2013 yılında yurt genelinde gerçekleşen Gezi Parkı ile ilişkili protesto eylemleri kapsamında ülkemizin birçok yerinde etkinlikler düzenlendiğini hatırlatan Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, “Tamamı barışçıl nitelikte olup hiçbir kargaşa ve şiddet olayının yaşanmadığı eylem ve etkinlikler nedeniyle 15 ayrı davada toplam 1086 kişi hakkında dava açılmıştır. Kırklareli Tabip Odası Başkanı Dr. Halil Muhacir hakkında neredeyse eylem ve etkinliklerinin her günü için ayrı ayrı olmak üzere toplam 15 dava, Tabip Odası Genel Sekreteri Taner Pehlivan hakkında 8 dava, Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Bahadır Tunçol hakkında 6, Oda personeli Süleyman Edesan hakkında 12 dava açılmıştır. Demokratik haklarını kullanmaya çalışan Kırklareli Tabip Odası Başkan ve Yöneticilerimize, demokratik kitle örgütleri yöneticilerine ve yurttaşlarımıza yönelik bu baskıcı tutumu kabul etmemiz mümkün değildir. Üzülerek ifade etmek isteriz ki “dava açılması” demokratik hakların kullanımına karşı bir baskı aracına dönüştürülmüştür”
Dr. Ökten, “Gezi Parkı olayları süresince tüm yurda yayılan gösterilerde Tabip odalarımız ve meslektaşlarımız hekimliğin evrensel ilkeleri ve ettikleri Hipokrat andına bağlı kalarak binlerce vatandaşımıza ilk yardımda bulunmuşlar ve tedavi etmişlerdir. Aynı anda travmaya uğramış yüzlerce insana hekimlerin ortak tavrı ve tutumuyla acil müdahale ederek tedavi etmeleri dünya tıp literatüründe belki de ilk defa yerini almıştır. Sağlık Bakanlığının, merkezi idarenin, yerel yönetimlerin veya hastane yöneticilerinin aslında kendilerinin yapması gereken görevi yapan başta Ankara ve İstanbul Tabip Odaları olmak üzere birçok tabip odası ve hekimler hakkında davalar açılmış ve antidemokratik bir biçimde cezalar verilmiştir. Aynı yasakçı zihniyet bugün torba yasada ki gerekçelere dayanarak Ankara Tabip Odasının demokratik yollarla seçilmiş kurulları hakkında sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek suçuyla dava açmıştır. Oysaki sağlık hizmet birimi açmak ve işletmek bizim değil Sağlık Bakanlığının bugüne kadar sağlık alanında yaptığı yıkım değişimlerinin bir sonucu olarak vardıkları son noktadır. Bizler sağlığı hiçbir zaman kar amacı güden bir işletme olarak görmedik ve çalıştırmadık. Bu davayla torba yasanın çıkarılma gerekçesi de tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu dava tarihe bir tabip odasının veya hekimlerin suçlandığı bir dava olarak değil hekimlik andını eden Hipokrat’ın çocuklarına yani insana ve insanlığa açılmış bir dava olarak geçecektir. Gezi olaylarında eğer ki bizler yaralı vatandaşlarımıza müdahale etmeseydik, hayatını kaybeden 6, gözlerini kaybeden 12, kafa travması, genel vücut travması, biber gazı, tazyikli su ve gaz bombaları ile yaralanan yüzlerce vatandaşımıza daha birçok kişi eklenecekti” dedi.