Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenen Uluslararası Kitap Fuarı kapsamında gerçekleştirilen seminerde, Türkiye ile Çin arasındaki tarihi ve kültürel bağlar ile Türkiye'deki Sinoloji çalışmaları derinlemesine ele alındı. Seminerde, İstanbul Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Fidan ve Dr. Ayşe Gül Fidan'ın kaleme aldığı "Türkiye'de Sinolojinin Doğuşu" kitabı tanıtıldı.
Seminer, Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi'ne bağlı Dünya Sinoloji Derneği ile Türkiye'nin Pekin Büyükelçiliği işbirliğiyle gerçekleştirildi. Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, yaptığı konuşmada Türk ve Çin medeniyetlerinin kadim İpek Yolu üzerinden uzanan derin tarihi bağlarına vurgu yaparak, bu bağların sadece ticaret değil, aynı zamanda fikirlerin, bilginin ve kültürün değiş tokuşuna dayandığını belirtti.
Seminerde ayrıca, Türkiye ile Çin arasında 2 Kasım 2023'te imzalanan Klasik Eserlerin Tercümesi ve Yayını Hakkında Mutabakat Zaptı'nın kültürel ve insani işbirliğini güçlendireceği ve karşılıklı öğrenmeyi teşvik edeceği ifade edildi.
"TARİHSEL ANLATILARIN KAVRANMASINDA KİLOMETRE TAŞI OLACAK"
Dünya Sinoloji Merkezi Kuşak ve Yol Akademisi Başkan Yardımcısı Fan Cün de 2 Kasım 2023'te Türkiye ile Çin arasında Klasik Eserlerin Tercümesi ve Yayını Hakkında Mutabakat Zaptı imzalandığını hatırlatarak, anlaşmanın Çin ve Türk halkları ve uygarlıkları arasında iletişimi ve karşılıklı öğrenmeyi teşvik ederek, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin kültürel ve insani boyutlarını geliştireceğini umduklarını kaydetti.
Fan, Türk Sinoloji Topluluğu ve Kırmızı Kedi Yayınevi'nin katkılarıyla Dünya Sinoloji Merkezinin, 27 Aralık 2023'te İstanbul'da Avrasya bölgesindeki ilk ofisini açtığını, buna karşılık 19 Ocak'ta Çin'in Çingdao şehrinde bir ofisin kurulduğunu aktardı.
Giray Fidan ve Ayşe Gül Fidan'ın, "Türkiye'de Sinolojinin Doğuşu" kitabıyla Türk sinolojisinin tarihine ve köklerine ilişkin yeni bir tez ortaya koyduğunu vurgulayan Fan, "Bu önemli çalışma, iki ülke arasındaki tarihsel anlatıları ve kültürel etkileşimleri daha derinden kavramaya yönelik ortak çabalarımızda kilometre taşı olacaktır." ifadesini kullandı.
"HITAYNAME, OSMANLI'NIN FARKLI KÜLTÜRLERE MERAKINI VE ANLAMA ARZUSUNU GÖSTERİYOR"
Profesör Giray Fidan da Türkiye'de Sinoloji'nin doğuşu ve gelişiminin beş yüz yıla uzanan bir yolculuğu olduğunu, bu yolculuğun Türklerin farklı kültürlere merakını ve onları anlama çabasının sürekliliğini gösterdiğini belirtti.
Türkiye'de Sinoloji'nin en erken örneklerinin Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılda kaleme alınan Hıtayname'ye kadar götürülebileceğini ifade eden Fidan, o dönemde Çin'in kuzeyinin "Hıtay" olarak adlandırıldığını, Hıtayname'nin de "Çin kitabı" anlamına geldiğini dile getirdi.
Ali Ekber Hıtayi tarafından 16. yüzyılın başlarında kaleme alınan eserin Çin toplumu, coğrafyası ve kültürünün detaylı tasvirlerini içerdiğini kaydeden Fidan, "Hıtayname yalnızca bilgi veren bir metin olmanın ötesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı kültürlere merakını ve onları derinlemesine anlama arzusunu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Hıtayname'nin öneminin, Osmanlı İmparatorluğu ile uzaktaki bir başka etkili uygarlık arasında köprü kurması olduğunu vurgulayarak, "16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nu ufuklarını genişletiyor farklı uygarlıklar ve kültürlerle temas kuruyordu. Hıtayname bu entellektüel keşif ve merak döneminin ürünü olarak ortaya çıktı. Ali Ekber'in eseri imparatorluğun uzaktaki bir ülkenin inceliklerini öğrenmeyi ve belgelemeye açıklığı gösteriyordu." şeklinde konuştu.