22.05.2024 00:20 | Güncelleme Tarihi: 23.05.2024 13:05
Azerbaycan ve İran iki ülke sınırında Aras Nehri üzerinde ortaklaşa inşa ettikleri Kız Kalesi Barajı’nın açılış
Baraj açılışı sonrası Tahran dönüşü için içinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdüllahiyan, Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Ali Haşim ve Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Malik Rahmeti olan Helikopter, Doğu Azerbaycan eyaletindeki dağlık arazide kaybolduğu bilgisi geçildi.
Reisi ve diğerlerinin içinde bulunan Helikopterin Amerikan yapımı Bell 212 model olduğu, İran devlet medyası, kazaya yoğun sisin neden olduğunu duyurdu.
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri hem orduyu hem devrim muhafızlarını seferber etselerde bir türlü Helikopterin akibetini ve yerini tespit edemediler. İran'ın talebi üzerine Türkiye, arama çalışmaları için Akıncı TİHA ve bir gece görüş kabiliyetli Cougar tipi helikopter gönderdi. Akıncı TİHA, dağlık bölgede göreve başladıktan sonra helikopter enkazının olabileceği düşünülen bir ısı kaynağı tespit etti.
Helikopterin enkazına Türkiye'nin görevlendirdiği Akıncı TİHA'nın tespitleriyle 15 saatlik çalışma sonrasında ulaşıldı. Akıncı TİHA’nın kısa sürede tespiti ile Helikopterin düştüğünü ve düştüğü yeri tespit ederek İran’lı yetkililere gerekli bilgileri aktardı.
Helikopterin bulunduğu bölgenin koordinatlarını İran makamlarına gönderdi. Bunun üzerine Arama-kurtarma ekipleri, saatlerdir kazanın olduğu yere ulaşmak için çabaladı. Çalışmalar, havanın kararması ve zorlu hava şartlarına rağmen sürdü. Bölgede sisli havanın yanı sıra kar yağışı da aralıklarla etkili oldu. Ekipler, zorlu hava ve coğrafi koşullar nedeniyle helikopter enkazına ulaşmakta zorluk yaşasada arama-kurtarma ekipleri, helikopter enkazına tamamen yanmış halde ulaşabildiler.
İranlı yetkililer, Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdüllahiyan'ın helikopter kazasında hayatını kaybettiğini kamuoyu ile paylaştılar.
1960 yılında Meşhed’de dünyaya gelen Helikopterinin düşmesi ile hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, kariyerine savcı olarak başladı. Ayetullah Ali Hamaney ile yakın ilişkileri sayesinde hızlı yükselen Reisi, 1988’de binlerce siyasi muhalifi ölüme mahkum eden mahkemeler de yer aldığı için “Tahran Kasabı” olarak hiçde iyi olarak anılmayan kişidir.
2017 yılında yapılan seçimlerde mevcut Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye karşı başkanlık yarışına girsede, başarısız olarak rakibinin karşısında ağır bir hezimete uğramıştır.
İbrahim Reisi buna karşın başarılı olmasına/olmamasına bakılmaksızın makam olarak sürekli yükseltilmiştir.
Bu hızlı yükselişten dolayı yakın çevresi Dini Lider Hamaney'in müstakbel varisi olarak görüyordu. 2019’da ABD Başkanı Donald Trump, insan hakları ihlalleri nedeni ile bozulan sicili nedeniyle İbrahim Reisi’ye yaptırımlar uyguladı.
2021 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 62 oyla ilk turda kazandı. Seçime katılım oranı ise yüzde 49'dan
daha azdı. Bu oran 1979’daki başkanlık seçiminden bu yana en düşük orandı. Reisi’in yaptığı ilk
icraatı İran’ın uranyum zenginleştirme programını desteklemek oldu.
Uluslararası enerji denetçilerinin İran da yapacakları denetimleri engelledi. 2022'nin sonlarında, 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin, Tahran'daki bir metro istasyonunda başörtüsü kurallarına uymadığı iddiasıyla tutuklayan İran ahlak polisi tarafından gözaltındayken öldürülmesi üzerine kamuoyunda büyük bir öfke patlak verdi. Kadınların bu zulme başörtülerini çıkardığı, yaktığı ve saçlarını kestiği protestolar aylarca sürdü ve İran yönetimini sarstı.
Yabancı insan hakları örgütlerine göre, güvenlik güçlerinin protestoları dağıtmak için müdahale etmesi sonucunda yaklaşık 500 kişi hayatını kaybetti.
2023 yılının ortalarında sona eren protestolardan sorumlu oldukları iddiasıyla yedi kişi idam edildi.
İbrahim Reisi’nin, İsrail’e yönelik saldırıları desteklediği biliniyor. İbrahim Reisi’nin ölümü ile birlikte birçok yorum ve komplo teorileri anında devreye girdi.
İbrahim Reisinin ölümünün İhtimalleri içsel suikast, dışsal suikast olarak yorumlayanlar olsada, Kimine göre de olumsuz hava koşullarından dolayı sıradan bir kaza olarak iddia edilsede ölümündeki esrar perdesi henüz aralanmış değil.
Bu olayı sorgulayıp beyin fırtınası yapanların ilk akıllarına gelen sorular İran Cumhurbaşkanı Reisi neden 40 yaşındaki ABD yapımı bir helikoptere bindirilmesi Reisi’nin heyetini taşıyan, üç helikopterlik konvoydaki diğer iki helikopter aynı yol güzergâhı ve aynı hava şartlarına rağmen nasıl oldu da İbrahim Reisi’nin helikopteri düşmezden önce bir iletişimde bulunmadılar, kendileri neden İbrahim Reisi’nin helikopterini bırakıp güvenli bir şekilde dönüş yaptılar.
Dışsal suikast olarak, İsrail’in Şam’da bulunan İran Büyükelçiliğine yaptığı ve önemli komutanlarını kaybettiği hava saldırısına karşın İran buna karşılık 13 Nisan gecesi birçok ülke için fiyasko tabir edilen İsrail’e hava saldırısı düzenlemişti.
ABD'nin de baskısıyla İsrail tarafından İran’a benzer bir karşılık verilmemiştir. Ama İsrail bunu bir yere not etmiş ve zamanı gelince intikamını almak için fırsat kolladığı da bilinmektedir. Bu olay eğer İsrail’in yapmış olduğu suikast ise elbette İsrail bu suikasti ben 13 Nisan’ın intikamını almak için yaptım veya yaptırdım demeyecektir.
İçsel suikast olarak İran’da bazı siyasi grupların işin içinde yer almasıdır. 40 yıllık motife eski bir helikopterle bozuk hava şartlarında dağlık bir bölgede uçuş kararı alınması bu tür söylentilerin dayanak noktasını oluşturmaktadır.
İçsel suikast olarak olayı irdelediğimizde İran iç politikasın da İbrahim Reisi’nin tamamen devre dışı bırakılması, devrim lideri Ali Hameney’in oğlu Mücteba Hameney’in babasının yerine İran’ın başına geçme şansını oldukça yükselmektedir.
Bu neden bile içsel hesaplaşma ihtimalini yükseltmektedir.
İran’ın İçsel olası suikastı henüz net bir şekilde aydınlanmamış Kasım Süleymani suikastı ile İbrahim Reisi’nin helikopter kazası ile öldürülmesi, yada daha önce öldürülüp helikopter kazası ile öldüğü/öldürüldüğü mizanseni de iddialar arasındadır.
Sonuç itibari ile bu ölümlerin sebepleri aynı kaynaklı olma ihtimali ağır basmaktadır.
Bu nedenle İbrahim Reisi’nin ölümü belki de gerçek anlamda hiçbir zaman açığa çıkmayacak örtbas edilen birçok sır gibi tarihin tozlu arşivinde ki yerini alacaktır.