Çocukluk çağı kanserlerinde lösemiler ilk sırada yer
alıyor. Yetişkinlerde kronik lösemiye daha sık rastlanırken çocuklarda görülen
lösemi türü genellikle akut lösemi oluyor. Kronik lösemiye bu dönemde daha
nadir rastlanıyor. Bu konuyla mücadelede en önemli kriterin doğru bilgilerle
farkındalığın artması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, konuyla
ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Özellikle çocukluk çağı lösemilerinde günümüzde yüz
güldürücü sonuçlar alındığının altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu
Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer
Del Castello, bu nedenle hastalıkla ilgili toplum genelinde acıma ve umutsuzluk
oluşmaması gerektiği söyledi.
KALITSAL DEĞİL
Prof. Dr. Buket Erer Del Castello’nun verdiği bilgiye
göre, ne yazık ki löseminin tek bir nedeni bulunmuyor, ancak bazı faktörler
hastalığın gelişmesinde yardımcı olabiliyor. Özellikle kimyasal toksik
maddelerden, iyonize radyasyondan uzak durmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr.
Buket Erer Del Castello, “Lösemi kalıtsal bir hastalık değildir. Bu nedenle
ebeveynlerde hastalığın olması çocuklarda da görüleceği anlamına gelmez. Ancak
bazı kalıtsal hastalıklarda lösemi görülme sıklığı artabiliyor.’’
BELİRTİLER NELERDİR?
Akut löseminin genellikle hızlı gelişen bir tablo ile
ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, şunları anlattı: “Kemik
iliğini istila eden lösemi (tümör) hücreleri kemik iliğini ve içindeki
hücreleri çalışamaz hale getiriyor. Kemik iliğindeki bizi enfeksiyonlardan
koruyan beyaz kan hücreleri yansıra kırmızı kan hücreleri de üretilemiyor. Sonuç
olarak gelişmeye başlayan kansızlık nedeni ile çocuk iştahsız olur, rengi
soluklaşır, çabuk yorulur ve halsiz olur. Ardından vücut koruyucu asker
hücreleri dediğimiz lökositler üretilemediği için ateş ve enfeksiyon görülür.
Bununla birlikte kanamayı durdurucu kan pulcukları (trombositler) azaldığı ve
yapılamadığı için vücutta minik kırmızı döküntüler çıkar ve bazen “ekimoz” adı verilen geniş koyu renkli
morluklar ortaya çıkar. Daha çok boyunda olmak lenf bezlerinde ağrısız şişmeler
görülebilir.”
Ancak her ateşin yükselmesi veya boynun iki yanında lenf
bezlerinin büyümesi ya da vücutta döküntüler çıkmasının lösemi hastalığını
desteklemediğine dikkat çeken Prof. Dr. Del Castello, “Birçok viral enfeksiyonda
boyundaki lenf bezleri şişebilir, ateş ve halsizlik gelişebilir. Dolayısıyla
aileler hemen ‘’lösemi’’ düşünerek korkuya ve paniğe kapılmamalı. Diğer önemli
bulgular ise çocukta kemik ağrıları ve ayağıyla yere basamama olup bu durum
büyüme çağındaki kemik ağrılarıyla karıştırılabileceği için dikkatli olmak gerekir”
dedi.
AKUT LÖSEMİNİN HANGİ TÜRÜNÜN OLDUĞU BELİRLENMELİ
Lösemi her yaşta görülmekle birlikte çocukluk çağında 2
ila 5 yaş arasında daha sık görülüyor. Tanı için şüphe duyulan hastalarla ise
tam kan tablosuna bakılıyor. Ancak lösemi kemik iliğinden kaynaklanan bir
kanser olduğundan kesin tanının kemik iliğinin patoloji, genetik ve akan hücre ölçer
laboratuvarlarında incelenmesi ile konulabileceğini söyleyen Prof. Dr. Buket
Erer Del Castello, “Bu sayede çocuğun akut löseminin alt türleri olan akut
myeloblastik veya akut lenfoblastik olup olmadığı tespit edilir. Ayrıca ileri
teknik yöntemlerle moleküler düzeyde tümör hücresinin kimliği okuyarak hastanın
risk grubunu belirliyoruz. Risk sınıflandırması hastaya başlanacak tedavinin
seçiminde belirleyici olması açısından çok önemlidir” diye konuştu.
ÇOCUKLAR TEDAVİYE İYİ YANIT VERİYOR
Çocukluk çağındaki löseminin tedavisinin kemoterapi
olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli
Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Buket Erer Del, tedavi yaklaşımıyla ilgili şu
bilgileri verdi:
“Hastalığın başlangıcında “Remisyon İndüksiyon Tedavisi”
yani hücum tedavisi uygulanır. Bu dönem 4-8 haftalık bir tedavidir ve mutlaka
hastanede yatırılarak yapılmalıdır. Sonraki süreç pekiştirme tedavisidir ve
biraz hastanede biraz evde geçer. Sonrasında da idame tedavisi evden hastaneye
gelip giderek yapılır. Çocuk tedaviye yanıt verir, iyileşmeye başlar ancak biz hastalığı
moleküler düzeyde takip ederiz. Çünkü minimal düzeyde bir hastalık kalması bizim
için bir alarm sinyalidir.“
Tanıyla birlikte hastalığın tedavi sürecinde hem çocuk
hem de ebeveynleri için uzun soluklu ve zor bir süreç başladığını ancak bu
süreci atlatabilmek için güçlü olmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Buket Erer
Del Castello, “Evet bu durum aile için bir travma olabilir. Ancak günümüzde
lösemi tedavilerinden elde edilen sonuçların oldukça yüz güldürücü olduğu
unutulmamalı” dedi.
STANDART RİSK GRUBUNDAKİ HASTALARIN YÜZDE 85’İ İYİLEŞİYOR
Lösemili hastalara hemen kök hücre uygulanmadığını bu
konuda yanlış bir kanı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, şu
bilgileri verdi: “Akut Lenfoblastik Lösemide standart risk grubundaki çocuk hastaların
yüzde 85’i sadece kemoterapi ile iyileşir. Kök hücre nakli ancak yüksek risk
grubuna giren hastalara uygulanabilir. Dolayısıyla her çocukluk çağı
lösemisinin çaresi kök hücre nakli değildir. Kök hücre naklinde bahsedilen
hücreler kemik iliğinde üretilen Hematopoietik (Kan Oluşturan) kök Hücrelerdir.
Kök hücre naklinde anne ve babadan geçen aynı genetik mirası paylaşan kardeş en
ideal kök hücre donörüdür. Bunu ‘doku tipi uyumlu kardeş’ orak da tanımlıyoruz.
Günümüzde uyumlu kardeşi olmayan hastalarımıza aile içinden ya da akrabadışı
gönüllü-uyumlu vericilerden kök hücre nakli yapıyoruz.”
“Önemli bir çağrı yaparak her sağlıklı bireyi kök hücre
bağışçısı olmaya davet ediyorum’’ diyen Prof. Dr. Buket Erer Del Castello, “Ne
kadar çok sayıda donör olursa, aile içinde vericisi olmayan hastalarımızın
nakil olma ve iyileşme şansı o kadar artacaktır. Son mesajım lösemi tanısı almış
çocuklarımızın ailelerine ‘’Lütfen lösemi karşısında paniğe kapılmayın ve
unutmayın günümüzde kemoterapi ile tedavi başarısı yüksek bir hastalıktır, bu
uzun ve zor süreçte hep yanlarındayız, bize güvensinler” diye konuştu.