Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Sağır, kongre için geldiği Antalya'da AA muhabirine, artan dünya nüfusuyla kaynakların hızla tükendiğini ve dünyanın iklimsel ısınmayla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Dünya sıcaklığının 50 yılda 1,2 derece arttığını hatırlatan Sağır, bu ısınmada anestezi hekimlerinin kullandığı anestezik ajanların, tıbbi malzemelerin de etkili olduğunu belirtti.
Hidroflorokarbon gazlarının sera gazı etkisiyle küresel ısınmaya yol açtığını ifade eden Sağır, çevreye atılarak atmosfere gönderilen miktarı azaltmayı hedeflediklerini dile getirdi.
İnhalasyon (soluk alma) ajanlarının tüketimini azaltmak adına Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği başkanlığında düşük akım anestezi uygulaması yaptıklarını belirten Sağır, şunları kaydetti:
"Bu, Avrupa'da ve dünyada önerilen uygulama modeli. Bu uygulamayla hastalarımızın ihtiyacı olanı veriyoruz ama atmosfere atılması gereken miktarı azaltmış oluyoruz. Böylece de küresel ısınmaya anestezik ajanların katkısını minimalize etmiş oluyoruz. Bunu anestezi cihazlarımızın hastaya özel ventilasyon ayarlamasıyla yapıyoruz. Cihazdan hastaya ilettiğimiz taze gaz akımı dediğimiz miktarı hastanın ihtiyacı olan minimum düzeyde tutuyoruz. Hastaya herhangi bir etkisi olmadan hastanın ihtiyacı kadarını verip, artık olan miktarı azaltmayı hedefliyoruz."
Sağır, bu alanda Türkiye'deki birçok hastanede uygulamalı kurslar verdiklerini hatırlatarak, "yeşil ameliyathane" konseptini de oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
"ATMOSFERE ATTIĞIMIZ MİKTARI MİNİMALİZE ETMEYİ HEDEFLEMELİYİZ"
İnhalasyon ajanlarının yanı sıra damar yolu açarken kullanılan kateterler, cerrahi olarak örtülen örtülerin azaltılmasının önemine işaret eden Sağır, hem cerrahların hem de anestezisyenlerin kullandığı maddeleri minimalize ederek, hastanın ihtiyacı kadarını tüketmek gerektiğini söyledi.
Tekrar kullanılabilir formatta cihazların önemine işaret eden Sağır, "Enerji tüketimini azaltmak istiyoruz. Hastanelerimizin enerji tüketimini yüzde 60'ını ameliyathaneler harcıyor. Ameliyathanelerin de havalandırma ve iklimlendirme sistemlerindeki tüketim yaklaşık yüzde 90'ı buluyor. Çalışılmadığı dönemlerde mümkün olduğunca havalandırma iklimlendirme sisteminin minimalize indirilmesi, vaka alındığı dönemlerde aktif soğutma işleminin yapılması enerji tüketimi açısından önemli olacaktır." ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerjinin üretilmesinin de sağlık politikası olması gerektiğinin altını çizen Sağır, "Yenilenebilir enerji üretmeliyiz ve bunların da karbon ayak izini minimalize etmeyi hedeflemeliyiz." dedi.
Sağır, "yeşil ameliyathane" uygulamasını İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'da yapan klinikler olduğunu hatırlatarak, Türkiye'de her ameliyathanenin bu sisteme katkı sağladığını ancak belgelenmiş bir formatının henüz olmadığını dile getirdi.
Anestezik ajan tüketimlerini ve atık miktarlarını ameliyathanelerin karbon ayak izlerini ölçerek yönetebileceklerini belirten Sağır, "Anestezistler olarak çevreye verdiğimiz zararı minimalize etmek için anestezik ajanları ve diğer malzemelerin miktarını azaltmayı, enerji tüketimin minimalize etmeyi ve tekrar kullanılabilir malzemeleri gündeme getirmeyi hedefliyoruz. Anestezik ajanların çevreye olan zararları fazla. Azot protoksit diye bir ajanımız var atmosferde 110 yıl kalıyor. Kullandığımız ajanın biri 10, biri iki yıllık ömre sahip. Masum ajanlar değiller ama biz bunları hasta sağlığı için mutlaka kullanmak zorundayız. İşte bunları kullanırken sadece hastanın ihtiyacı kadarını verip atmosfere attığımız miktarı minimalize etmeyi hedeflemeliyiz." diye konuştu. AA
SAĞLIK HABERLERİ