Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından 22 Temmuz Dünya
Beyin Günü kapsamında bu yıl Parkinson hastalığı tema olarak belirlendi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr.
Sultan Tarlacı, Parkinson hastalığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KUYU SUYU KULLANMAK VE TARİM İLACI RİSK FAKTÖRÜ
Parkinson hastalığının doğrudan yaşla birlikte ortaya çıktığını kaydeden
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Hastalık
doğrudan yaşla birlikte, 60 yaşındaki her 100 kişiden 1’inde ortaya çıkıyor.
Yaş artışı ile de sıklığı artıyor. Belli risk faktörleri ile ortaya çıkan ve az
oranda da genetik nedenli ortaya çıkan bir durum olduğundan yüzde 100 korunmak
mümkün olmayabilir. Ancak bilinen risk faktörlerini ortadan kaldırmak korunmayı
sağlayabilir. Kuyu suyu kullananlarda, tarımda böcek-bitki ve mantar öldürücü
gibi ilaçları kullananlarda daha sık ortaya çıkıyor. Bu tür uygulamalarda
muhtemelen doğrudan maruz kalma ile beyindeki ilgili alan etkileniyor. Bu
nedenle bu tür uygulamalarda yeterli korunma önlemi alınmalıdır. Kırsal kesimde
daha sık ortaya çıkıyor” uyarısında bulundu.
KADINLARA GÖRE ERKEKLERDE
DAHA FAZLA RASTLANIYOR
Kadınlara göre erkeklerde
görülme sıklığının arttığını kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bunun sebebini bilmiyoruz. Erkeklerde 1.5 kat daha
yüksek oranda çıkıyor. Bazı hastalıklar, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi,
bağışıklık sistemi hastalıkları da Multipl Skleroz, SLE, romatoid artirit gibi
kadınlarda daha sık. Muhtemelen cinsiyet genleri ile bağışıklık temeli genleri
HLA veya bağışıklık genleri arası bir ilişki var ve bunu henüz tam olarak
Parkinson açısından bilmiyoruz” dedi.
TİTREME VEYA HAREKET
AZLIĞI İLE BAŞLIYOR
Genelde hastalığın bedenin
bir yanından titreme veya hareket azlığı, tutuklukla başladığını, 1 yıl kadar
sonra diğer beden yarısına, sonraki bir yılda da beden orta hattını
etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu etkileme, yazmada karınca
yazısı gibi yazma, hareketlerde ağırlaşma, koku kaybı, kabızlık, seste
boğuklaşma, salyanın yastığa akması, oturup kalkarken ağırlaşma ve yavaşlama
şeklinde olabilir. İlk dönemde 2-3 yıl ilaçlara yanıt çok iyidir ve bu dönem
balayı dönemi adını alır bu nedenle. Sonrasında ilaçların dozunu arttırmak
gerekir. 5-10 yıl sonra ilaç sayısı iyice artış gerektirir. Bu dönemlerde
zihinsel yavaşlamalar da eklenir tabloya. Giderek günlük yaşam 10-15 yıl sonra
bağımlı hale gelebilir. 15-20 yıl sonra ise
ilaçlar yanıtsızlık veya ilaç yan etkileri ortaya çıkar. Ama beyin pili
gibi yöntemlerle uygun hastalarda yaşam kalitesi ciddi şekilde iyileştirilebilmektedir”
dedi.
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, 1960’larda
hastaların Parkinson nedeniyle yaşamını kaybedebildiğini
Ancak 1960’lardan bu yana geliştirilen
ilaçlarla artık kişilerin Parkinson hastalığından ölmediklerine dikkat çekti.
Tarlacı, ilaçlarla yaşam süresinin normal kişiler gibi olduğunu kaydetti.
ADIM GENİŞLİĞİ BELİRGİN
ÖLÇÜDE AZALIYOR
Parkinson hastalığında
tipik bir seyirde hareketlerde yavaşlama ve ağırlaşma olduğunu, hastanın “Kaslarıma
komut ulaştıramıyorum” dediğini kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Yüzde göz
kırpma sayısı azalması ve mimik azalması, maske yüz görünümü olur. Konuşma
boğuk ses, monotonal ve yutma sayısı azalmasından salya akması oluşur. Gövdede sandalyeden
kalkma, yatakta dönmede veya yürümede zorluk, bir bütün olarak oturma olur ve
yatakta dönme zorluğu oluşur. Adım genişliği belirgin azalır, ileri evrede
yürürken birden donup kalmalar, aniden
hızlı koşar gibi öne hızlanma gelişir. Görme bozuklukları olabilir. Ancak çok
dikkat çekmez. Beyinde Parkinson’a neden olan hücre kaybının benzeri gözde de
olur. Ancak dikkat çekmez. Koku kaybı, kabızlık, yazı yazmada giderek karınca
yazısına dönme, içe çekilme-depresyon benzeri görünüm ve bazen bir kol omuzda
sebebi bilinmeyen donukluk, tutukluk ağrı ilk yakınma olabilir. Bazı durumlarda
da düşüp kalçayı kırma sonrası ortopedi kliniğinde aslında Parkinson hastası
olduğu anlaşılır” uyarısında bulundu.
KALP DAMAR SAĞLIĞINI
KORUYAN BESLENME ÖNERİLİYOR
Parkinson hastalığında
beslenmenin önemine işaret eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Kalp damar sağlığını
koruyucu beslenme önemli. Beden hareket yavaşlaması gibi barsak hareketleri de
yavaşlar. Sıklıkla kabızlık olur. Bu nedenle bol posalı beslenme, bol sıvı ve
kayısı, incir gibi bağırsak hareketini arttıran, içeride sıvı tutan besinler
almalılar. Aynı zamanda bol deniz ürünü ve kalsiyum da önemlidir” dedi.
İLERLEYEN DÖNEMDE
UNUTKANLIK ORTAYA ÇIKIYOR
Neredeyse bir kural olarak
Parkinson hastalığının ilerleyen yıllarında, 10-15 yıl sonra kişilerin yüzde
30’unda unutkanlık ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu sık
görülen ve Parkinson hastalığının tedavi sürecini de zorlaştıran bir durumdur”
dedi.
PARKİNSON YÖNETİLEBİLEN
BİR HASTALIKTIR
Parkinsonun tedavi
edilebilen bir hastalıktan çok yönetilebilen bir hastalık olduğunun altını
çizen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Uygun hastalarda beyin pili veya ilaç tedavisi
kullanılmaktadır. Ama Parkinson aslında tedavi edilmez yönetilir. İlaçların
belli etkileri ve hasta durumlarına göre yan etkileri var. Etkileri bezen 4-6
saat. Hasta veya yakını kendini takip etmeli ve etkisizlik zamanlarını kayıt
altına almalılar. Düzenli egzersiz bisiklet veya yüzme sporu yapılmalıdır.
Bisiklet tekerli kullanılamıyor ise zor olabilir, tekersiz bisikletle yarım
saat 45 dakika pedallama yapılmalıdır. Uyku düzenli ve iyi kalitede olmalıdır.
Kötü uyku hastanın ertesi gün şikayetlerini belirgin arttırır” uyarısında
bulundu.
TEDAVİDE BEYİN PİLİ DE
KULLANILIYOR
Parkinson tedavisinde
ilaçların her zaman vazgeçilmez olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Uygun
dönemde, uygun ilaç ve uygun yeterli dozda ilaç. Diğer tedavi de beyin pili.
Bazen bu hasta seçimine göre ilaç tercih de olabilir. Oldukça etkili bir yöntem
ama hangi hastaya takılacağına dair kurallarımız olması yanında, hangi hastaya
da takılmayacağını iyi bilmek lazım. Tamamen zararsız bir yöntem değil” dedi.
PARKİNSONDA HER TEDAVİ
KİŞİYE ÖZELDİR
Dünyada uygulanan ilaç ve
beyin pili yöntemlerinin ülkemizde de aynı şekilde uygulandığını kaydeden Prof.
Dr. Sultan Tarlacı, “Her tedavi kişiye özeldir. Parkinson da bunun dışında
değildir. Her kişinin ilaca etki, yan etki ve beklenmedik yan etkiler ortaya
çıkması açısından tepkisi çok farklı. Bazı hastalar düşük dozda Parkinson ilacı
ile hayal görmeye hazırken, bazıları yüksek dozlarda görmez. Veya ilaçların en
sık yan etkileri bulantı kusma. Bazı hastalarda hiçbir şekilde çıkmaz. Kişisel
farklılıklar hem etkide hem de yan etki de var. Bu nedenle Parkinson hastalığı
tedavi edilmez, aslında hastalık yönetimi yapılır. Bazen de klasik Parkinsonla
karışan ama süreci daha zor olan benzer hastalıklarla da karışabilir. Ayrımı
iyi yapmak gerekir” diye konuştu.