Kanser olmuş
ve erken evrede tanı konup ameliyat edilmiş olan hastaların önemli bir kısmını,
gelişmiş ve güvenirliği kanıtlanmış yeni genetik testler sayesinde kemoterapi
vermeden izleyebiliyoruz. Bu yaklaşım ile bu hastaları hem kemoterapinin yan
etkilerinden korumuş oluyoruz hem de yaşam kalitelerini düşürmemiş oluyoruz.
Meme kanseri
ve tedavisindeki yeni tekniklerden biri de radyoterapiyi ameliyat sırasında
vermek. Bu yöntem ile hastaya zaman kazandırılarak bazı tıbbi yararlar
sağlanabiliyor. Normalde, meme kanseri ameliyatında önce tümörü çıkarmak için
bir cerrahi işlem yapılır, daha sonra ise birkaç hafta boyunca radyasyon
tedavisi uygulanır. Ancak intraoperatif radyoterapi seçeneğinde radyoterapi
ameliyat sırasında, tümör alındıktan hemen sonra veriliyor. Böylece, 5 hafta
süren radyoterapi tedavisi sadece 30-40 dakika içerisinde tamamlanabiliyor.
Ancak, Batı
ülkelerinde bile meme kanseri tanısı konduğunda hastaların %5’i ileri bir
evrede oluyor. Bu hastalarda güvenebileceğimiz tek yöntem gelişmiş ilaç
tedavileridir. Bazı tümörlerin bu tedavilere yanıtı iyi, bazılarınınki pek iyi
olmuyor ne yazık ki.
1970’ler ile
karşılaştırıldığında meme kanserine bağlı ölümler üçte bir oranında azalmış
olsa da, tanının geç konması, özellikle de görülme sıklığının yüksek olması
nedeniyle meme kanseri ne yazık ki dünyada halen kadınlardaki birinci sıradaki
kansere bağlı ölüm nedeni.
6.Genetik risk altında olan kişiler dışında, kimler meme kanseriyle
ilgili tehlike altında? Sigara, spor yapmamak, sutyen kullanımı meme kanserini
tetikliyor mu?
Sağlıklı bir
yaşam tarzı sadece kansere değil, tüm hastalıklara yakalanma riskini düşürüyor.
Her ne kadar genetik bir risk faktörü olmasa da kanser riskini düşürmek için
özellikle sigaradan uzak durmak çok önemli. Pasif içiciliğin bile kanser
riskini artırdığını gösteren çalışmalar var. Özellikle sigara kullanan, düzenli
egzersiz yapmayan, hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen ve sağlıksız beslenen insanların
sadece meme kanseri değil, her türlü kansere yakalanma risklerinin yüksek
olduğunu söyleyebiliriz. Şişmanlık da meme kanseri ile doğrudan ilgili.
Obezite, kanser olma olasılığını artırıyor. Yani şişmanlık, kanser riski
açısından bakıldığında da bir hastalık, yalnızca estetik bir kusur değil
maalesef. Diğer taraftan sütyen kullanmanın, sutyenin tipinin, deodorant
kullanımının meme kanseri ile uzaktan yakından ilişkisi yok.
- 7. Erken tanı için ne yapmalı? Mamografi çektirmek ne kadar önemli?
Meme kanseri
riski yaşla birlikte artar. Düzenli hekim kontrolleri içinse anlamlı yaş sınırı
40-45 yaşlar arasıdır. Risk altında olanların 40 yaşından sonra her yıl, risk
altında olmayanların ise 45 yaşından sonra her yıl muayene, mammografi ve
ultrasonografi çektirmeleri öneriliyor. Kişide özel bir risk varsa da daha sık
doktor kontrolüne gitmesi öneriliyor. Mammografi ise bugün için meme kanseri
açısından en değerli tarama testidir. Memenin yapısı nedeniyle bazen mamografi
fazla bir bilgi veremiyor ve bu durumlarda MR çekerek hastayı izlemek
gerekebiliyor.
- 8. Erken tanı için ne yapmalı? Mamografi çektirmek ne kadar
önemli? Meme kanseri
riski yaşla birlikte artar. Düzenli hekim kontrolleri içinse anlamlı yaş
sınırı 40-45 yaşlar arasıdır. Risk altında olanların 40 yaşından sonra her
yıl, risk altında olmayanların ise 45 yaşından sonra her yıl muayene,
mammografi ve ultrasonografi çektirmeleri öneriliyor. Kişide özel bir risk
varsa da daha sık doktor kontrolüne gitmesi öneriliyor. Mammografi ise
bugün için meme kanseri açısından en değerli tarama testidir. Memenin
yapısı nedeniyle bazen mamografi fazla bir bilgi veremiyor ve bu
durumlarda MR çekerek hastayı izlemek gerekebiliyor.
- 9. Emzirmek meme kanseri riskini düşürür mü?
Emziren
kadınlarda risk daha az, emzirmeyenlerde ise daha yüksek diye bir şey yok. Bir
kadın için emzirmesi ya da emzirmemesi özel bir risk faktörü oluşturmuyor.
Yani, bireyin taranması kuralları değişmiyor. Bunun gibi, büyük kitleler ve
toplumlar için saptanabilen, akademik değeri olan farklılıklar olabilir. Fakat
birey için bunlar anlamlı değil. Örneğin, meme kanserine yakalanma oranınız
yüzde 10’dan 10 buçuğa çıkması sizin için bir şey ifade etmez. Kadının bilmesi
gereken, gerçek riski artıran önemli bilgi, ailede, anne tarafında yoğunlaşmış
meme kanseridir.
- 10. Meme cerrahisi geçirmiş kadınlar da emzirebilir mi?
Meme
cerrahisi geçirmiş kadınlar (memesinin tamamı alınmamış olanlar) genellikle
bebeklerini emziremeyeceklerinden korkarlar ancak ameliyat edilmiş ve tedavisi
tamamlanmış meme diğer meme gibi süt salgılamaya devam eder ve emzirme her iki
memeden yapılabilir.