KKTC halkını özgürlüğe, bağımsızlığa, aydınlığa kavuşturan 20 Temmuz Barış Harekâtı’nın 48. yıldönümünü, bir kez daha harekâtın başlangıç noktası olan Mersin’de coşkuyla kutlamaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu dile getiren Mendeli, ‘’Sözlerime, Özgürlük Mücadelesi Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve kabine üyeleri ile vatanımız uğruna canlarını feda etmiş tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi, Mücahit ve Mehmetçiklerimizi minnetle yâd ederek başlamak istiyorum. Rum tarafı Kıbrıs’ın yakın tarihini hep 20 Temmuz 1974’ten itibaren yazmak istese de Kıbrıs sorunu, esasen, 1955’lerde başlamıştır. Kıbrıs’ta 48 yıl öncesine kadar, Kıbrıs Türk Halkı, mermilerin hedefi olmakta, sokaklarda zulüm hüküm sürmekte ve Türklere karşı insanlık dışı sindirme çabaları hâkim olmaktaydı. Halkımız 1963’ten 1974’e kadar 11 yıl boyunca bu zulme direnmiş, kimliğine sahip çıkmış, adada onuruyla var olma hakkından vazgeçmemiştir. Kıbrıs Türk halkı, 1974 yılında, Mutlu Barış Harekâtıyla hürriyetine ve can güvenliğine kavuşmuş, adanın tümüne barış gelmiştir. İkinci harekâtla tesis edilen iki kesimlilik sayesinde ise önce Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983 itibarıyla da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Adada tek eksik kalan çözümdür ve çözümsüzlüğün de yegâne sebebi uluslararası camia tarafından yıllarca şımartılan Rum -Yunan ikilisidir’’ diye konuştu.
Mendeli, ‘’Bizler, Kıbrıs Türk Halkı olarak, bugüne kadar, çözüm yolunda üzerimize düşeni iyi niyetle yaptık ancak 1968 yılından beri federasyon temelinde sürdürülen müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hepinizin bildiği gibi, 2004 yılında Annan Planı’na hayır diyen, 2017’de Crans Montana’da masadan kalkan, 2021’de Cenevre’deki 5+1 gayrı resmi görüşmelerde 1963 zihniyetinden vazgeçmediklerini bir kez daha gözler önüne seren, gücü ve refahı bizlerle paylaşmak istemeyen Kıbrıs Rum tarafı, çözüm yolunu hala daha tıkamaya devam etmektedir. Ancak, Kıbrıs Türk tarafının 54 yıldır devam eden bu görüşmelere bir 54 yıl daha tahammül etmesi mümkün değildir. Kıbrıs’ta diniyle, diliyle, kültürüyle farklı eşit statüde iki devletin bulunduğu gerçeğini artık uluslararası camianın kabul etmesi gerekmektedir. Herkes bilmelidir ki, adada, olası bir çözüm, iki devlet arasında, egemen eşitlik temelinde, iş birliği öngören koşullarda gerçekleşebilir. Adanın ve bölgenin zenginliklerinin sadece kendilerine ait olduğunu zannedenler, bugün olduğu gibi, gelecekte de karşılarında Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bulacaklardır. Bizler, Rumların tüm izolasyon politikalarına rağmen, Anavatanımızın desteğiyle, ülkemizin kalkınması, sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşabilmesi için canla başla çalışmaya devam edeceğiz.
Ancak, Kıbrıs Türk Halkı inandığı yolda ilerlerken, ne geçmişte yapılan haksızlıkları, zulümleri unutmakta ne de bugün oynanmaya çalışılan oyunları görmezden gelmektedir. Bugün kendi devletimizin ve şanlı bayraklarımızın çatısı altında huzur ve güven içerisinde, korkusuzca yaşıyorsak, bunu, hiç tereddüt etmeden, canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. O yüzden bıraktıkları emaneti korumak hepimizin boynunun borcudur. Bu onur günümüzde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Savaşı kahramanları ile Barış Harekatı’nda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi de şükranla anıyorum. Sözlerime son verirken tüm yurttaşlarımızın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı en kalbi duygularımla kutlarım’’ ifadelerini kullandı.