Kan şekerimin dengesizliği beni bu hale
getirdi" dedi.Olay, merkez Çukurova İlçesi'ndeki 100'üncü Yıl
Mahallesi'nde geçen 6 Nisan'da meydana geldi. İddiaya göre Cemal Dinçer, 28
yıllık eşi Sevgi Dinçer'i evlilik yıl dönümüne 10 gün kala çalıştığı
şarküteride tabancasıyla vurdu. Vücuduna 3 kurşun isabet eden Dinçer
kaldırıldığı hastanede öldü. Cinayet şüphelisi Dinçer de olayın ardından
kaçarken bulvar üzerinde Bahattin Ç.'nin başına tabancasını dayayıp otomobilini
gasp etti. Bir süre gittikten sonra araç sahibini indiren Dinçer, Huzurevleri
Mahallesi'nde polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Cinayet şüphelisi
tutuklandığı Nöbetçi 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki ifadesinde, suçlamayı
kabul etti.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİ İSTENİYOR
Soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, olayla ilgili
iddianamesini hazırlayıp 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İddianamede,
sanık Dinçer hakkında 'eşini tasarlayarak öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış
ömür boyu hapis cezası istendi. İddianamede, "Şüphelinin alkol bağımlısı
olması sebebiyle 2011 yılından itibaren ayrı evlerde oturdukları, boşanmak için
açtığı davayı mahkemenin 'davacıyı tam kusurlu' bularak reddettiği ve
şüphelinin de boşanmaya razı edemediği eşini, barışmaya da razı edemeyince
öldürdüğü" bilgisine yer verildi. Ayrıca şüphelinin eşine karşı 'tehdit ve
hakaret' ettiği iddiasıyla hakkında birden fazla dava açıldığı da vurgulandı.
Katil zanlısı hakkında ayrıca eşini öldürdükten sonra kaçarken sürücüsünün başına
silah dayayarak otomobilini gasp ettiği iddiasıyla da ayrıca dava açıldı.
'KANIM DONDU, GÖZLERİM KARARDI'
Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlanan
Cemal Dinçer, ilk duruşmada pişman olduğunu söyledi. Uzun yıllar emniyetin
terörle mücadele biriminde görev yaptığını anlatan Dinçer, kendini şöyle
savundu:
"Zorlu hayat şartları eşimin asabiyetini bozmuştu.
2002-2003 yıllarında 10 günlüğüne Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde
yattı. Emekli oldum, taksicilik yaptım. Dengesiz harcamaları arttı. Yüklü borç
altına girdim. Huzurum kalmadı. 2012'de boşanma davası açtım. Evden
uzaklaştırıldım. 400 lira tedbir nafakası ödemeye başladım. Ancak mahkeme
boşanma talebimi reddetti. Barışmak istedim ama olmadı. Konuşmak için olay günü
işyerine gittim.. Ayağa kalkıp 'Niye geldin şerefsiz defol git, patronum
gelecek şimdi' dedi. Ben de, 'Yeter artık bu ayrılık bitsin, geçmişi unutalım,
seni çok seviyorum biliyorsun' dedim. Yüzüme bakarak eliyle göğsüme vurdu.
'Artık çok geç kendini erkek zannetme bir sürü erkek var' dedi. Elindeki
telefonla 'Ağabey geldi' kelimesini duyar gibi oldum. Bu sözleri üzerine kanım
dondu, gözlerim karardı. O ne yaptığımı hatırlamıyorum. Şeker hastasıyım. Kan
şekerimin dengesizliği beni o hale getirdi. Silahı nasıl aldım, ne zaman ateş
ettim, ne kadar ateş ettiğimi bilmiyorum. En ufak öldürme düşüncem yoktu.
Ettiği küfür, hakaret, hem de şeker hastalığım nedeniyle kendimi kaybettim.
Keşke olmasaydı, çocuklarımın annesiydi, ölmeyi hak etmemişti. Kimse ölmeye hak
etmez. Pişmanım."
Sanığın tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı
erteledi. Yusuf BAŞTUĞ/ (DHA)