İşte Av. Subaşı ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj;
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Av. Nazan Akça
Subaşı kimdir?
2010 yılından bu yana Adana Barosunda avukatlık
yapıyorum. Meslekte 13. yılımdayım. Mesleğe başladığımdan beri birçok sosyal
sorumluluk projesinde yer almaya çalıştım. Başka derneklerde de çeşitli
görevlerde bulundum.
Depremzedelere Yardım ve Dayanışma Derneği
(DEPDER)’nin hikayesi nasıl başladı?
Öncelikle herkese baş sağlığı dilemek istiyorum. Ben de
bir depremzedeyim ve yakınlarımı kaybettim. Acının kimse için tarifi olamaz. Enkaz
başında umutlu bir şekilde beklemek çok zor oluyor. Depremde maalesef ilk başta
11 tane bina yıkılmıştı sonradan bu sayı 13’e yükseldi. Ölü sayısı da 418’den
438’e kadar yükseldi. Depremin ilk günü yakınlarımın cesetlerine ulaşmıştım. Enkaz
başında meslek kimliğimi bir kenara bırakıp, bir depremzede olarak ne
yapabilirim düşüncesiyle orada bulundum. Enkaz başında beklerken, ‘’Bu bina
neden yıkıldı?’’ gibi soruları düşündüm. Daha önce oturduğumuz İhsan Bayrak
Sitesi, üç bloklu bir siteydi ve biz C bloğunda oturuyorduk. Sitenin A ve B
bloğu yıkılmıyor, C bloğu yıkılıyor. Binanın yıkımı da normal bir yıkım olmadı.
Bina resmen tuzla buz oldu. Adana’da yıkılan binaların geneli de bu şekilde
yıkıldı. Kendim bizzat mahkemeye başvurarak özel bir tespit yaptırdım. Bunu
yapmamız gerekiyor. Binaların enkazı kaldırıldığı zaman hiçbir sonuca
ulaşılamayacaktı. Bizim ofisten 3 avukat 8 saat boyunca keşif başında durduk.
Bina tamamen kumdan yapılmıştı. Projede C22,5 gözüken beton gerçekte 6,3 çıktı.
6,3 diye bir beton sınıfı yok. O kadar kalitesiz yapmışlar ki beton değil kum
kullanmışlar. Uzmanlar gelip baktıklarında demir bağlamaları bile yanlış
yapılmıştı. Burada suçlu müteahhitlerin ihmalinden mi bahsedelim çalışan işçilerden
mi bahsedelim binayı kontrol eden belediyeden mi bahsedelim inan bilmiyorum.
Gerçek şu ki ihmaller sürüsünden başka bir şey değildi bu. Bir binanın bile asansörüne
bile bu kadar sıkı denetim yapılıyorken, canımızı emanet ettiğimiz binalarımıza
neden böyle bir denetim yapılmıyor.
DEPDER’e ilgi nasıl oldu?
Enkazın başındayken bir WhatsApp grubu kurdum. Benim gibi
olan herkesi o gruba aldım. Yıkılan bina benim eski oturduğum bina olduğu için,
enkazın altında kalan canlarımızın birçoğu benim komşumdu. O sırada geleceği
açık bir mühendis kızımız vardı ve o da enkazda ailesini kaybetmişti. Onun
intihar haberini aldım. O haberi aldıktan sonra, depremzedelerin kendilerini
yalnız hissettiğini düşündüm. Maalesef bu yalnızlık da insanı mahvediyor. Deprem
psikolojisinde ailesini kaybetmiş insanlar, maalesef intihar eşiğine geliyor.
İntihar vakalarını duymamla birlikte adım atmaya karar verdim. Harekete geçip
enkaz grubundaki insanlara, ‘’Böyle bir projem var, dâhil olmak ister misiniz?’’
diye soru yönelttim. Onun üzerine çok fazla talep geldi. Böylece DEPDER’i
kurduk. Yüzlerce kişi derneğe katılabilmek için bizlere ulaştı. Ben bunları
görünce umutlanıyorum, yalnız olmadığımızı anlıyorum. Deprem bölgesindeki
insanlardan birçok mesaj geldi. Onlar da bizlerle yalnızlıklarını paylaşmak
istiyorlar. Konteynerde eğitim veren bir öğretmenimiz bize mesaj attı. 12 Haziran’da
dernek gönüllüleri olarak oraya gideceğiz.
Adana’nın depremde unutulduğunu düşünüyor musunuz?
Adana yaklaşık 3 milyon nüfusa sahip bir şehir ve 6
Şubat’taki depremlerde de 13 tane bina yıkıldı. Arama kurtarma çalışmaları 3.
gün başladı ve 13 binanın arama kurtarma çalışmaları 10. günde zor bitti. Yıkımın
daha büyük olduğu illere Allah yardım etsin. Bu anlamda unutulduk ve sistemin
yavaş işlediğini düşünüyorum. Adana’da hayat normale çabuk döndü. Maalesef deprem
yakınlarını kaybedenler için deprem oldu. Deprem, Adana’da çok çabuk unutuldu.
Hatta depremzedelerin de unutulduğunu düşünüyorum.
Derneğinizin bundan sonraki süreçte faaliyetleri neler
olacak?
Biz bu derneği kurarken, psikolojiden yola çıkarak
kurduk. İnsanlara yardımcı olabilmek adına kurduk. İnsanlar hukuken ve
psikolojik açıdan ne yapabileceklerini gerçekten bilmiyorlar. İnsanların da ne
yapacağını bilmediğini görmek insanların bana ışık oldu. İnsanların psikolojik
olarak toparlanmaları için psikolojik destek ve haklarını arayabilmeleri için
hukuki destek sağlayacağız. Ardından da eski hayatlarına geri dönebilmeleri
konusunda maddi, manevi destek olabilmek istiyoruz. Derneğin amaçlarını böyle
sıralayabiliriz. Bu dernek, Adana menşeili bir dernek ama sadece Adana ile
sınırlı kalmasını istemiyoruz. Dernek tüzüğümüzü Avrupa Birliği ile iş birliği
halinde projeler yapmak için oluşturduk. Türkiye’de kalkınma ajanslarına
projeler sunmak, onlardan depremzedelere destek sağlayabilmek adına bir şeyler
yapabilmek için çaba harcıyoruz. Maddiyattan önce insan sağlığına ve psikolojisine
önem veriyoruz. Bu süreçte o insanların en çok buna ihtiyacı var. Ayrıca
depreme dayanıklı binaların yapılmasına destek sağlamak istiyoruz. Kamu ve
kuruluşlarımızla birlikte çalışmak istiyoruz.
Bu dernek, yardımlaşma ve dayanışma derneği mi olacak
yoksa devamlılığı sağlanacak mı?
Bu dernek her zaman var olacak. Kurucu başkanı benim
fakat benden sonra gelen kişi de bu derneğin devamlılığını sürdürecek. DEPDER,
depremzedelerin dayanışması için kuruldu ama aynı zamanda depreme dayanıklı
binaların inşa sürecinde de kontrolünü sağlayacak. Mühendis gönüllülerimizi
bina inşaatlarında göndereceğiz. Apartman dairesi alacak vatandaşarın bizim
güvencemizle hareket etmesini istiyoruz.
Peki, bu derneğe insanlar gelince neler görecek?
Acı bazen acıyla terapi edilirmiş. Ben bu acıyı
yaşadığımda anladım. Aslında bir araya gelmek, hepimize terapi olur. Derneğimize
gelen insanlar tüzüğümüzü görecekler, bakacaklar ve inceleyecekler. Belki
ileride kamuya yararlı bir dernek olacağız ama en önemlisi sizinle aynı
duyguları paylaşan insanlar bir araya gelecek. Burada birbirlerini görecekler
ve yalnız olmadıklarını anlayacaklar. Depremzedeler birbirlerinin sesi olacak
ve sesleri daha çok duyulacak.
6 Şubat sizce bir milat olacak mı? Bu bağlamda sizin beklentileriniz
nelerdir?
Bizler insanız, depremleri engelleyemeyiz. Depremler
doğal oluşumlardır. Bizler ancak bu depremler için önlem alırız. Dolayısıyla
rahmetli Ahmet Mete Işıkara’nın, ‘’Deprem değil, binalar öldürür’’ sözlerini
ben de tekrarlıyorum. Ölen vatandaşlarımızı deprem değil, içinde yaşadıkları
binalar öldürdü. Bireysel olarak bunların farkında olmalıyız. Bireysel
farkındalıkla yola çıkmalıyız. Ülkece farkında olduğumuzda bir şeyler mutlaka
değişecektir. Bizler bu niyetle yola koyulduk. Depremin ve depremzedelerin
unutulmaması için bizler bu derneği kurduk. Deprem gerçeğini kesinlikle
unutmamalıyız. 6 Şubat bizim için milat olsun, artık hiç kimse binalardan
hayatını kaybetmesin.
Peki, DEPDER’in davalara nasıl katkısı olacak?
Biz DEPDER olarak, ileride açılan kamu davalarına
mahkemelerde talepte bulunacağız. Bu konularda uzman hocalarımızı getirerek,
vatandaşlarımızı bilgilendirmek istiyoruz. Bu deprem, herkesin depremi olsun. Hepimiz
elimizi taşın altına koyalım.
Etiketler:
#adana #deprem #depder