Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, 2024'te deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılmasının kabinenin ana gündemlerinden biri olduğuna dikkati çekti.
Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattıklarını vurgulayan Erdoğan, 2023 ve 2024'te bu amaçla toplam 2,6 trilyon lira harcadıklarını, yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında harcama yaptıklarını bildirdi.
155 bininci deprem konutu kura çekimi ve anahtar teslim törenini Kahramanmaraş'ta gerçekleştirdiklerini anımsatan ve yapımı tamamlanan 201 bininci yeni yuva ve iş yerlerinin anahtarlarını da yakında hak sahiplerine teslim edeceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim, bugün depremzedelerimizin barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız. 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden, deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız, huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak. İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. 'Erdoğan bu enkazın altında kalır' diyerek, milletin acılarını ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri Allah'ın izniyle 2025 yılında da mahcup edeceğiz."
"Bu coğrafyada masadaki gücünüz, bileğinizin gücünden gelir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer aldığına işaret etti.
Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartının "caydırıcılık" olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada haklı olmak yetmez. Hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz, bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük. Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten, adeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Antlaşması, Allah korusun zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Milli Mücadele ile Sevr'i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002'den bu yana bizim de temel hedefimiz, milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır."
"Türkiye, dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor, 'Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salah.' Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayi alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir. Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz, Türkiye, dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır ama vatanımıza uzanan kirli elleri de kimin olduğuna bakmadan kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir." diye konuştu.
"Yeni bir rekor kırdık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla savunma sanayi hamlelerini sürekli ileriye taşıdıklarını belirterek, bu alanda 2002'den bu yana yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Savunma sanayinde 2002'de sadece 56 olan firma sayısının bugün 3 bin 500'ü geçtiğine, savunma projelerinin sayısının son 22 yılda yüzde 62'den yüzde 80 yerlilik oranıyla 1132'ye yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, bu projelerin büyüklüğünün de 100 milyar doları aştığını vurguladı.
Sektörün cirosunun 1,1 milyar dolardan, 2023'te 15,5 milyar dolara çıktığını aktaran Erdoğan, "İHA, SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız, 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29'luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. 2024 hedefimiz olan 64,5 milyar doları yüzde 11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık." dedi.
Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve AR-GE alanlarında birçok önemli projeyi hayata geçirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Milli Muharip Uçak KAAN'ın ve HÜRJET'in uçuş testlerine devam edildiğini, GÖKBEY helikopterinin ilk teslimatının gerçekleştirildiğini anlattı.
KIZILELMA insansız savaş uçağının prototip üretim ve testlerinin sürdüğünü, ANKA-3, Bayraktar TB3, TB2, Akıncı ve Aksungur İHA'larının kabullerinin yapıldığını belirten Erdoğan, TB3'ün, TCG Anadolu'ya destek ekipmanını kullanmadan iniş ve kalkış yaptığını, böylece kısa pistli bir gemiden iniş kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçtiğini aktardı.
"Mavi vatanda donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik"
Deniz sistemlerinde Piri Reis Denizaltısını hizmete aldıklarını, Hızır Reis Denizaltısının deniz denemelerine başlandığını, Murat Reis'in donatım çalışmalarına devam ettiklerini, TCG Derya, İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve MARLIN silahlı insansız deniz aracının teslim edildiği bilgilerini veren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yerli ve milli olarak geliştirilen Çelik Kubbe Projesi'ne, 'bismillah' dedik. SİPER Ürün-1 sistemi envantere girdi. Hem 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2 bin kilometre ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık, ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz. Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin 'safsata' diyerek burun kıvırdığı Mavi Vatan'da donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. MİLGEM Projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve fırkateynlerini yüzde 100 yerli ve milli olarak tasarladık, inşa ettik. Envanterdeki 5 gemimize ilaveten halihazırda 7 MİLGEM fırkateynimizin inşası devam ediyor. Bu projelerimizden edindiğimiz birikimlerle TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribimizin ilk kaynağını İstanbul tersanesinde ve milli denizaltımızın ilk kaynağını ise Gölcük Tersanesi'nde gerçekleştirdik. Milli uçak gemimizi, TCG Anadolu'nun ağabeyi olarak görüyoruz. Tamamlandığında Türkiye'yi bir üst lige taşıyacak bu projelerin de hizmete girmesiyle çok kritik bir ihtiyacımızı daha gidermiş olacağız. Dosta güven aşılayan, düşmana korku salan bir Türkiye için savunma sanayi sektörümüzün tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz."