GAZETTE - Mesleki yaşamının büyük bölümünü “Bipolar Bozukluğa” adamış bir bilim insanı olan Psikiyatrist ve Psikoterapist Prof. Dr. Haluk Savaş, Türkiye’de yaşayan her 20 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü belirtti. Son olarak, Ellen Frank’ın yazmış olduğu “Bipolar Bozukluğu Tedavi Etmek-Kişilerarası ve Sosyal Ritim Terapisi Rehberi” adlı kitabın editörlüğünü yapan Prof. Dr. Savaş, çoğumuzun ucundan, kıyısından da olsa etkisinde bulunduğu Bipolar Bozukluk hakkında bilgi verdi.
Bipolar Bozukluk denilince ne anlamalıyız?
Duygudurum, insanların içinde bulunduğu içsel-dışsal etmenlere göre dalgalanma gösteren ruhsal süreçlerdir. Bu süreçlerin uzun süreli veya olağandışı şiddette yaşanıyor olmasına “Duygudurum Bozukluğu” denir. Duygudurum bozuklukları kabaca iki türlü olabilir. Örneğin; isteksizlik, karamsarlık, hayattan zevk alamama, ağlama isteği gibi duyguların uzun süreli ve şiddetli olması “depresyon” denilen ruhsal çökkünlüğü akla getirirken, aşırı neşelilik, çok konuşma, enerji artışı, uyuma isteğinde azalma, taşkınlık, öfke “manik” dönemi düşündürür. Bu iki rahatsızlık dönemlerinden depresyon ve mani veya yalnız mani dönemlerinin olduğu bu Duygudurum bozukluğuna iki uçlu yada “bipolar bozukluk” denilmektedir. Bu bozuklukta rahatsızlık dönemler şeklinde gelir. Dönemler arasında kişi tedaviyle hastalık öncesi ruhsal iyilik haline geri döner. Bu bozuklukta kişinin duygudurumu terazi kefelerine benzetilirse terazinin dengede durması hastalarda önemlidir. Hastalık her 20 kişiden birinde görülmektedir. Cinsiyet ayrımı yapmadan kadın ve erkekte eşit olarak görülebilir. Özellikle şunu belirtmek istiyorum. Burada söylediklerim genel bilgiler içermektedir. Daha ayrıntılı bilgi için mutlaka hekime başvurulmasını önermekteyim.
Manik dönemin başlıca belirtileri nedir?
“Uykusuzluk, neşe, öfke, enerji artışı, aşırı para harcama, kendini coşku dolu hissetme, aşırı konuşma ve aşırı hareketlilik, cinsel istekte artış, düşüncesizce iş yatırımları, uygunsuz cinsel içerikli konuşma, dikkatini toplamada güçlük vb. Hastalar çok hareket etse de yorgunluk hissetmez, enerjiktir. Çok hızlı ve ara vermeden konuşabilirler. Sanki düşünceleri birbiri ile yarışıyor gibidir. Yabancı kişilerle çabuk samimi olabilir ve önceden tanıdıklarını da sık arayabilirler. Saatlerce telefon görüşmesi yapabilir, bir işi bitirmeden diğerine geçebilirler. Gerçekçi olmayan projeler peşinde koşma, anlamsız yatırımlar yapma, kurallara uymama gibi davranışlar olabilir. Bu bir dönemdir. Tedavi edilmediği middetçe her dönem bir öncekinden atak olur.
Depresif Dönemin belirtilerinden de bahseder misiniz?
Kendini devamlı üzgün ve endişeli hissetme, kötümserlik ve umutsuzluk duygusu, suçluluk ve değersizlik hisleri, günlük aktivitelere ilgi ve isteğin azalması, yoğunlaşma ve karar vermede güçlük, unutkanlık, iştah ve kilo kaybı ya da kilo alımı, ölüm ve intihar düşünceleri, intihar girişimi.
Bipolar Bozukluk konusunda dünyaca bilinen bir otoritesiniz. Genel olarak bu konuda ne söylemek istersiniz?
Yaklaşık çeyrek asırlık meslek hayatımın bir yılı hariç tamamı psikiyatri mesleği içinde geçti. 1992 yılından itibaren binlerce iki uçlu (bipolar) bozukluk hastası gördüm. Bu alanda Türkiye’de en çok araştırma yapan ve makalesi yayımlanan hekimlerden biriyim. 2000 yılından bu yana sadece bu hastalara hizmet veren özel bir dal polikliniğini yönettim. İki uçlu bozukluk ile ilgili bir kitap yayınladım. Çok sayıda kitap ve kitapçık bölümünde bu hastalıkla ilgili bilgi ve araştırmalarımı yayınladım. Tüm bu süreçler bana birkaç şey öğretti; Bu hastalık tedavi edilebilir. Hastalığın tedavisinde ilaçların kullanılması çok önemlidir. Hastaların uyku-uyanıklık düzenine çok dikkat etmeleri gerekir. Hastanın iyileşmesinde düzenli hekim kontrolü çok önemlidir. Hastaların yanında hekim ve hasta yakınlarının da tam bir tedavi iş birliği sağlaması gerekir. Tüm bu faktörlerin bir araya gelmedi de ancak iyi bir hasta eğitimi ile sağlanabilir. Bu nedenle sürekli konferanslar verip, sadece bu konuyu içeren broşürler yayınlamaktayım.