Basın açıklamasında, Doğu
Türkistan'da yaşanan vahim olayların üzüntüyle izlendiğine dikkat çekilerek,
Yaşanan olaylarda Çin’in resmi verilerine göre onlarca, insan hakları kuruluşlarına
göre binlerce Uygur Türkü yaşamını yitirmiştir.
Bölgeyle hala sağlıklı iletişim kurulamamaktadır. Özellikle Yarkent
şehrine bağlı iki köyde büyük insanlık dramı yaşandığı bilgisi
gelmektedir" denildi.
Basın açıklaması şöyle:
"Bizler Türkiye’de sosyal tarafları temsil eden HAK-
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları
Konfederasyonu (KAMU-SEN), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN),
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları
Konfederasyonu (TESK), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye İşveren
Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(TÜRK-İŞ), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
olarak; Doğu Türkistan’da son dönemde yaşanan vahim olayları üzülerek takip
ediyoruz. 20 milyonu aşkın Müslüman Uygur Türkünün yaşadığı Uygur Özerk
Bölgesinde, dini inançlarını yaşamaları yasaklanan soydaşlarımız, baskı ve
şiddete maruz kalmaktadır. Ramazan ayının ilk günü başlayan olaylar halen devam
etmekte, baskı her geçen gün artmaktadır.
Yaşanan olaylarda Çin’in resmi verilerine göre onlarca,
insan hakları kuruluşlarına göre binlerce Uygur Türkü yaşamını
yitirmiştir. Bölgeyle hala sağlıklı
iletişim kurulamamaktadır. Özellikle Yarkent şehrine bağlı iki köyde büyük
insanlık dramı yaşandığı bilgisi gelmektedir.
Biz Türkiye-Çin ilişkilerine büyük önem veriyoruz. Ancak yaşanan
haksızlığa ve insan hakları ile bağdaşmayan uygulamalara sessiz kalamayız.
Uygur Özerk Bölgesi’nde din ve vicdan hürriyetini baskı altında tutan
uygulamalar büyük bir zulme dönüşmüştür. En temel insan hakkı olan dini
vecibelerin yerine getirilmesi bile engellenmektedir. Aşırı sert müdahaleler ve
idamlar giderek artmaktadır. Bölgede seyahat özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü
de engellenmektedir. Her türlü iletişim kanalı kapatılmıştır. Yardım kuruluşlarının dahi bölgeye girmesi
engellenmekte, bölgeden sağlıklı haber alınamamaktadır.Bölgenin dünya ile
bağının kesilerek bu şekilde karantinaya alınması, durumun vahametiyle ilgili
endişelerimizi arttırmaktadır.
Dünya kamuoyunun konu hakkında bilgilendirilmesi ve
endişelerin giderilmesi aciliyet arz etmektedir. Endişeleri gidermenin
öncelikli yolu, dünyadan soyutlanmış olan bölgeyi, özellikle Yarkent’i tekrar
sağlıklı iletişim kanallarıyla dünyaya bağlamaktır. Bu kapsamda bölge acilen
yardım kuruluşlarına ve uluslararası insan hakları gözlemcilerine açılmalıdır.
Yaşanan toplumsal huzursuzluğun bir güvenlik problemine dönüşmemesi için,
insanların en doğal hakkı olan din özgürlüğü üzerindeki baskı ortadan kaldırılmalıdır.
Bizler işveren, işçi, memur, esnaf ve çiftçi kesimi olarak, bugüne kadar
Filistin, Irak, Suriye’de ve dünyanın her bölgesinde sıkıntı yaşayan
kardeşlerimizin yanında olduk.
Sıkıntılarını hafifletmek adına maddi ve manevi her türlü desteği
verdik, veriyoruz. Bu kapsamda; Doğu Türkistan’da yaşanan olayları ve atılması
gereken adımları üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlara taşıma kararı aldık.
Böylece uluslararası camianın konuya daha duyarlı hale geleceğine inanıyoruz.
Toplumumuzun tüm kesimlerinden de aynı hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz.
Gelişen Türkiye-Çin ilişkilerinin Uygur Bölgesindeki kardeşlerimize olumlu
yansımasını bekliyoruz. Bu kapsamda hükümetimizin bölgede demokratikleşmeyi
cesaretlendirecek her türlü tavsiye ve atacağı her türlü adımı desteklediğimizi
ifade ediyoruz"