Üreme çağındaki her kadında farklı nedenlerle ortaya
çıkabilen adet düzensizliği altta yatan bir hastalığı işaret edebilmesinin
yanında kadın üzerinde yarattığı stres açısından da önem taşıyor. Prof. Dr.
Rukset Attar, bir adet döngüsünün ortalama 28 gün olduğunu ve bu sürenin 7 gün
daha kısa veya 7 gün daha uzun olabildiğini hatırlattı. “21 günden daha kısa veya 35 günden daha uzun
sürelerle adet görme, ara kanama, adet kanamasının fazla veya az olması, 7
günden uzun sürmesi, ilişki sonrasında kanama veya adet görememe durumlarının
adet düzensizliği olarak tanımlandığını anlattı.
NE ZAMAN BİR SORUNA İŞARET EDER?
Adet düzensizliği sıklığının toplumlara ve yaşa göre
değişebileceğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları
ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Rukset Attar, bu nedenle her zaman altta yatan bir
soruna işaret etmeyebileceğini anlattı. Örneğin, üreme çağı dediğimiz ilk adet
görme ile menopoz dönemi arasındaki dönemin ilk yıllarında ve son yıllarında
adette düzensizlik daha sık görülüyor. Bununla birlikte stres, hızlı kilo alıp
verme, aşırı egzersiz yapma, doğum kontrol hapı kullanımı, rahim içi araçlar
gibi nedenlerin adet düzensizliği sorunlarına neden olabileceğini anlatan Prof.
Dr. Rukset Attar, altta yatan nedenlerle ilgili şu bilgileri verdi: Kanama ve
pıhtılaşma bozuklukları, sistemik hastalıklar, enfeksiyonlar, endometriozis,
adenomyozis, endokrin hastalıklar, hormonal bozukluklar, polikistik over,
genetik hastalıklar, dış gebelik, düşük ve düşük tehdidi, rahim içindeki (endometrium) polip veya miyomlar, rahim içi
) endometrium) hiperplazisi, rahim duvarındaki bazı tip miyomlar, beyin
tümörleri, başta rahim (endometrium) kanseri, yumurtalık (over)
kist/tümör/kanser, rahim içi ve rahim ağzı (serviks) kanseri olmak üzere
kanserlerde de görülür. Bu nedenle bu tür kanamalar da mutlaka doktora
başvurmak gerekir.”
STRES HORMON ÜRETİMİNİ ETKİLİYOR
Yaşanan travma veya stresin beyindeki üst merkezlerde
adet döngüsünü kontrol eden hormonların üretimine etki ederek adet döngüsü
üzerine etki ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Rukset Attar, şu bilgileri
verdi:
“COVİD 19 panemisi çok ciddi stres ve kaygı yarattı. Bu
yoğun stres ve kaygı adet görememe, adette gecikme, sık adet görme, ara kanama
gibi adet düzensizlikleri yaratabilir. Ki, bu dönemde adet düzensizliği şikâyetlerinde
biraz artış oldu.”
SORUN STRESE BAĞLIYSA BEKLEYİN
Prof. Dr. Rukset Attar, adet düzensizliği olan bir kişide
muayene ve yapılan tetkikler sonucunda altta yatan başka bir neden yoksa sadece
strese bağlıysa ve anemisi (kansızlık) yoksa hastayla görüşerek tedavi vermeden
bir süre beklenebileceğini söyledi. Bu sorunun zaman içinde kendiliğinden geçme
ihtimalinin olabileceğini belirterek şunları anlattı:
“Strese bağlı adet düzensizlikleri stres ortadan
kalktığında, kendiliğinden düzelebilir. Hızlı kilo alıp vermeler, aşırı
egzersize bağlı adet düzensizlikleri de kendiliğinden düzelebilir. Doğum
kontrol hapına bağlı olan düzensizlikler kendiliğinden veya ilacı bırakınca
normale dönmesi beklenir.” Ancak altta yatan sorun ne olursa olsun nedeni
belirlemek için mutlaka hekime başvurmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Rukset
Attar, “Muayene sonrasında altta yatan neden belirlendikten sonra nedene
yönelik tedavi gerekir. Ayrıca hastanın anemisi varsa bu sorun da tedavi
edilmeli” diye konuştu.
İNFERTİL HASTALARIN YÜZDE 30-40’ININ BELİRTİSİ
Adet düzensizliğine ovülasyon olarak tanımlanan yumurta
çatlamasını etkileyen bir problemin neden olduğu durumlarda üreme sağlının da
etkilenebileceğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları
ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Rukset Attar, “Ayrıca adet düzensizliği olan
kişilerde evde takvim yöntemi ile ovulasyon gününü belirlemeleri mümkün olmaz.
İnfertil hastaların yüzde 30-40’ında adet düzensizliklerinin görülebileceğine
dikkat çeken Prof. Dr. Rukset Attar, şu bilgileri verdi: “Adet düzensizliğine
neden olan patoloji tedavi edilmezse kronikleşebilir. Kadınların yüzde
10-35’inde bu problemin kronikleştiği bildirilmiştir.”