2025: Bir Fırsat Yılı Olmalı

2025: Bir Fırsat Yılı Olsun - DR. EKREM ASLAN

03.01.2025 12:33 | Güncelleme Tarihi: 03.01.2025 12:33

2025 yılını bir fırsat yılı olarak görmek, hepimiz için yeni bir başlangıç yaratabilir. Çünkü bu yıl, bireylerin birbirine evrilme alanı açarak, müşterekleri çoğalttığı, dayanışmayı arttırdığı, farklılıkları hoşgörü zemininde kucakladığı bir dönem olabilir.
2025 yılı; bireylerin ve toplumların ortak bir gelecek hayalini kurmasını ve bu hayali hayata geçirecek yollar arayacakları bir yıl olsun. Ortak gelecek tahayyülümüzün örüntüsü, tarihimizin derinliklerinden gelen motiflerle bezenmelidir.
Osmanlı'nın kapsayıcı adalet anlayışından, Selçukluların bilim ve sanatı önceleyen yaklaşımına; Cumhuriyet'in modernleşme atılımlarından Anadolu'nun kadim kültürlerine kadar, çok sesli bir tarihçeyi yeniden yorumlamak gerekir. Bu örüntünün ilmekleri, geçmişi yükselleştiren bir nostalji değil; bugünün sorunlarına çözüm arayan bir perspektif sunmalıdır.
2025'i fırsat yılı yapmak için öncelikle insanlar arasındaki dayanışmayı, empatiyi ve ahlaki sorumluluğu güçlendirmek gerekmektedir. Mevlana, "Ne olursan ol yine gel" sözüyle kapsayıcılığı ve sevgiyi öne çıkarırken; Yunus Emre, "Bölünen lokma artar, bölünen sevgi çoğalır" diyerek dayanışmanın ve paylaşmanın önemini vurgular.
Hacı Bektaşı Veli ise "Eline, diline, beline sahip ol" öğüdüyle bireysel ahlakı toplumsal bir değer olarak tanımlamıştır. Mevlana'nın kapsayıcılığı, Yunus Emre'nin sevgisi ve Hacı Bektaşı Veli'nin ahlakı, bu tahayyülü hayata geçirmek için ışık tutan rehberlerimizdir.
2025’in  bu ışığın parladığı bir yıl olması en büyük temennimizdir.
Birbirimize evrilme alanı açmak, farklılıkları anlamaya ve kabullenmeye yönelik bir zihinsel açılım gerektirir. Bu zihinsel açılım, ortak değerlerin inşasını da hızlandırabilir. Ülkemize ait medeni tahayyülün unsurlarını, bir diyalog ortamında yeniden tarif etmek ve herkesin kendine bir yer bulabileceği bir gelecek tasavvur etmek bu yılın önemli hedeflerinden olmalıdır. 
2025 yılı Türkiye için kadına, hayvana ve çocuklara yönelik şiddetin olmadığı; terörün son bulduğu bir yıl olmalıdır. Toplumun her bir bireyinin huzur ve güven içinde yaşadığı bir ülke için çabalamak hepimizin ortak sorumluluğudur. 
2025 yılı, aynı zamanda Gazze'de süregelen zulmün son bulduğu bir barış yılı olmalıdır.
İsrail'in Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırım ve insanlık suçu niteliğindeki uygulamalar, uluslararası toplumun vicdanını derinden yaralamaktadır. Masum çocukların, kadınların ve yaşlıların hedef alındığı bu saldırılar, insan haklarına ve evrensel değerlere açık bir meydan okumadır.
Gazze'deki trajedi, yalnızca bölgesel bir sorun değil; tüm insanlığın ortak vicdanını ilgilendiren bir krizdir. Adalet ve barışın sağlanması için, uluslararası mekanizmaların daha etkin bir şekilde harekete geçmesi ve bu zulme son verilmesi gerekmektedir. Barışın hüküm sürdüğü bir dünya, ancak dayanışma ve kararlılıkla mümkün olacaktır.
2025, geçmişten ilham alıp geleceğe yönelik somut adımlar atabileceğimiz bir yıl olabilir. Gelecek nesillerin hem köklü bir tarihi bilgiye hem de eleştirisel düşünme yetisine sahip olmasını sağlayacak bir eğitim reformu, farklı kesimlerin bir araya gelip ortak çözümler üretmesine olanak tanıyan diyalog mekanizmaları, geleneksel sanatları ve modern yaratıcılığı bir araya getiren kültürel projeler ve doğayı da kapsayan çevresel duyarlılık, bu adımların başlıcaları olmalıdır.