Bakan Tunç, Taksim'deki bir otelde düzenlenen Cumhuriyet'in 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı'na katılımının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Katıldığı programla ilgili bilgi veren Tunç, iki gün sürecek çalıştayda değerli hocalar, akademisyenler, öğrencilik yıllarından bu yana kendilerine emek sarf eden medeni hukuk profesörleri, ilk dereceden, istinaftan, yüksek yargıdan yargı mensupları, uygulayıcıları, akademisyenler ve Bakanlık bürokratları ile yöneticilerinin yanı sıra baro başkanlarının yer aldığını aktardı.
Tunç, Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı belgelerinin hazırlık sürecinin devam ettiğini ve son aşamaya gelindiğini belirterek, bu hazırlık sürecinde değişik alanlarda çok sayıda çalıştay ve sempozyum gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bugünkü, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen Türk Medeni Kanunu Çalıştayı'nın da onlardan biri olduğunu anlatan Tunç, şöyle devam etti:
"Burada özellikle aile hukukuyla ilgili düzenlemeler, aile arabuluculuğuyla ilgili düzenlemeler, kadına şiddet konusunu içermeyen diğer konularda aile arabuluculuğu, özellikle boşanma davalarının uzun sürmesi bakımından birtakım şikayetler var. Bunları da ortadan kaldırabilecek ve hem aileyi koruyan hem kadını koruyan, çocukları koruyan birtakım düzenleme ihtiyaçları hem uygulamadan hem vatandaşlarımızdan, toplumdan bize iletiliyordu. Bu anlamda Aile Hukuku Sempozyumu gerçekleştirmiştik. Bugünkü Medeni Kanun Çalıştayımız daha kapsamlı. İçerisinde aile hukuku da var, eşya hukuku da var, kişiler hukuku var. Medeni hukuk çok geniş bir alan. Bütün hukuk dallarını ilgilendiren genel hükümleri var. Birinci maddeden başlayıp ikinci maddesine ve diğer maddeler gerçekten her alanda uygulanabilen hükümler bunlar. Dolayısıyla medeni kanunla ilgili uzun süredir böyle bir çalışma yapılmamıştı. Tüm üniversitelerimizden hocalarımızı davet ettik. Barolarımız, uygulayıcılarımız herkes burada. 2 gün boyunca uygulamayla ilgili, teoriyle ilgili görüşlerini ifade edecekler ve Yargı Reformu Strateji Belgemize de önemli bir ışık tutacak."
TÜRKİYE HABERLERİ
"Bizim tek kriterimiz liyakattir"
Bakan Tunç, bir gazetecinin, bazı basın yayın kuruluşlarında Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can'la ilgili yer verilen "torpil" iddialarına ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bakan yardımcımızla ilgili basına da intikal eden hususları biz de gördük. Bizim tek kriterimiz vardır, o da liyakat. Milletvekillerimize, bakan yardımcılarımıza, bakanlarımıza, toplumun değişik kesimlerinden talepler gelir. İktidardan da gelir bu talepler, muhalefet milletvekillerinden de gelir. Dolayısıyla bunların değerlendirilmesini yapacak olan elbette ki komisyonlardır. Özellikle Adalet Bakanlığımızda liyakati esas alırız biz. Bizim hedefimiz budur. Tek derdimiz o işi en düzgün yapacak kişilerdir. Referansları olabilir, başka talepler olabilir ama bu talepler değerlendirilirken ilgili komisyonlar özellikle kişinin liyakatine bakar, bu işi yapabilip yapamayacağına bakar. Dolayısıyla bizim tek kriterimiz liyakattir."
"Bu torpil mesajları değerlendirildiğinde, mesajlarıyla sizlere ulaşamayan kişilerde bir mağduriyet olmuyor mu?" sorusu üzerine, tek kriterlerinin liyakat olduğunu yineleyen Tunç, şunları ifade etti:
"Bize herkes ulaşabilir, mail atabilir, cep telefonlarına mesaj atabilir. Dolayısıyla bu anlamda tüm bu talepleri değerlendirecek olan ilgili komisyonlardır. Kanunen bizim Bakanlığımızda kurulmuş olan komisyonlar var. Çok çeşitli sınavlardan, kademelerden geçerler, ÖSYM'nin yaptığı sınavları verirler. Sonrasında da liyakati esas alan bizim kriterimiz vardır. Biz bu kriterden şaşmayız. O nedenle o 'torpil' iddiaları vesaire, bunları tamamen reddediyoruz. Talepleri alırız. Onu değerlendirmek elbette ki komisyonun, özellikle kriterlere uymuyorsa o talepler elbette ki devre dışı kalır."