Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik
Bölümü’nden Doç. Dr. Korkut Ulucan, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan
Covid-19 ve genler arasındaki ilişkiye dair çarpıcı bilgiler paylaştı.
Hastalığın şiddetinde genler etkili
Covid-19’un ülkemizde ve dünyada her ne kadar hızı
kesiliyor gibi gözükse de yayılmaya devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Korkut
Ulucan, “Bazı ülkeler başarılı hamlelerin sonucunda hastalığı kontrol altına
almış olarak gözüküyor, bazı ülkelerde ise normalleşme sonrasında sayılarda
artışlar olabiliyor. Her geçen gün yeni bilgiler elde etmeye devam ediyoruz.
Son yapılan bir çalışma, bazı insanların hastalığı şiddetli geçirmesinin
nedeninin genlerimiz olduğunu ortaya koydu. Tabii ki bu bilgi beraberinde
tartışmaları da getirdi” dedi.
SALGIN YENİ TARTIŞMALARA NEDEN OLACAK
Covid-19 ile ilgili her gün yeni bilgiler öğrendiklerini
ve öğrenmeye devam edeceklerini belirten Ulucan, “Çalışmalar hızla devam ediyor
ve sonuçları olgunlaşmaya başlıyor. Hastalığın ortaya çıkması ile başlayan
çalışmaların çoğu yaz aylarında ilk sonuçlarını verecek. Koronavirüs, özellikle
yaz aylarında tedavi, aşı ve genetik üzerinden tartışılacak gibi görünüyor. Şu
ana kadar yapılan çalışmaların çoğu ya virüsün genetik materyali üzerineydi ya
da insan genlerinden bazı spesifik genler üzerineydi. Ancak daha geniş verili
ve total genomu kapsayan çalışma verileri henüz elimizde yoktu. Bu çalışmaların
anlamlı olabilmesi için belli sayıda hasta olan ve olmayan bireylerin iyi
sınıflandırılması ve daha sonrasında GWAS gibi uygun genetik metodoloji ile
genetik taramaların yapılması gerekiyordu” dedi.
GWAS çalışmaları ile tek seferde birçok genetik varyant
analiz edildiğini ifade eden Ulucan, “Genomumuz bölümler halinde değil total
olarak analiz edilir. Nisan ayının sonu ve mayıs ayının başında başlanan bu
çalışmalar sonuçlarını vermeye başladı ama genetik çalışmaların sonuçları zaman
alabiliyor. Hastalığın ilk gününden beri insan genlerinin bu hastalığa olan
katkısının sınırlarını tahmin edebiliyorduk ama elimizde kesin kanıtlar yoktu.
Şimdiki veriler ile çok daha net yaklaşımlarda bulunabiliyoruz. Bu çalışmalar
tedavinin yönüne etkide bulunabiliyor” dedi.
A KAN GRUPLARI DAHA RİSKLİ BULUNDU
2 Haziran 2020 tarihinde yayınlanan bir çalışmanın
hastalığın şiddeti ile kan grupları arasındaki ilişkiyi araştırdığını söyleyen
Ulucan, sözlerine şöyle devam etti:
“Daha önce kan grupları ile yapılan ilk çalışmalardan
biri Wuhan merkezliydi. Bu çalışma A kan grubuna sahip bireylerin daha sık
hastalığa yakalandığı ile ilgiliydi. Aynı çalışma A kan grubunun hastalığı en
azından yatarak geçirenlerde daha yüksek oranda bulunduğunu, 0 kan grubunun ise
diğer kan gruplarına kıyasla daha az bulunduğunu göstermişti. Ancak o zamanlar
elde edilen verilerin hastalık ve kan grubu ilişkisi için yeteri kadar değildi.
Son yayınlanan çalışmada İspanya ve İtalya’daki hastanelerde yatılı olarak
ventilasyon veya oksijen desteği alan bin 610 hasta ile aynı bölgelerden 2 bin 205
sağlıklı birey genetik açıdan analiz edildi. Elde edilen genetik varyasyonlar,
iki grup arasında karşılaştırıldı. İki grup arasındaki en büyük farklardan biri
kan gruplarını kodlayan genlerde bulundu ve A kan grubuna sahip hastaların diğer
kan gruplarına sahip hastalardan 1,5 kat daha fazla solunum problemi
yaşadıkları belirlendi. 0 kan grubunun ise hastalığın şiddeti üzerine koruyucu
etki yaptığı gösterildi. Bunlar çok değerli bilgiler ancak halen kan grupları
ve hastalığın şiddeti arasında net ilişkinin varlığı için yeterli olmadığını
düşünüyorum.”
Covid-19’un şiddetini, bir gendeki farklılık belirliyor
Aynı çalışmada hastalığın şiddeti ile insanlardaki 3’ncü
kromozomun özel bir bölgesinin ilişkili olduğunun belirtildiğini söyleyen Doç.
Dr. Korkut Ulucan, “Artık hepimiz biliyoruz ki SARS - COV2 hücrelere ACE2
reseptör yolu ile giriyor. Tabii bu reseptörlere yardım eden bazı farklı
reseptörler de mevcut. Bunlardan biri 3’ncü kromozomun hastalık ile ilişki
kurulan bölgesinde yer alan ve bazı amino asitleri taşımasında rol alan SLC6A20
reseptörünü kodlayan gen. Bu gendeki bazı farklılıkların, hastalığın daha
şiddetli geçirilmesi ile ilişkili olduğu belirlendi. Bu reseptör, kalsiyum ve
klor minerallerine bağımlı çalışan bir molekül ve belki de hastalığın neden
hipertansiyon hastalarında daha şiddetli olduğunu da açıklayabilir. Aynı
bölgede bulunan ve hastalık ile ilişkilendirilen genler, bağışıklık
sistemimizin önemli üyelerinden olan T hücrelerinin virüslerle
karşılaştıklarında farklılaşmalarına neden olan genler. Bu genler üzerinde
bulunan varyasyonlar, hastalığın şiddetli geçirilmesi ile ilişkili bulundu”
dedi.
Doç. Dr. Korkut Ulucan, bu konuda birçok haber ve çalışma
sonuçları görüleceğini belirterek “Artık elimizdeki veriler birikmeye başladı.
Bu veriler ne kadar farklı popülasyonlardan gelirse o kadar değerlidir. Bu
çalışmaların sonuçları tedavi, aşı çalışmaları ve hastalığın önlenmesi ile
ilgili çok değerli bilgiler verecek” dedi.