Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, yaz aylarında sıklıkla görülmeye başlanan yaz zatürresi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Zatürre veya tıbbi adıyla Pnömoni olarak bilinen akciğer dokusu iltihabının hala toplumumuzda ve dünyada ciddi bir hastalık olduğunu belirterek sözlerine başlayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Zatürre ölüm sebepleri arasında altıncı sırada yer alıyor. Daha çok kış aylarında ortaya çıksa da yaz aylarında da zatürre görülebiliyor. Bunun nedeni de klima kullanımının giderek artması. Buna bağlı olarak halk arasında pek bilinmeyen ‘Lejyonella pnömonisi’ denen yaz zatürresi görülme sıklığı giderek artıyor.” dedi.
İlk defa 1976 yılında ABD’de leyjonerler toplantısında salgın olarak görüldüğü için yaz zatürresine ‘Lejyonella pnömonisi’ denildiğini ifade eden Atamer, “Lejyonella pnömonisi bir bakteri enfeksiyonudur. Normalde bu bakteri sulu ortamlarda yüzeyde bulunur. Ancak şebeke yolu ile binalardaki tüm sulu sistemlere geçebilir. Özellikle klima, su havalandırma tankları ve buhar odaları gibi sulu ortamlarda ürer. Bu tip havalandırma ve soğutma sistemlerinde ortaya çıkan bakteriye bağlı enfekte zerrecikler, bunu soluyan kişiler ve topluluklarda salgınlara neden olur.” şeklinde konuştu.
Yaz zatürresinde erken tanının önemine dikkat çeken Atamer, “Zatürrede bildiğimiz gibi göğüs ve sırt ağrıları, öksürük, ateş, nefes darlığı gibi şikayetler ortaya çıkar. Yaz zatürresinde ise halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı, karın ağrısı hatta bulantı, kusma ve ishal gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle hastalığın iyi takip edilmesi ve erken tanı konması önemlidir. Zamanında tedavi edilmezse şok, koma ve ölüme bile neden olabilir. Erken tanı ve etkin tedavi ile tam iyileşme sağlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Yaz zatürresinin teşhisinde kan ve idrar tetkikleri, akciğer röntgen ve tomografisi gibi yöntemlerin kullanıldığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Bu hastalığın tedavisi ve düzelmesi normal zatürreye göre daha uzun sürer. Özellikle kronik astım, KOAH, diyabet hastalarında, kronik kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği olanlarda, çocuklarda ve 65 yaş üstü olanlarda bu hastalık daha ağır seyreder.” dedi.
Özellikle klima kullanırken dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyaran Atamer, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sıcaklık 22 dereceye ayarlanmalı, daha düşük sıcaklıklarda klima çalıştırılmamalı. Uzun süre klima önünde kalınmaması ve klima temizliğinin de düzenli yaptırılması gerekir. Aynı zamanda sıcak ve soğuk ortamlarda uzun süre kaldıktan sonra ortam değiştirmek bu hastalığın ortaya çıkmasına neden olan etkenlerden biri.”