Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, depremlerde halk sağlığı çalışmalarının önemi ve yapılması gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Depremlerde özellikle halk sağlığına ilişkin çalışmaların önemine işaret eden Prof. Dr. Haydar Sur, “Depremlerden hemen sonra acilen yürütülmesi gereken arama ve kurtarma çalışmaları bir yandan sürdürülürken; diğer yandan göçük altından sağ kurtarılan kişilerin uygun tedaviye hemen erişiminin planlanıp sağlanması gerekir. Gereken teçhizat ve ilaç, insan gücü ve yapılanların mutlaka düzenli şekilde kayda geçirilmesi önemli hususlardır. Göçük altından alınan cenazelerin de uygun şekilde ailelere verilmesi ve defin işlemlerinde onlara yardımcı olunması yine çok önemlidir.” dedi.
Depremden yara almadan kurtulan kişilere yönelik yapılacak işlerin de ayrı bir işlev oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, “Deprem sonrasında toplum nüfusunun çoğunluğu bu durumda olacaktır. Barınma, su ve gıda, tuvalet, ısınma, güvenlik gibi temel ihtiyaçlardan hemen sonra bu kişilerin bilgi edinme yani kendileri, yakınları ve yöneticilerin aldığı kararlar ve gelişmelerle ilgili olarak derdini anlatma, bu haldeyken bile başkalarına yardım etme ya da bir işe yarama gibi ihtiyaçları olmaktadır.” diye konuştu.
Bu süreçlerin ardından hemen sonra normale dönüşün yavaş yavaş gerçekleşeceğini kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Bu süreç içinde sağlık hizmeti adına sadece klinik hizmetler değil, bir yandan da halk sağlığı hizmetleri yürütülmelidir. Halk sağlığı hizmetleri verilmediği takdirde kısa sürede çöplerin toplanması, tuvalet kabinlerinin boşaltılması veya sahra helalarının yeni çukurlar açılarak her zaman kullanılır halde tutulması, sağlıklı kullanma ve içme suyunun ve yeterli ve dengeli beslenme için gıda sağlanması gibi hayati konularda hemen aksaklık oluşacak ve en korkulan şeylerden birisi olarak salgın hastalıklar baş gösterecektir.” uyarısında bulundu.
Temel halk sağlığı uygulamaları arasında aşılama faaliyetlerine ve sağlık eğitimi faaliyetlerine de ayrı bir önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, “Hijyen koşullarının tam olarak sağlanması durumunda sağ kalanların normal gündelik hayatına dönüşü daha hızlı olmaktadır. Hijyen çalışmalarının en önemli iki maddesi tabii ki su ve sabundur. Bu konuyla ilgili özellikle, tifo, paratifo, kolera, amipli veya basilli dizanteri yanında çocuklarda kızamık başta olmak üzere birçok solunum yolu enfeksiyon hastalıkları ve ishalli hastalıklar dikkatle takip edilmelidir. Ayrıca bitlenme ve uyuz salgınlarına dikkat edilmelidir.” diye konuştu.
Halk sağlığı çalışmaları içinde özellikle haşere ve fare gibi kemiricilerle mücadelenin de çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Sur, depremin bu hayvanların da habitatlarını bozduğunu ve onları yeni arayış içine soktuğunu söyledi.
Topluma yönelik psikolojik desteğin halk sağlığı konusunda önemli bir konu olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Bu çalışmalar çerçevesinde ihmal edilme riski yüksek ama çok önemli olan bir kısım da topluma psikolojik desteğin verilmesidir. Hemen herkesin acısının olduğu bugünlerde acılı olanlara durumu anlama, kabullenme, toparlanma ve normale dönme motivasyonu sağlanmalıdır. Çöküntü içine girmiş kişilere psikoterapi desteği verilmelidir.” diye konuştu.
Deprem bölgesinde yapılacak her türlü çalışmanın büyük bir planlama dahilinde gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Bütün bu çalışmaların gelişigüzel bir şekilde yapılmasının topluma faydadan çok zarar vereceği bilinmelidir. Plansız ve öylesine yapılmış desteklerin bir yardım özelliği taşımadığı bilinirse, afet hallerinde sağlık yönetiminin önemi daha iyi anlaşılır. Gerekli kaynakların temini, sevk ve idaresi, yapılan bütün faaliyetlerin kayda geçirilerek hem afet anında hem de daha sonra geriye dönük değerlendirme aşamasında büyük bir veri kaynağı olacağı unutulmamalıdır. Elektronik imkanlar yoksa bile düz kağıda oluşturulan kayıt formları ile temel bilgiler mutlaka düzenli ve eksiksiz kaydedilmelidir.” uyarısında bulundu.
“Birden çok amaçla birbirinden kopuk kopuk çalışan ekiplerin birçok zaman kaynak israfına yol açtığı görülür” diyen Prof. Dr. Haydar Sur, “Bunun önüne geçmek için hangi tür hizmeti hangi hedef gruba veriyorsak, bununla ilişkili çalışan aynı bölgede veya civar bölgelerdeki ekipler ile mutlaka tanışmalı, onlarla entegrasyon içine girilmeli ve duplikasyonları önlemelidir. Zaman zaman profesyonellerin bir araya gelerek toplantılar yapması, durum değerlendirmesi ile planlarını revize etmesi çok yararlı olacaktır.” dedi.
Sağlık hizmetini yönetenlerin güvenlik, belediye, barınma, medya gibi alanların yöneticileriyle mutlaka irtibat içinde olması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, sözlerini şöyle tamamladı:
“Uluslararası sağlık profesyonellerinin yardıma geldiği durumlarda onların da çevreye uyum sağlamasına yardım edilmesi gerekecektir. Halk sağlığı çalışmaları böyle zamanlarda verildiği ve eksiklik yaşanmadığı durumda kimsenin fark etmeyeceği ve belki de takdir etmeyeceği çalışmalar arasında kalır. Ama eksikliği yaşanınca ortaya felaketin üzerine yeni bir felaket yaşanması gibi acıklı bir sonuç çıkar. Bu duruma gelinmeden halk sağlığı profesyonellerinin hizmetleri yerine getirmesi ve klinik hizmetlerin verilişinde de organizasyona destek vermesi beklenir.”