Açıklama, Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük, Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyelerinin de katılımıyla Adliye binası içerisinde Mahmut Esat Bozkurt Salon’unda gerçekleştirildi.
Av. Tanrısınatapan, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“ 25 Kasım 1960’ta diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kadının (Mirabal kardeşlerin ) tecavüz edilerek vahşice öldürülmesinin ardından 1999 yılında 25 Kasım tarihi Birleşmiş Milletler tarafından “ Uluslararası Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü “ ilan edildi.
Peki aradan geçen onca zamandan sonra ne değişti?
Hala hayatlarının her alanında şiddete maruz kalan kadınlar, sadece kadın oldukları ve kendilerine tanımlanan/atfedilen/etiketlenen cinsiyet rollerinin dışına çıktıkları için öldürülmektedirler
Oysa Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali ve kadına yönelik ayrımcılığın bir biçimidir. Tüm Uluslararası normlar kadın haklarını, insan hakları yelpazesinin bütünü üzerinden tanımlamaktadır”
“KADINLARA ŞİDDETİN BOYUTU HER GEÇEN GÜN ARTMAKTADIR”
Dünya üzerindeki kapitalist, ataerkil ve militarist yaklaşımlar kadınların zaman ve mekândan bağımsız olarak maruz kaldığını belirten Av. Tanrısınatapan, “Ayrımcılığın ve bu ayrımcılığın yarattığı şiddetin boyutunu her geçen gün arttırmaktadır.
Kadının insan haklarının korunması, bütün insan haklarının kadınlara da erkeklerle eşit biçimde tanınması ve ihlallerin önlenmesi ile mümkün olabilecektir.
Ancak Kadının maruz kaldığı şiddeti “hak ettiğini anlatmak” üzere kurulu olan eşitsiz, adaletsiz, ayrımcı zihniyet ve bu zihniyetin yarattığı sistem varlığını sürdürdüğü ve kadına yönelik ayrımcılığın sona ermesi için gereken önlemler alınmadığı sürece kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet de ne yazık ki sürecektir”
“KADIN VE ERKEK EŞİT HAKLARA SAHİPTİR”
Tanrısınatapan, “Anayasanın 10.maddesi;“ herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.”demesine rağmen;
Farkındayız ve biliyoruz ki kadın sorununun bugün var olmasının nedeni
meclis, hükümet ve politika belirleyen kamu kurumları gibi siyasal karar organlarının yürüttüğü politikalar ve yürütülen bu politikaların toplumun zihnine adeta kazıdığı kadına bakış açısıdır. Bu bir sarmaldır.
Evde, işte, sokaklarda, meydanlarda mücadele ederek siyasal karar
organlarında daha çok söz sahibi olarak bu sarmalı yıkmak ve her şeye rağmen baharı getirmek için mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Sinem Tanrısınatapan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hiç yılmadan yine diyoruz ki;
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” anaokullarından başlayarak Milli Eğitim müfredatına dahil edilmelidir.
Ucuz iş gücü, emek sömürüsü, eğitim hakkının elinden alınması, ensest, taciz, tecavüz, işkence, dayak gibi kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri için etkin bir mücadele mekanizması oluşturulmalıdır.
Kadını bir eşya-meta-mal gibi gören yönetimsel sistemler ve bakış açıları değiştirilmeli, çıkarılacak veya çıkarılmaya çalışılan yasalarda bu konulara özellikle dikkat ve özen gösterilmelidir.
Şiddet mağdurlarının soruşturma ve yargılama aşamasında karşılaştığı güçlükler yeniden kişinin mağduriyetine yol açmayacak şekilde düzenlenmelidir.
Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz haberleri kamuoyuna aktarılırken medya sorumluluklarını unutmamalı, kullandığı dili değiştirmelidir. Kadının mağduriyetini arttırarak, haberi erotize eden, olayın vahametinden çok mağdur kadının yaşam biçimine ve özelliklerine odaklanan, yaftalayıcı, küçük düşürücü ve şiddeti meşrulaştırıcı haber ve yayın dilinden kaçınılmalıdır.
Öyle bir dönemdeyiz ki birçok hak ve özgürlüklerde olduğu gibi kadın haklarında da ileriye gitmek yerine daha fazla geri gitmemek için mücadele etmekteyiz ve her şeye rağmen mücadeleye devam edeceğiz. Biz unutmuyoruz ve siz de unutmayınız ki Mirabal kardeşler vahşice katledildi ancak onların önderliği ve etkinliği ile kurulan örgüt diktatörlüğün yıkılmasında öncü rol oynadı.
Kadınlar diktatörlerin ve diktatör zihniyetlilerin korkulu rüyası olmaya devam edecektir. “