Sağlıklı bir Ramazan’ın 5 altın kuralı

Sağlıklı bir Ramazan’ın 5 altın kuralı

HABER MERKEZİ- Ramazan ayının gelmesiyle beraber oruç tutanlar için beslenme düzeni bir ay boyunca baştan sona değişecek. Ancak tutulan orucun tüm açlık zamanının, gün içerisinde metabolizmamızın esas enerji harcamasını yaptığı saatlere denk geldiğini unutmamak gerekiyor. Bu nedenle yeni beslenme düzeninin de ramazan ayına uygun ayarlanması önem kazanıyor.

Sağlıklı bir Ramazan’ın 5 altın kuralı

Ramazan ayında kimi bireyler beslenme yönünden tedbirsiz davranarak sağlıklarını tehlikeye atabiliyorlar. Oysa ki bazı basit kurallara uyarak herhangi bir problem yaşamadan sağlıklı bir ramazan geçirmenin mümkün olduğunu vurgulayan Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, oruç tutacaklar için önemli tavsiyelerde bulundu.

 Sahur, kişiyi oruca hazırlayan en önemli öğün. Kimileri hiç sahur yapmazken kimileri de yanlış bir beslenme alışkanlığı olarak sahur sofralarında börek, çörek, gözleme gibi hamur işi besinlere yer verirken, kavurma, pilav gibi akşamdan kalan ağır yemekleri bile tüketebiliyor. Sahura kalkılmayarak bu öğün atlandığında ise çok daha uzun bir açlık söz konusu oluyor. Bu durumda gelişen hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi); yorgunluk, baş ağrısı, unutkanlık, mental durgunluk, zihin karışıklığı gibi sorunlara yol açabiliyor. Oysa ki sahura mutlaka kalkılarak, kahvaltı şeklindeki hafif gıdalarla bir ana öğün yapılması ve su içilmesi gerekiyor.

 İftar ve sahur arasında ara öğün yapılması sağlık bir ramazan geçirmede oldukça önemli bir yer tutuyor. Taze mevsim meyveleri, fındık, ceviz, badem, taze ve kuru meyveler ile hazırlanmış kompostolar, süt ve aşırıya kaçmamak koşulu ile sütlü tatlılar ara öğünler için tercih edilebilecek yiyeceklerin başında geldiğinden sofralarda bunlara yer açmak gerekiyor.

 Yetersiz sıvı tüketimi baş ağrısı, halsizlik, tansiyon düşmesi, hazımsızlık gibi rahatsızlıklara neden olduğundan iftar ve sahur arasında bol miktarda su içilmesi gerekiyor. Ancak bu miktar günlük olarak 2 litreden az olmamalı. İftar ve sahur arasında soda ve çay-kahve gibi kafein içeren içecekler ise ‘diüretik’ yani ‘idrar söktürücü’ olduklarından sınırlı bir şekilde tüketilmesi önem kazanıyor.

 İftar sofraları, sıradan akşam öğünlerinin aksine genellikle çok daha çeşitli oluyor. Ancak hal böyle olunca neredeyse tüm gün aç olan metabolizmaya bir anda yükleniliyor. İlk yemek genellikle çorba olsa da arkasından geleneksel ramazan pidesinin yanında bolca yağ kullanılarak pişirilmiş et veya etli sebze yemekleri, sulu köfteler, kızartmalar, daha sonrasında ise pilav ve börekler geliyor. En son olarak da şerbetli tatlılar sofralarda kendine yer buluyor. Doğru olan ise ilk önce ılık bir çorba ile orucu açmak ve gün boyu aç olan mideyi yormamak için bir süre dinlenmek. Sonrasında ise haşlanarak pişirilmiş sebze, az miktarda ızgara, bunların yanında veya tek başına salata ve yoğurt gibi yiyeceklerin tercih etmek oluyor.
Beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının bir halk sorunu halini aldığı çağımızda insanların ramazan sofralarını hazırlarken sağlık açısından duyarlı olmaları çok önemli. Özellikle diyabet (şeker) ve böbrek rahatsızlıkları, kalp ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkları olan bireylerin uzun süre aç kalmaya bağlı olarak sağlık durumları daha fazla bozulabileceğinden oruç tutmaya başlamadan doktor ve diyetisyenlerine danışmayı ihmal etmemeleri gerekiyor.

 

DİĞER HABERLER