8 Mart Dünya Kadınlar Günü, insan hakları temelinde
kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve
sosyal başarılarının gündeme getirilmesi ve kadınların sorunlarının dile
getirilmesi için anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman
Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar Çağlı, kadınların aile içerisinde
görevlerinin yanı sıra sosyal hayat ve iş hayatında birçok rolü bir arada
üstlendiklerine dikkat çekti.
KADINLAR PSİKOLOJİK ŞİDDETE MARUZ KALABİLİYOR
Cemre Ece Gökpınar Çağlı, “kadın” olmanın çeşitli
kültürlerde dayatılan görevler ve sorumluluklar ile birlikte zorlukları da
beraberinde getirdiğini belirterek “Kadın rolüne yüklenen ve sadece o rolde
gerçekleştirilmesi beklenen ve dayatılan görevler kadınların psikolojik
sağlamlılıklarına olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Hem ev hem iş yerinde
aktif rol alması beklentisi oluşturulan kadınlar her iki ortamda da psikolojik
şiddete maruz kalabilmektedir. Örneğin çalışan bir kadının ev işlerinin de
sadece kendisinden beklenmesi durumunda kendisini yetersiz hissedebilir. Yemek
yapmak, çamaşır yıkamak, çocuğu uyutmak gibi ortak görevlerin sadece kadından
beklenmesi, çalışsın ya da çalışmasın kadına yapılan bir baskıdır. Veya işe alımlarda kadın personelin doğum yapma
ve izin ihtimali, evleneceği zaman iş performansının düşeceği gibi olumsuz
inançlar da işe alım süreçlerinde kadın adayların tercih edilmemesine yol
açabilmektedir. Bir başka örnekte de yönetici pozisyonunda olan kadınlara
yönelik önyargılar ile birlikte “sayılmama”, “değer görmeme” gibi örneklere
maruz kalabilmektedir” diye konuştu.
BAŞ ETME MEKANİZMASINI GÜÇLENDİRİYOR
Kişinin kendisine yöneltilen psikolojik şiddeti
içselleştirmesi ve meyilli olması halinde bu durumun kişinin özsaygısını ciddi
ölçüde etkileyeceğini kaydeden Cemre Ece Gökpınar Çağlı, “Öncelikli olarak
kişinin psikolojik sağlamlılık ve özsaygısını güçlendirmesi gerekmektedir. Bu
durumu içselleştirmemek ve baş etmek için öncelikle farkındalığının yüksek
olması, şiddetin kaynağını iyi tanımlaması gerekmektedir. Kişinin kendisini
tanıması ve düşüncelerinin duygularını ne denli yönettiğinin farkında olması
başetme mekanizmasını güçlendirecektir. Dünyayı algılayış biçimimiz
duygularımıza, duygularımız da davranışlarımıza yön verecektir. Bu nedenle
öncelike kendimizi tanıyıp daha sonraki basamakta başkalarını tanımayı
öğrenmemiz ve işlevsel olan yollar ile çözüme gitmemiz gerekmektedir” dedi.
TÜKENMİŞLİK SENDROMUNA DİKKAT
Kadınların toplumsal rolleri, üzerindeki görevlerin
çokluğu nedeniyle kimi zaman tükenmişlik sendromu yaşayabileceğini de belirten Cemre
Ece Gökpınar Çağlı, “Tükenmişlik
sendromu kişinin ruhen ve bedenen kendisini yorgun çökkün bitkin hissetmesi olarak
basitçe tariflenebilir. Kişinin çalışacak, eğlenecek ve günlük aktivitelerini
bile yerine getirecek güç ve motivasyonu kendisinde bulmaması tükenmişliğin bir
göstergesidir. Kimi zaman kişinin baş etme mekanizmalarının da zayıflaması ile
birlikte stres ve öfke yönetiminde de güçlük yaşadığı söylenebilir. Kişi zaman
içerisinde işten uzaklaşmaya, geç gitmeye, odaklanmada güçlük yaşamaya, karar
vermede zorlanmaya başlayabilir. Unutkanlık ve organize olmakta güçlük
yaşanması da tükenmişlik sendromunda gözlemlediğimiz belirtilerdendir” dedi.
PSİKOLOJİK ŞİDDET, TÜKENMİŞLİĞE YOL AÇABİLİYOR
Uzun süreli maruz kalınan mobbing – psikolojik şiddetin
kişide tükenmişliğe yol açabildiğine dikkat çeken Cemre Ece Gökpınar Çağlı, “Öğrenilmiş
çaresizlik olarak adlandırdığımız kavramda kişi ne yaparsa yapsın sonucun
olumsuz bir şekilde sonuçlanacağını düşünürse denemekten vazgeçecektir. Uzun
süreli mobbinge uğrayan kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmeyeceği ve bu
şiddetin devam edeceği düşüncesi oluşur ise kişi denemekten vazgeçecek ve
sonunda yorgun ve tükenmiş hissedecektir. Bu durum beraberinde depresyon, kaygı
bozuklukları, uyku bozuklukları, öfke kontrol güçlükleri, panik atak, alkol
madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal
hastalıklara yol açabilir. Bahsedilen tüm bu ruhsal rahatsızlıklar kişinin
stresörlerinin doğru saptanması ve kişiye özel oluşturulacak doğru tedaviler
ile kontrol altına alınabilmektedir” diye konuştu.